Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Orhan ESKİCİOĞLU->HIDRELLEZ BEREKETİ [ Arama ]

HIDRELLEZ BEREKETİ
Başlık HIDRELLEZ BEREKETİ
Açıklama 11 Mayıs 2005 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazı
Siteye Ekleyen AdamGibi

    6 Mayıs  Cuma öğleden sonra Atatürk Kültür Merkezinde haberdar olabilenler Prof. Dr. Orhan Kural’ı dinliyor, gösterilen ibretlik manzaraları izliyordu. Siyanürü iskalamasaydı “hızır gibi yetişti” diyecektik! (Ayrıntılar diğer sütunlarda.)
    Verimli günün gecesi TV 5’deki “Açılım” programında yine konunun uzmanı ilim adamı tarihçiler “Osmanlı’nın dünya tarihindeki yeri”ni tarihten akla ve vicdanlara naklediyordu, nakşediyordu.
 
    “Güneşi nasıl söndürdük, denizi nasıl kuruttuk, ufukları nasıl sildik” özdeyişini tekrarlayarak...
    Prof. Dr. Mustafa Armağan, Prof. Dr. Azmi Özcan, Prof. Dr. Mümtazer Türköne, Doç. Dr. Tahsin Beyler tarihimizin diriliş gecesinin kahramanlarıydı.  Üç buçuk saat kadar süren bu mükemmel ve mükellef felsefi, analitik tarih ziyafeti ve bilinçlenme seansı, internete girilerek meraklısınca kanıksayarak izlenebilir. (“Keyif verici” nitelemesi, keyif verici madde ve basite indirgeme çağrışımı yaptırıyor gibi.. Kullanmayışımız ondandır. O. E.)
    Aktaracağımız deryadan katreleri okuyunca girizgâhın abartı olmadığı kanaatine varacağınıza inanıyoruz. Buyurun, takdir sizin.  
    “Osmanlı bilinmeden, Amerika ve Avustralya tarihi dışında, dünya tarihi yazılamaz. Milâdi 8-18. y.y.arası dünya tarihi deyince ilk akla gelen İslâm tarihidir. 16. y.y. Osmanlısı, toplumsal açıdan müsbet bir modeldir. Osmanlı imha etmeğe değil, ihya etmeğe özen göstermiştir.
    Batının sömürgecilik çığırından sonra, Osmanlıya bakış olumsuza dönüşmüştür.
    Zamanımızın, üçüncü medeniyet dalgasında, Türk-İslam medeniyetinin yeniden fonksiyonel olma şansı vardır. Osmanlı medeniyeti bir gönüllülük projesidir. Azınlıkların dinine, eğitimine Osmanlı müdahale etmemiştir. Osmanlı toplumu, çoğulcu bir toplumdu. Devlet, hiçbir zaman kendisine uygun vatandaş üretme siyaseti gütmemiştir. Devletin asli fonksiyonu, tektip vatandaş yetiştirmek değil, adalet ve güvenliği tesis etmekti.
    Osmanlı, İstanbul’da rahat ve güvenlik içinde kalabilmek için Basra Körfezinde donanma tutup, Tuna boylarını gözetliyordu. Osmanlı’da, konusuna hâkim, meleke sahibi ehil insan yetiştirip, iş başına getirmek esastı.
    Dünyanın birçok sorunlu bölgesinde: “Osmanlı olsaydı bunlar başmıza gelmezdi” söylemi tarihi bir gerçektir. Bu tahassürün/hasretin 1940’lı yıllardaki ifade edilişi ise şöyle olmuştur: Fatih gelse de bizi kurtarsa.. Tarih, hesaplaşma değil, anlama, bilme, yorumlama alanıdır. Tarih aslında bir gelecek ilmidir.
    Osmanlı tarihini iyi bilmediğimiz ve öğrenmek içinde bir çaba göstermediğimiz için, dünya medeniyet tarihine olan katkısınıda bilemeyip yok sayıyoruz.
    Halbuki, bir şeyi bilmemek, o şeyi yok saymağı gerektirmez. Din, duygu ve düşünceyi etkileyen temel unsurdur.
     Bir medeniyeti tanımak, dilini bilmekle mümkündür. (Osmanlıcadır uzak dur,  gelsin Şov room teşhirli dil donanımı ve uydurukça dağarcığı!.. Diyoruz ki inadına ve kararında Osmanlıca...O.E.)
     Ne kadar istesek de gölgemizi kendimizden ayıramayız. Geçmiş, toplumların gölgesidir.
     Ne hazindir ki, geçmişimizi yabancılardan öğreniyoruz.
    Osmanlı’nın başardıklarını torunları olarak (bırakınız bilmeği) hayal edebilmekten çok uzağız.
    Osmanlı tarihi bilinmeden bu günkü sorunlar çözülemez. Ermeni sorununu formüle edişimizde sakatlık var. Tehcire odaklanıp, emperyalistlerin Osmanlıyı parçalayıp-bölüşmek için oluşturdukları KAOSU gözardı ediyoruz.
     Bugünü anlayabilmek için, tarihi seferber etmek gerekir.
    Osmanlı da toplumsal sivil hareketin yönetimi nasıl etkileyip, değiştirdiğini anlayabilirsek, Kurtuluş Savaşındaki Kuvayı Millîye oluşumunu halk hareketi olarak daha iyi anlayabiliriz.
    Geçmişte gizlenmiş olan ve bizi tetikleyecek o enerjiyi/potansiyeli açığa çıkarıp, yararlanmak elzemdir. Osmanlıyı savunmadan bu ülke ve millet (gerektiği gibi) savunulamaz.
     Nasıl bir zemin üzerinde durduğumuz, ne kadar yükseltebileceğimizi  gösterir.
     (Bu süreçte, zaman ve zemin çok önemlidir.) Zaman tarih, zemin coğrafyadır.
     Vakıf : Durmak, Vâkıf : Anlamaktır.
     Nerede durduğumuz, nasıl anladığımızı gösterir, belirler.”
     Duruşumuzu ve anlayışımızı yeniden gözden geçirmeğe ne dersiniz.
    ÜZÜCÜ NOT: Avrupa Birliği fonları kapsamında küçük esnaf başta olmak üzere küçük ve orta boy işletmelere 18 bin ile 180 bin YTL (18 milyar, 180 milyar) hibe verilecekmiş. Hibe alacak on il arasında ne yazık ki Gümüşhane yok.
     Çevre iller Bayburt, Erzincan, Erzurum var biz yokuz. Evet, “bu bâziçede bizler yine yandık...” Çok yazık. O.E.

Oyu Puanı: 35 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 4 (0 Kayıtlı Üye 4 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.44197 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu