Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
ERTUĞRUL FİRKATEYNİ KAZASI'NDA ŞEHİT OLAN GÜMÜŞHANELİ ASKERLER
Başlık
ERTUĞRUL FİRKATEYNİ KAZASI'NDA ŞEHİT OLAN GÜMÜŞHANELİ ASKERLER
Açıklama
(18 Eylül 1890)
e-mail
senelvolkan@hotmail.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Türk- Japon Dostluğuna Dair
Osmanlı-Japon münasebetleri XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlamıştır. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nu II.Abdülhamid, Japonya’yı ise İmparator Meiji yönetiyordu. Japonya, kendisini yarı sömürge haline sokan kapitüosyanların kaldırılması için Avrupalı devletleri razı edememişti. Oysa bunlardan kesinlikle kurtulmak istiyordu. Askeri gücünde çoğu zaman meseleleri çözmede yetersiz kaldığını bildiği için, müttefik bulmak yolunu tercih etmiş olmalıdır. Osmanlı içinde Japonya’nın dostluğu önemliydi. Kuzeyindeki ezeli rakibi Rusya’yı Uzak Doğu’ dan tehdit edecek bir müttefik Osmanlı devletinin mücadele gücünü artıracaktı. (1) Türk-Japon münasebetlerinin gelişmesine bakıldığı zaman, Japonların bu konuda Türklerden daha aktif oldukları görülmektedir. Japonlar Meiji ile başlayan batıya açılma döneminde, Osmanlı İmparatorluğu’na da elçiler göndererek, Avrupalı devletlerden ayrı olarak -Hıristiyan olmayan ve onların çekindiği bir güç olan- bu devleti daha yakından tanımak istemişlerdir. Osmanlı Devleti ile Japonya arasındaki ilk temas 1871 yılında olmuştur. Japonya tarafından Avrupa’ya gönderilen büyükelçi İvakura’nın başkanlığındaki heyete dahil olan Japon Dış İşleri Katibi Fukuchi Genichiro, Japon Devleti’nin temsilcisi olarak İstanbul’a gelmiştir.(2) Bu ilk seyahatin ardından 1878,1880,1881,1883,1886 ve 1887 tarihlerinde de Osmanlı devletine ziyaretler yapılarak karşılıklı ilişkiler geliştirilmiştir. Hatta, 1887 yılındaki ziyareti gerçekleştirmiş olan Prens ve Prenses Komatsu Japonya’ya dönünce İmparatorla görüşmüş ve Sultan II.Abdulhamid’e Japonya Devleti’nin en önemli devlet nişanı olan Krizantem Nişanı’nı göndermişlerdir. (3)
Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya Yolculuğu
Sultan Abdulhamid Japon’ ya İmparatoru’nun kendisine gönderdiği nişana, Osmanlı Devleti’nin en büyük nişanı ile karşılık vermek istemiştir. Ancak bunun pek fazla duyulmaması için (Rusya’ açısından) bu işin başka bir ad altında yapılması gerekiyordu.(4) İşte bu noktada Ertuğrul Firkateyni’nin Japonya ziyareti gündeme gelmiş, Sultan Abdulhamid’te bu geminin gönderilmesini emretmiştir.(5) Ertuğrul Firkateyni’ne komutan olarak Miralay Osman Bey tayin edilmiştir.(6) Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa daha önce Ertuğrul’a komutan olarak Osman Bey’ in abisi olan Albay Mehmet Raşit’i seçmiş, ancak Albay Mehmet Raşit geminin durumunun berbat olduğunu söyleyerek bu görevi kabul etmemiştir.(7) Nitekim Albay Osman Bey, abisi Albay Mehmet Raşit’te Süveyş’ten yazdığı mektupta: ”... Ertuğrul’un komutanlık vazifesini kabul etmemekte çok haklısın. Japonya’ya gitmek şöyle dursun bu gemi ile şuradan şuraya gidilemez. Bende bunu kabul etmeyecektim ama! Hem kayın babamın sözünden çıkmak istemedim, hem de bir türlü geçinemediğim karımdan kurtulmak istedim. Ölürsem de gam yemeyeceğim...” demiştir. Ertuğrul’un mürettebat sayısı kaynaklarda farklı olarak verilse de, birçok araştırmacı gemide 54 subay ve 553 er olmak üzere, toplam 607 kişinin olduğunu belirtmektedir. (Bu kişiler içerisinde bulunan 7 asker ise Gümüşhanelidir. Bu askerlerin 5’i er, 2’si ise onbaşıdır.) Ertuğrul Firkateyni 14 Temmuz 1889’da İstanbul Limanı’nda düzenlenen törenlerden sonra yola çıkmıştır. H. Ali Yücel anılarında bu hareketle ilgili olarak -annesinin ağzından- şu bilgileri vermektedir:” Sultanselim’den Haliç tabak gibi görünüyordu. Ertuğrul’da Kasımpaşa’da Divanhane önünde duruyordu. Hasta, loğusa döşeğinde yatan annemden başka bütün ev halkı, pencerelerden gemiyi seyrediyorduk. Öğle üzeri birde baktık ki, gemi hareket etti. Bütün askerler güvertede, mızıkalar “Ey Gazileri” çalıyor. Yelkenleri açılmamış gemi, çarkını işleterek yürüyordu. Bayraklarla donatılmıştı. Zannettik ki Beşiktaş önlerinde duracak. Halbuki Sarayburnu önünden kıvrılınca işi anladık. Hepimizde bir ağlama... Böyle gittiler. O zaman halk deniz kenarlarına toplanmış, sesler, bağrışmalar bizim konağa kasar geliyordu:
Besmeleyle Ertuğrul’um demir aldı Hep ahali sahillerde baka kaldı Çoluğun çocuğun feryadı arşa vardı Hak selamet versin şanlı Ertuğrul’a Üç direkli fırkateyndir gemimiz Kimimiz bekarız, evlidir kimimiz Gayret edin çocuklar Caponyadır (Japonya) yolumuz Hak selamet versin Şanlı Ertuğrul’a (8)
İstanbul’dan hareket ettikten sonra sırasıyla; Çanakkale, Sakızadası, Port Said, Süveyş, Cide, Aden, Bonbay, Kolombo, Singapur, Saygon, Hongkong, Fuça, Nagazaki, Kobe rotasını takip eden Ertuğrul, 11 ay süren yolculuğun sonunda Yokohoma Limanı’na ulaşmıştır. (7 Haziran 1890) (9) Burada Ertuğrul Firkateyni mürettebatını Saray protokol Müdürü Manomiya karşılamıştır. (10) Osman Paşa 13 Haziran 1890 tarihinde Japonya İmparatoru’na Padişah’ın mektubunu, nişanını ve diğer hediyeleri takdim etmiştir. İmparator Meiji’de, o gece verilen yemekte Osmanlı nişanını takmış, ayrıca Osman Paşa’ya “Sulilöven” nişanının büyük kordonu ve yanındaki subaylara da aynı nişanın üçüncü rütbelerini hediye etmiştir. Türk heyeti burada bulundukları süre içerisinde karılaştıkları muameleden son derece memnun kalmışlardır. Ayrıca Türk heyeti Japonya’da kaldıkları süreyi iyi değerlendirerek, burada bulunan birçok devlet yetkilisi ile görüşmüşlerdir.
Dönüş Yolculuğu ve Üzücü Kaza
15 Eylül 1890 tarihinde dönüş yolculuğuna başlayan Ertuğrul, denize açıldıktan bir süre sonra şiddetli bir rüzgara yakalanmıştır. Bir süre devam eden rüzgar yağmurla beraber fırtınaya dönüşmüş, bu sırada Kashinozaki Feneri geçiş noktasına yakın bir bölgede seyreden Ertuğrul, şiddetli fırtınanın etkisiyle kayalıklara çarparak batmıştır. (18 Eylül 1890) Gemide bulunan mürettebatın çoğu (580,581,587) azgın dalgalara kapılarak şehit olmuştur. Kurtulanların sayısı ise 69 kişidir.(11) Geminin kumandanı olan Osman Paşa’nın cesedi bulunamamış, daha sonra ise kendisine ait üniforma dalgıçlar tarafından bulunup getirilmiştir. Geriye kalan 69 kişi gerekli tedavileri yapıldıktan sonra, Japon donanmasına ait Heieyi ve Kongo adlı iki savaş gemisi ile İstanbul’a getirilmişlerdir. Kazada Şehit olan Gümüşhaneli Askerler
● Bölük Eratı - Gümüşhaneli Sandıkoğulları’ndan Hasan oğlu Mehmed - ER - 1885/1563 ● Bando Mızıka Eratı - Gümüşhaneli Zeyneloğulları’ndan Mustafa oğlu Musa - ONBAŞI-1884/1522 ● Bölük Eratı - Gümüşhane Kelkitli Topaloğulları’ndan Osman oğlu Osman - ER - 1885/2914 ● Bölük Eratı - Gümüşhaneli Salih oğlu Temel - ONBAŞI - 1885/2486 ● Bahriye Taburu Eratı - Gümüşhane Kelkitli Hatipoğulları’ndan Yusuf oğlu Tevhit -ER- 1886/1012 ● Makine Eratı (Kömürcüler Kısmı) - Gümüşhane Torullu Cincioğulları’ndan İbrahim oğlu Hüseyin -ER- 1886/564 ● Bahriye Taburu (Silahendaz) Eratı - Gümüşhane Kelkitli Halefoğulları’ndan Hüseyin oğlu Emin -ER- 1886/963
Ertuğrul Firkateyni kazasında şehit olan bütün askerlerimizi rahmet ve mağfiretle anıyoruz...
