Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hasan PİR->ÇED TOPLANTISININ ARDINDAN... [ Arama ]

ÇED TOPLANTISININ ARDINDAN...
Başlık ÇED TOPLANTISININ ARDINDAN...
Açıklama -
Mail hasanpir2002@yahoo.com
Siteye Ekleyen Recep Ergin
20 Eylül 2011 Salı günü Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılan ÇED toplantısı ile ilgili yaşananlara girmeden önce madencilikle ilgili bazı hususları belirtmek istiyorum.

Allah (c.c.), peygamberleri insan topluluklarına birer öncü ve imam gönderdiği gibi, insanların maddi terakkileri için de o peygamberlerin her birinin eline bazı harikalar verip, yine insanlara sanat öncüsü yapmıştır. 

Gemi, Nuh (a.s.)'ın; saat, Yusuf (a.s.)'ın; terzilik İdris (a.s.)'ın bir mucizesi olarak insanlığa lütfedilmiştir.

Davut (a.s.)'ın demir madenini, Süleyman (a.s.)'ın ise bakır madenini kullandığını Kur'an'dan öğrenmekteyiz.

Sebe Sûresi, 10-11. Ayetlerinde "Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir lütuf verdik. "Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin" dedik ve "(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. "Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı görürüm" diye vahyettik." Buyurulmaktadır.

 Sebe Suresi 12. Ayette ise "Süleyman'ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa ona alevli ateş azabını tattırırız." Buyurulmaktadır. Dolayısıyla Demiri ilk işleyen insan Hazreti Davut Peygamber, bakırı ilk işleyen insan ise,  Süleyman Peygamber olarak bilinmektedir.

 

*      *       *

 

Tarihçiler, medeniyetin, özellikle demir ve bakır madeninin kullanılmaya başlamasıyla gelişme gösterdiğini belirtmektedirler.

Diğer icat ve çalışmalarda olduğu gibi, madencilikte de insanların ilk öncülerinin peygamberler olduğu gerçeğini biz bu şekilde Kur'an'dan öğrenmiş olmaktayız.

 

*      *       *

 

İnsanlık için son derece önemli olan madencilik sektöründe çalışanların, Hazreti Davut ve Süleyman Peygamberleri öncü kabul edip etmediklerini bilemiyorum ama, dünyanın gelişimi onların elinde olan bu derece önemli bir sanat kolunun mensuplarının her bakımdan peygamber yolunun yolcuları olmaları gerektiğini belirtmek istiyorum.

 

*      *       *

Maden işletmeciliği, yapısı gereği her zaman çeşitli sorunları içinde taşıyan bir sektördür. Her dönemin kendine özgü şartları gereği sorunların isimleri değişik de olsa her zaman sorunlar var olagelmiştir. Teknolojinin çokça ilerlemediği dönemlerde maden eritmede odun ve kömür kullanıldığı için, pek çok ülkede, hatta bizim ülkemizde ormanların madenlerden dolayı yok olduğu tespitleri vardır. Demek ki o dönemlerin çevre felaketi bu şekilde oluyordu.

Bugüne gelince; bugün madencilikte dünkü ormanların yok oluşu belki yaşanmıyor ama, şimdi de siyanür gibi maddelerin kullanımından gelen zararlar ve endişeler insanların tedirgin olmalarına yetip de artıyor.

*      *       *

Medeniyetin olmazsa olmazı olan madenlerin çıkartılması durdurulamayacağına göre  o zaman madencilik faaliyetlerinin insanlara ve çevreye en az zararla yapılması gerekecektir. Bu bağlamda; yeni teknolojilerle üretim yapılması ve "insan ve çevre sağlığı" odaklı bir madenciliğin geliştirilmesi gerekmektedir.

*      *       *

İlimize Gelince;


Allah'ın bir lütfu olarak dağlarımızda, taşlarımızda, vadilerimizde büyük bir yer altı zenginliğinin olduğu son yıllarda ortaya çıktı. Hele Altın madeninin varlığı ve işletmeye açılması bütün dünyanın dikkatinin Gümüşhane üzerine toplanmasını sağladı.

Altın madeninin işletmeye açılması, bu madenin işletilmesinde kullanılan siyanürü ve siyanürün insan sağlığına ve çevreye vereceği zararları da gündeme getirmiş oldu.

Gümüşhane'deki altın madeni işletilmeye başlayalı beri siyanür hep gündemde kalmıştır. İlgili firmanın yeni bir tesis için yaptırdığı ÇED raporunun 20 Eylül Salı günü görüşülmesi sırasında da haliyle birinci konu yine siyanür olmuştur.

 

*      *       *

Geçen hafta salı günü Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılan ÇED sunumunu ben de takip ettim.

            Söz alıp konuşan vatandaşlarla, şirket yetkililerinin karşılıklı polemiklere girmeleri ve karşı karşıya gelmeleri yanlış oldu. Gayet açık, şeffaf ve demokrat bir şekilde herkes konuşup, derdini anlatmalıydı. Konuşmalara kimsenin müdahale etmemesi gerekirdi. Gerek sunum yapan görevlinin, gerek yöre halkından ve halktan konuşanların, gerekse şirket yetkililerinden konuşanların ve toplantıyı yöneten görevlilerin bütün konuşmaları kamera ile kaydedilmeliydi. Toplantı sonunda da video görüntüleri çözümlenip tutanak altına alınabilirdi. Orada konuşulanların iki görevli tarafından yazıyla zapta geçirilmesi başka türlü mümkün müdür?..

*      *       *

            Kişisel Kanaatim İse Şudur:

            Madencilik arama ve işletme faaliyetleri yasal mevzuatı olan çalışmalardır. Devletimizin bu konu ile ilgili pek çok mevzuatı vardır.

Bu faaliyetler öncelikle devlet kurumlarının verdiği izinler sonunda başlamaktadır. Devamı süresince de denetlenmektedir. Maden firmalarının yaptıkları bir yanlış varsa, bu konuda devletin resmi kurumları sorguya çekilmeli, sıkıştırılmalıdır. Yoksa ilgili firmalarla doğrudan muhatap olmak ve onları sanki yasa dışı bir iş yapıyorlarmış durumuna düşürmek yanlış olur. Eğer yaptıkları yasa dışı bir iş ise devlet kurumları göreve çağrılmalıdır. Hukuk devletinde öncelikle yapılması gerekli olan hukuk çizginden çıkmamak olmalıdır.

            Vatandaşlar açısından olaya bakacak olursak; en küçük mağduriyeti olan vatandaşların mağduriyetleri de öncelikli olarak giderilmelidir. Hakkın küçüğü büyüğü olmaz. Maden faaliyetlerinden zarar gördüğünü söyleyen bir vatandaşımız da olsa bu durum resmi kurumlarca dikkate alınıp vatandaşın mağduriyeti giderilmelidir.

Mağdur olan vatandaşın tekliği, yalnızlığı, devlet kapısı bilmezliği, fakirliği, avukatının olmayışı maden firmaları tarafından bir zafer gibi algılanıp, vatandaşın ezilmesi yoluna gidilmemelidir... Unutmamak gerekir ki; Allah katında da, kanun önünde de bir kişinin hakkı ile bir toplumun hakkı arasında fark yoktur.  

Bu nedenle maden firmalarının en büyük zenginliği adaletli davranışları ve şeffaflıkları olmalıdır.

 

Firma Yetkililerinin Sakin Olması Gerekirdi.


            İlgili toplantıda olanlar üç beş gündür yazılıp çiziliyor. Çok fazla bir şey söylemeye belki daha gerek yok ama, Koza gibi, yasal her çalışmayı zamanında yapan, kurumsal kimliğine herkesin saygı duyduğu bir önemli firmanın yetkililerinin halkla karşılıklı söz düellosuna girmeleri gerekirdi. Hele hele Gümüşhanelilerin sevip saydığı, Sayın Orhan Eskicioğlu abimize karşı yakışıksız ifadeler kullanılmasını doğrusu yadırgadım. Vatandaş öfkeli diye firma yetkililerinin de öfkeli olması gerekmez. Daha sabırlı, daha hoşgörülü olmaları gerekirdi.

 

Koza ne Yapmalıdır?


            Her şeye rağmen Koza firması, işletmenin komşusu olan insanlara, ailelere, köylere yardımcı olmalıdır. Mağduriyetler giderilmelidir.

Siyanür konusunda ise, her doğru ve her gelişme KOZA firması tarafından halka duyurulmalıdır. Doğru yapılan, doğru söylenen ve şeffaf olunan her noktada vatandaşımız daima sizin yanınızda olacaktır.

 

Haklı Olmak Önemli Değil Haklı Kalmak Önemlidir.


            "Haklı olmak önemli değil haklı kalmak önemlidir" bakış açısı madencilikte hak arayan ve mağdur olanlar için de, maden işletmeleri için de aynı oranda geçerli doğru bir sözdür.

            Elbette insanlar haklı olduklarını düşündükleri konularda ısrarcı olurlar. Ama bu süreç sabırla, sükûnetle ve yasal çizgiler içinde olduğu sürece etkili olur ve haklılık kazanır. Eğer haklı olunduğunuz bir konuda süreci kontrollü yönetemezseniz haklılığınız hiçbir işe yaramaz, haksız duruma düşersiniz.

           

Gümüşhane hoşgörü kültürünün üssü olmalıdır.


            Gerek madencilikte, gerekse diğer alanlarda insanlar demokratik haklarını kullanarak yasalar ve insanî etik değerler içinde konuşsun, hak arasınlar. Bunlardan kimse rahatsız olmamalı, hatta memnun olmalıdır. Bu yapılırken, muhatap kuruluşlar da vatandaşların istek, düşünce ve endişelerini dinlemeli, vatandaşlarla hemhal olmalıdır.

            Vatandaşlarımız da, yasal olarak alınan izinlerle yapılan çalışmaları hoş görmeli ve milli servete katkı sağlayan her çalışmayı desteklemelidirler.

 

Son Söz:


Kaynağı peygamberlere dayanan madenciliğin, peygamber kültürüne yakışır bir doğruluk, şeffaflık ve hoşgörü ile devam ettirilmesi gerekir.

Anılan toplantıda incinen ve incitilenlerle çok acilen diyalog kurulmalıdır. Toplantıda, toplantı psikolojisi içerisinde gelişen olaylara çok takılı kalınmadan hoşgörü iklimine geri dönülmelidir.

KOZA firmasının sahibi Sayın Akın İpek'in bu olayları duyduğunda üzüleceğini tahmin edenlerdenim. Bu nedenle de, Sayın İpek'in, kalbi kırılan hemşerilerimizin gönüllerini almasının yararlı olacağını düşünüyorum.

            Güzel günler dileğiyle.
Oyu Puanı: 53 - Ortalama: 4.19

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 8 (0 Kayıtlı Üye 8 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.87453 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu