Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Haberler

Haberler->Röportajlar->BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ   

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ


- YÖRE PESTİL SAHİBİ MUAMMER TAŞ'LA SÖYLEŞİ

         İ.H: Efendim, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

        M.T:
İsmim Muammer TAŞ. Gümüşhane Merkez Çaltılı Köyü'nde dünyaya geldim. 1974 yılına kadar köyümüzde ikamet ettik. İlkokulu köyümde tamamladım. Daha sonra babamın Gümüşhane'de çalışması vesilesi ile 1974 yılında Gümüşhane'ye geldik. Ve bu yıl İmam Hatip Lisesi'ne kayıt oldum. İmam Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra bir ay gibi kısa bir süre memuriyetlik yaptım. Sonra Açık Öğretimde okumaya başladım ve bir süre sonra ondan da vazgeçtim. Daha sonra belki biraz acele ettik ama ticarete başladım. İki erkek ve bir kız çocuğum var. Halen bildiğiniz gibi Gümüşhane'de ticaretle iştigal etmekteyim.

        İ.H:
Yöre Pestil ve Köme işi nasıl doğdu?

        M.T:
Gümüşhane'de pestilin geçmişi çok evvellere yüz yıl öncelerine kadar dayanmaktadır. 1980'li yıllarda biz ilk defa el yapımı pestili pazardan teyze ve ninelerimizden alarak piyasaya arz ederdik. Zamanla talep çoğalınca ve pazarda satılan pestiller içerisinden kabuk, taş vesair maddeler çıkması ve pestillerin sert olduğu hakkında şikayetler gelmeye başlayınca bu işi daha modern tesislerde ve el değmeden yapma fikri bizde hasıl oldu. Tabi ki bu işe başlamamız kolay olmadı. En başta deneme yanılma yoluyla üretim aşamalarını aştık ve deneye deneye en son bugünkü şekline geldik. Daha önce bu şekliyle pestil işi doğdu. Daha önce belli bir marka yoktu. Yöre Pestil ve Köme'nin doğuşu 1987-1988 yıllarına dayanır. Hayallerimiz vardı ve bunu gerçekleştirerek 2000'li yıllarda markalaşmaya başladık. Bunun da geçmişte zorlukları vardı. Marka olmak için, bunu gerçekleştirmek için çok gayret gösterdik. Gerek il içinde ve gerekse de il dışında pestil sevenlere kaliteyi, sağlığı ön planda tutarak bu işi, hizmetimizi devam ettirmek için çok çalıştık. Tabi ki Gümüşhane'de üretim ve imalatın zorluklarını yaşadık ve halende yaşamaya devam etmekteyiz, yaşıyoruz ama her geçen gün standarda yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Markamızı tescil ettirdik, daha uzun bir süreç içerisinde markamızı ulusal ve uluslar arası yerlere getirmenin uğraşısı içerisindeyiz.

        İ.H:
Peki, son yıllarda Gümüşhane'mizde pestil ve köme yoğun bir şekilde sektör haline geldi ve yeni tesisler açılmakta. Pestil ve kömede belli bir standart var mıdır, standart ne olmalıdır?

        M.T:
Tabi öncelikle biz Yöre Pestil olarak Gümüşhane'de bu sektörde öncülük yapan firmalardan bir tanesiyiz. Dolayısıyla geleceğimize ipotek koymamak adına özellikle pestilin ve diğer ürettiğimiz çeşitlerin, yöre ballısının bize göre bir standardı var ama geçmiş yıllarda daha önceki valimiz sayın Hasan Basri GÜZELOĞLU döneminde Gümüşhane'de pestilin tescili yapılmıştı. Bunu yanında standardı, yanılmıyorsam tarım ve sağlık yönünden tescil ettirmek üzerine bir çalışma vardı. Ama hala, bugün mesela biz marka tescili yaptırdık. Marka olarak ismimizi tescillendirdik. Bu literatürde ve ürün çeşitleri açısından bir isim olarak tescil ettirilmeyerek ancak bir gıda sınıfı içerisinde sayılabileceği ifade edildi. Kısacası pestilin mutlaka bir standardı olmalıdır. Her geçen gün bu alana olan talep daha da artmaktadır. Gümüşhane'de bu iş sektörel bir hale gelmiştir. Üretici sayısı artmaktadır. Bunu yaparken de kaliteyi, sağlığı, hijyenikliği ön planda tutmak gerekmektedir. İçinde tescili oluşturan hammaddelerin kalitesi, sağlıklı koşullarda üretilmesi, bileşenleri ve bunların hepsinin bir standart dahilinde olması lazım. Değişken olursa kaliteyi sürekli, kılmamız mümkün olmayacaktır. Bu konuda biz elimizden geldiğince kaliteyi, sağlığı ön planda tutuyoruz. Standart konusunda da değişen ve gelişen teknolojiyi, -Avrupa Yasalarında önümüzdeki yıllarda zorunlu hale gelecek- takip ediyoruz. Ürün içeriği üzerinde yazdığı gibi denetimlere tabi tutulacaktır. Bizler daha sağlıklı ve hijyenik ortamlarda üretimimize devam ediyoruz. Pestil ve köme ile alakalı geçmiş yıllarda büyük ilçemiz ve şimdi komşumuz olan Bayburt'la alakalı bir fıkra anlatılır. Fıkra şöyle;

         "Gümüşhaneli bir aileye Bayburt'tan gelen bir dost misafir olmuş. Bu aile dostuna birkaç günlük misafirliği sırasında kuru yemiş ve meyvenin yanında çıtır çıtır pestillerden de ikram edilmiş. Adam pestili çok beğenmiş ve yedikçe yemiş. Sonra pestilin neden ve nasıl yapıldığını sormuş. Ev sahibi de kısaca dut'tan yapıldığını ve yapılış şeklini anlatmış. Bu aile dostu ertesi yıl dutların olgunlaştığı yaz mevsiminde tekrar çıkagelmiş.

        "Arkadaş" demiş. "bana pestil yapmak için dut verir misiniz, götürüp pestil yapacağım" Ev sahibi biraz düşünmüş, vermese dostunu küstürecek, verse acaba pestili kim yapacak? Neticede belki yapabilirler diye dostuna 4-5 teneke taze dutu teslim etmiş. Adam dutları alır, almaz teşekkür edip, pestil yaptırmak üzere çekip gitmiş. Bir zaman sonra bu iki dost tekrar karşılaşmışlar.Adam hemen söze girmiş;

        "Yahu Arkadaş bana verdiğin dutlar nasıl duttu, pestil yaptırdım ama bir türlü yiyemedik. Ne elde kopar, ne de diş keser. O ne biçim pestil oldu. Kayış gibi sert, tadı lezzeti değişik, rengi de simsiyah oldu. Böyle dostluk mu olur? Kırk yıllık dostluğumuza rağmen sen bana pestil yapılamayan, iyi güzel olmayan dutlardan verdin herhalde demiş. Arkadaşı bu işin sonunun böyle olacağını ta baştan bildiği için lafı sonuna kadar dinlemiş,sonra derin bir nefes almış ve;

- Ey dostum! Verdikse sana sarı dut'u verdik, sarı gelini de vermedik ya, marifet sarı dut'ta değil sarı gelindedir demiş.

        Tabi her işin bir ustalığı vardır. Pestilde de şimdi değişen ve gelişen zamanda kalite ön planda, herkes kendine göre bir kalite tutturarak öne çıkıyor. Ama en güzel kaliteyi ve en güzel teşhisi tabi ki tüketiciler yapmaktadır. Tüketiciler bu konuda bilinçli ve uyanık olması lazım. Bir kere herkesin şunu iyi bilmesi gerekir ki kalite ucuza satılmamalıdır. Dolayısıyla piyasada birbirinden farklı kalitede markalar var. Müşterinin bu durumda çok dikkatli olması lazım. Çünkü satın alınan bu ürünler satın alındıktan sonra ne yıkanıyor ve nede pişiriliyor. Alındığı gibi tüketilen bir ürün. Hem Gümüşhane ve hem de Gümüşhaneli tüketicilerin çok dikkatli olması gerekmektedir.

            İ.H:
Peki, Sayın TAŞ. Pestil ve kömede bir Pazar sıkıntınız var mı?

        M.T:
Öncelikle üretim kapasitesi istenilen seviyede değildir. Yeni yatırımlarla üretim kapasitesini artırmaya yönelik projelerimiz var. Biz Yöre Pestil ve köme olarak bir pazar sıkıntısı yaşamıyoruz. Bunun altında yatan birinci sebep eski ve köklü bir firma oluşumuzu gösterebiliriz. Ama zaman zaman bu pazarda da daralmalar olmaktadır. Zaten üretim arttıkça pazarda da daralma olması aşikardır.

        İ.H:
Peki Sayın TAŞ, pestil ve kömenin hammaddesi konusunda Gümüşhane yeterli midir? Yeterli değilse bu ihtiyacınızı nereden ve nasıl karşılıyorsunuz?

         M.T: Şimdi burada bir gariplik var tabi ki. Hammadde konusunda maalesef Gümüşhane yeterli değil. Yani, Gümüşhane'de üretilen pestil ve kömenin hammaddesinin % 75-80 civarı dışarıdan temin edilmektedir. Bu nedenle maliyetler ve girdiler yüksek olmaktadır. Bugün mesela Bursa Kestane Şekerinin kilosu ortalama 50-60 YTL civarında satılırken Gümüşhane'de bizim pestil ve kömenin kilosu 13 ile 15 YTL arasında değişmektedir. Dolayısıyla hammaddeyi Gümüşhane'den tedarik etmek için öncelikle tarımı, özellikle bu Avrupa Hibe Projesi Hibeleriyle destekler ve kamuoyuna bu konuda ilan ve bilgiler verilerek teşvik edilmesi gerekmektedir. Şu anda gerek Gümüşhane Merkez ve gerekse de ilçelerinin % 70-75 i boşalmış durumdadır. Tarıma elverişli veya cevizin yetişebileceği çok güzel alanlarımız var. Bu konuda gerek emekli ve gerek çalışan kişilerin bu sektör içerisine çekilerek hammadde konusunda destek olması sağlanabilir. Bu arazilerin işlenmesi ve dikimlerin yapılması lazım. Örnek bahçeler bu dut olur, ceviz olur, kuşburnu olur. Kuşburnu da bizim pestil kömeyle eşdeğer bazda bir sektörel kazancımızdır. Ama maalesef bunlar yeterli değil. Üzülerek ifade ediyorum ki Gümüşhane'ye bu hammaddelerin % 80 civarını dışarıdan alarak sağlamaktayız. Ama gönül ister ki hammaddenin, hadi fındık belki bize en yakın Doğankent, Giresun'dan fındığı aldın diyelim ama dutu ve cevizi mutlaka Gümüşhane'den almak zorundasın. İşte hem bizim üretici kazansın, hem kaliteli olsun, yörenin tadına daha uygun olsun diyoruz ama maalesef potansiyelimiz var ama kullanamıyoruz. Ruslar zamanında dikilen ceviz ağaçları bile zaman içerisinde kesilerek mobilya sektöründe kullanılmıştır. Yeni neslin de böyle bir gayreti ve çalışması da yok gibi. Temennimiz bu işle ilgili yine devletin gerek tarım ve gerek diğer özel sektörde bu işlere öncülük yapıp gelecekte hammadde sıkıntısını bertaraf etmesidir. Bu sıkıntıyı çözerler diye de düşünüyoruz.

        İ.H:
Gümüşhane'mizin size göre en büyük sorunu nedir? Sosyo ekonomik yönden, eğitim, ticaret ve sanayi yönünden yaşadığımız sorunları nedir ve çözüm yolları neler olabilir?

        M.T:
Tabi ki öncelikle Gümüşhane'nin tarihi ve coğrafi yapı itibariyle diğer illere oranla şansızlıklarının olduğu aşikardır. En başta ulaşım sıkıntısı, karayolumuz var demiryolumuz yok. Havayolumuz yok ama en yakın havaalanına 1 saatlik mesafedeyiz. Gümüşhane'de mevcut ilçelerimiz arasında Torul ve Kürtün dar bir vadide daha çok yayla turizmine elverişli, doğal güzellikleri olan bir yapıya sahip. Doğayı bozmadan yayla turizmi ve diğer kayak, paraşüt neyse, hayvancılığı kısmi bölgelerinde elverişli, diğer yanda Kelkit, Şiran ve Köse ilçelerimizde fevkalade tarım ve hayvancılık imkanlarımız var. Buraları gerçekten çok elverişli sahalarımız. Ama Gümüşhane'mizin birinci önceliği önce kendine inanmasıdır. Gümüşhane'de bana göre birinci öncelikte eğitimdir. Yani bir eğitim vadisidir Gümüşhane diyorum. Bunun ötesinde tabi çok güzel maden yataklarımız var. Bunlar da bugünlerde yeni yasa değişiklikleriyle -maden yasası- işlevsellik kazanmıştır. İşte Koza Maden, çinko, mermer, çimento ve buna bağlı olarak ilimize yatırımcılar gelecektir. Buna bağlı olarak ilimizde işsizlik birinci problemimiz olarak görünmektedir. Bana göre işsizlikten önce vasıflı eleman sıkıntısı yaşamaktayız. Öncelikle Gümüşhane'de bunun çözülmesi lazım. Turizm diyoruz. Turizmle ilgili altyapı özellikle ara eleman sıkıntımız var. Biraz hazırcıyız. Çekmeden, sıkıntı görmeden kazanç elde etmeye çalışıyoruz ve dolayısıyla bu sıkıntıları bizler esnaf olarak yaşıyoruz. Ben eminim ki şu anda Gümüşhane'de belli bir durum sonrasında çalıştıracak eleman bulma sıkıntısı yaşayacağız. Yani herkes ikinci bir iş arama uğraşası içerisinde. Soruyorsun, ben tekstilde çalışıyorum ama işimden memnun değilim, şurada çalışmak istiyorum. Daha çok devlet sektöründe ve devletin bünyesi içindeki işleri tercih ediyorlar. Geçmişteki alışkanlıklar yıkılamıyor. Bahsettiğim gibi birinci önceliğimiz eğitim. İkincisi kalifiye eleman sıkıntımız var. Diğer taraftan da coğrafi duruma göre madenlerin çıkarılması, kayak merkezinin açılması, üniversitemizin açılması ve buna benzer alternatifler var.

        İ.H:
Bir de Gümüşhane üniversitesi hakkında bilgi alalım. Üniversite bu şehre neler getiri, neler götürür?