Japonların Ertuğrul’un Anısına Yazdıkları Şiir
Yazan: Daikichi Izumı
Güneş hüzünle battı Uzakta bir yıldız parlıyor Deniz çok azgın Beyaz anıtın gölgesi karanlığa düşüyor Sonsuz teessürle dua ediyoruz Ruhların huzuru için O cesur gemicilere ve şanlı Ertuğrul’a O çılgın fırtınada Kaybolan harp gemisini yutan dalgalar O geceki gibi yüksek Ne acı, biz artık o gemiyi göremiyoruz Kumano bölgesinde, Koshino sahillerinde Facianın balıkcılar yerini gösterdiler Ve o gecenin korkunç amansız Fırtınasını hep anlatırlar Acısını kalbimizde duyacağız her zaman Seneler geçse bile Ertuğrul’u biz asla unutmayacağız Çocuklarımıza her an anlatacağız onları
Dipnotlar: (1) Cezmi Eraslan, II.Abdulhamid ve İslam Birliği, İstanbul, 1992, s.365 (2) Hee-Soo Lee (Cemil)-İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebatleri ve Japonya’da İslamiyet, Ankara, 1989, s.24 (3) Krizantem Nişanı: 1876’da İmparator Mutsohitso tarafından ihdas olunmuştur. Japon İmpartorluğu’nun en büyük nişanı olan Krizantem, sadece Rus Çarı II.Aleksander, Alman Prensi Bismark ve II. Abdulhamid’e verilmiştir. Sultan Abdulhamit’e verilen nişan, günümüzde Topkapı Müzesi Hazine Bölümü’nde sergilenmektedir. (4) Bu yolculuğa; Deniz Harp Okulu öğrencilerinin derslerde öğrendikleri bilgileri teorik olarak uygulayacakları bir okul gezisi izlenimi verilmek istenilmiştir. (Rusya’yı şüphelendirmemek için) Geniş bilgi için bkz. Erol Mütercimler, Ertuğrul Faciası ve 21.Yüzyıla Doğru Türk-Japon İlişkileri, İstanbul, 1993, s.88 (5) Sultan Abdulaziz tarafından 1863 yılında yaptırılan Ertuğrul Firkateyni; 250 kadem (79 m) boyunda, 50 kadem (15.5 m) eninde, 2344 ton ağırlığında, 600 beygir gücünde ve saatte 10 mil sürat yapabilen bir gemiydi. (6) Osman Bey (Paşa): 1855’de doğan Osman Paşa’nın babası Albay Ahmet Bey’dir. Dedesi ise Kırım Harbi’nde (1853-1856) Rusların Sinop baskınında (30 Kasım 1853) Osmanlı filosu komutanı olan Patrona Osman Paşadır. Geniş bilgi için bkz. A. Hikmet Fevzi Ilgaz-Hasene Ilgaz, Ertuğrul Fırkateyni (Yüzüncü Yıl Armağanı), İstanbul, 1990, s.9 (7) Arif Büyüktuğrul, Osmanlı Harp Tarihi ve Cumhuriyet Donanması, Cilt:3, İstanbul, 1983, s.279 (8)Hasan Ali Yücel, Gectiğim Günlerden, İstanbul, 1990, s.52-54 (9) Ceride-İ Bahriye, Nr.26, 29 Mayıs 1306, s.52 (10) Selim Sırrı Altıer, ”Türk-Japon Dostluğu Hakkında Tarihi Bilgiler”, Türk Dünyası, Sayı:186, İstanbul, 2002, s.31 (11) B.O.A, Yıldız Tasnifi Sadaret Hususi Maruzat Evrakı, 239/16-239/21 (12) F.Şayan Ulusan Şahin, Türk-Japon İlişkileri (1876-1908), Ankara , 2001, s286-322