Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Saklambaç oyunu, çocuk günlerimizin futboldan sonra en çok oynadığımız oyundu. Bizler “Güzlenbeş” olarak ta adlandırdığımız bu masum oyunda hayatı tanır, yeni arkadaşlar edinir ve eğlenceli zaman geçirirdik. Ceza alıp ebe olduğumuzda sağa sola koşuşturup yeni ebeler kollarken, saklanma sırası bize geldiğinde en olmadık yerlerde kamp kurar, ebenin çırpınışını büyük bir keyifle, dakikalarca izlerdik.
Çocukluk zamanlarım da fazlaca ebe olmaktan olsa gerek, aramak, araştırmak, bilinmezleri ortaya çıkarmak daima cazip gelmiştir. Bu sebeple ucundan kenarından bulaştığım gazetecilik mesleği bana her zaman Saklambaç oyunundaki ebeyi hatırlatmıştır.
Ebeyiz, gazeteciyiz. Görevimiz gereği, yapılanları değil yapılmayanları görmek zorundayız. Olumlu işlerden çok olumsuzlukları yazıya dönüştürmeliyiz. Zalimin olduğu yerde mazlumun yanında, haksızın güçlü olduğu durumlarda haklıların safında olmalıyız.
Yapılanlar nasılsa birileri tarafından sahiplenilip, gazetelerde, internet sitelerinde veya televizyonlarda çarşaf çarşaf dile getiriliyor. Güçlünün sesi de güçlü çıkıyor. Yapılmayanlar veya eksik bırakılanlar ise, biz gazeteciler eliyle insanlara iletilmeli, sessizlerin sesini de, sağır sultanlara duyurmalıyız.
Yerel bir televizyonu bırakın yerel bir radyosu olmayan beklide tek il olan Gümüşhane’de, gazetecilik belirli bir seviyenin üzerine çıkamadığı gibi, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki gazeteci arkadaşlarım, yaptıkları var oluş mücadelesinde yalnız savaşçı konumunda.
Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından desteklenmek bir yana, Gümüşhane için birçok sorumluluk taşıyan meslektaşlarım, yaptıkları veya yapmadıkları haberlerle ilgili olarak baskı altına alınmaktalar. Ayağına basılanın sesi oldukça gür çıkarken, psikolojik veya ekonomik olarak zor durumda bırakılan gazetecilere, pranga vurulmaya çalışılmaktadır.
Peki bizler kimiz? Hangi kimliğe sahibiz? Daha da önemlisi birbirimize sahip miyiz? Derneğimiz var üye değiliz. Derneğimize bir yer bulmaktan aciziz. Üç beş kişi bir arada bile değiliz.
Biz bize değer vermezken, birilerinden lütuf olarak değer dileniyoruz. Saklambaç oynuyoruz. Ebe oluyoruz. Yaslandığımız duvarda dünyayı unutup sadece sayı sayıyoruz. Oyuna birlikte başladığımız arkadaşlarımız birer birer evlerine gitmiş haberimiz bile yok.