         M.T: Evet, biraz önce birinci önceliğimiz eğitim dedik ya, üniversite bu şehir için olmazsa olmazlardan bir tanesidir. Fakat son yıllarda her ilde bir üniversite açılma fikri doğmuştur. Bu yüzden ilimizde de tabela üniversitesi yerine içeriği dolu, eğitim kalitesi yüksek, tam donanımlı bir üniversite bu şehre çok şeyler getirecektir. Biraz özel sektöre ticari ilişkiler açısından bakıldığı zaman müşterisi olmayan bir üniversite istemiyoruz. Ha böyle olması içinde Gümüşhane esnafı ve sakinleri olarak Aydın DOĞAN Beyin özellikle bu işe el atması gerekmektedir. Tabi bu kaynak sağlayacak olan Aydın DOĞAN için bir süreklilik arz edeceğinden ayrı bir külfet getireceğinden ona pek sıcak bakmamıştır. Ama her şeye rağmen yinede buradan teşekkür ediyoruz. Bugünkü rakamlara göre 30 Milyon dolar civarında katkıları olduğu söyleniyor. Evet, üniversite elbette çok önemli. Yani eğitimsiz insan, yaratılışının gayesinde de bu var "Eğitimsiz hiçbir şey yoktur." İlada eğitim, eğitim, eğitim. Ama bahsettiğim gibi tabela üniversitesi olmayacak, tercih edilen üniversite olacak. Her ile bir üniversite olunca ne olacak herkes bu sefer kaliteyi tercih etmeye başlayacak. Mezun olduktan sonra, rahat iş bulabileceği, o üniversitenin adıyla veya referansıyla piyasada kendine yer bulabilecek bir üniversite istiyor. Türkiye'de örnekleri var. Özellikle özel sektörün tercih ettiği daha kaliteli eğitim veren üniversiteleri tercih etmektedirler. Devlet üniversiteleri bir şekilde özel sektörden eğitim kalitesi yönünden fazla önem veremiyorlar. İşi daha doğrusu ileriye götüremiyorlar. Gümüşhane'nin tabi coğrafi, sosyal imkanları buradaki öğretim görevlilerin burada kalmasına fırsat tanıyamıyor, cazip gelmiyor. Bu bir fedakarlık örneği olacaktır. Üniversitede görev alacak eğitim camiasının gönüllülük esasına göre burada çalışması önem arz edecektir. Ki sonuçta yarın diğer illerle rekabet halinde bu iş götürülecektir. İmkanlar konusunda ne verebilirsin ki üniversiteye diyerek o şekilde üniversitemizi diğer illerle rekabet içerisine sokabiliriz ancak.

        İ.H:
Son olarak Gümüşhane'mizin gençlerine ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Örneğin ben bir eğitimci olarak gençlerimize hedef koymada sıkıntıları olduğunu söyleyebilirim, yani Kuşakkaya'nın ardını göstermekte sıkıntı yaşıyoruz. Siz gençlerimize neler söylersiniz?

        M.T:
Şimdi gençlik başta bizim geleceğimiz. Bu belki klişe olmuş bir söz. Ama bu gençlikle biz ciddi manada geleceğimize umutla bakamayız. Tabi en başta bir sorumsuzluk var. Bir rehavet var. Bir boş vermişlik var. Gençlerimizin başından beri dediğimiz gibi iyi bir eğitim alarak kendilerine rahat iş bulabilecekleri alanlarda kalifiye eleman olmalarını, maneviyattan uzaklaşmadan kendilerini gelişen ve değişen teknoloji karşısında ilerleme sağlamalarını tavsiye ediyorum.

        İ.H:
Peki, Kuşakkaya Gazetesi'nde yer alan Hayal Dükkanı adlı sayfamız hakkındaki düşünceleriniz alabilir miyiz?

        M.T:
Memnuniyetle. Sayfanızı gerçekten ilgiyle ve severek okuduğumu söyleyebilirim. Gümüşhane'nin kültürünü en iyi şekilde yansıttığınızı görüyor ve çok memnun oluyorum. Eski ve yeni Gümüşhane'yi magazin tadında sayfanızda görebiliyoruz. Bundan dolayı sizi gerçekten tebrik ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.

        İ.H:
Bize kıymetli zamanınızı ayırdığınız ve Gümüşhane'mizin sorunlarını bizimle paylaştığınız için size teşekkür ediyorum.

        M.T:
Asıl ben size teşekkür ediyorum. Çok sağ olun.



TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK DİL OKULU GÜMÜŞHANE'DE


| More

 Gönderen AdamGibi, Çarşamba, 26 Aralık 2007 09:20, Yorumlar(0)
Yorumlar


MKPNews ©2004-2006 mkportal.it
 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.83798 saniyede 9 sorguyla oluşturuldu