Gümüşhane'de Uluslararası Katılımlı Çevre Sempozyumu Başladı

Gümüşhane Üniversitesi ve Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD) işbirliğinde gerçekleştirilen uluslararası katılımlı Çevre Sempozyumu başladı.

Gümüşhane'de Uluslararası Katılımlı Çevre Sempozyumu Başladı
Gümüşhane Üniversitesi ve Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKÜD) işbirliğinde gerçekleştirilen uluslararası katılımlı Çevre Sempozyumu başladı.

Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çok Amaçlı salonda düzenlenen ve üç gün sürecek sempozyum için açılış töreni düzenlendi.

Törene Vali Dr. Yusuf Mayda, Rektör Prof.Dr. İhsan Günaydın, ÇEKÜD Başkanı Süleyman Yorulmaz, Belediye Başkan Yardımcısı Bilal Özdener, Orman Bölge Müdürü Mustafa Gediklili, kamu kurum müdürleri, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

“İNSAN, İÇİNDE YAŞADIĞI ÇEVRENİN SAHİBİ ROLÜNE SOYUNDU”

Açılışta konuşan Gümüşhane Valisi Dr. Yusuf Mayda, çevrenin başta insan olmak üzere milyonlarca canlının içinde yaşadığı bir ortamı oluşturduğunu belirterek, insanın çevre üzerinde yaşayan ve onu kullanan varlık rolünden adeta kendisini tabiatın sahibi, efendisi rolüne geçtiğini ve çevre sorunlarının ortaya çıktığını söyledi.

“MİRAS DEĞİL EMANET”

Gümüşhane’nin yaylaları ve ormanlarıyla yeşil bir ortama sahip olduğunu, bu alanların kullanılırken hakim düşüncenin ‘bu yeşillikler bize babalarımızdan, dedelerimizden miras kaldı’ anlayışı olduğunu dile getiren Vali Mayda, bunun böyle olmadığını bu alanların miras değil geleceğe bırakılacak emanetler olduğunu vurguladı.

Gelecek nesillere olabildiğince bu yeşili, bu tabiatı bozmadan teslim etmek yükümlülüğünde olduklarını ifade eden Vali Mayda, “İlimiz büyüyor. Dolayısıyla daha fazla yeşil alan, beton yığınları haline geliyor. Teknoloji gelişiyor, gerek ilimizde gerekse ülkemizde ve dünya zerinde daha fazla araç kullanılıyor. Dolayısıyla daha fazla duman, daha fazla emisyon gerçekleşiyor. Bu noktadan tabiatı kullanırken, yaşanabilir çevrenin kurulması önem arz ediyor.” dedi.

Çevre sorunlarının özellikle 1970-1980’lerden itibaren başta uluslararası toplum olmak üzere tüm dünyada dikkatleri üzerine topladığını, üniversitelerde dersler ve hatta bölümler teşkil edildiğini kaydeden Vali Mayda, çevreci yaklaşımların sanayileşmiş batılı ülkelerden başlamak üzere gelişmekte olan ülkelerde baskı unsuru alarak kullanılmaya başladığının altını çizdi.

“YURTDIŞI MENŞEİLİ ÇEVRECİ DERNEKLER, KENDİ ÜLKELERİNDE ÇALIŞMA YAPMAZKEN TÜRKİYE’DE ÇALIŞMALARI ENGELLEYİCİ GAYRETLER SERGİLİYOR”

Vali Mayda, sanayileşmenin tüm batı Avrupalı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de başladığını ancak Avrupa başta olmak üzere bazı ülkelerdeki sivil toplum örgütlerinin kendi ülkelerinde herhangi bir çalışma yapmamasına karşın Türkiye’de adeta çalışmaları engelleyici mahiyette gayretlere girdiklerini söyledi. Mayda, “Halbuki bundan da samimiyet ve ölçülülük en temel esas olmalı. Kendimizden başlayacağız. Her birimiz bir tüketiciyiz. Çevre sorunlarının üretilmesinde oluşturulmasında herkes kendi çağında bir pay sahibidir. Ancak olması gereken çevreye verilen zararın telefi edilebilmesi, en azda tutulabilmesi ve maliyetlerin de eşit şekilde paylaşılmasıdır.” dedi.

Çevre sorunlarına yönelik çözümün bireylerden başlamak üzere bu konuda toplumsal bir bilincin oluşturulması, çevre ile dost üretim yapılması ve denetimlerin de belli sektörler alanında değil tüm sektörlere sirayet edecek şekilde gerçekleştirilmesi olduğunun altını çizen Vali Mayda, bu sayede sürdürülebilir bir kalkınma ve yaşanılabilir bir çevrenin korunmasının mümkün olacağını dile getirdi.

REKTÖR GÜNAYDIN’DAN YEŞİL VERGİ ÖNERİSİ

Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İhsan Günaydın ise çevrenin ekonomik boyutuyla ilgili bilgiler aktardı.

Çevrenin son yıllarda en çok üzerinde durulan kavramlardan birisi olduğunun altını çizen Rektör Günaydın, “Günümüzde gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkeler çevresel kaynakların yönetimine giderek daha fazla önem vermektedir. Bunun nedenine baktığımız zaman hem ekonomistler, hem de çevrecilerin gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamaya engel olmayacak şekilde sürdürülebilir kalkınma politikalarına yönelmiş olduklarını görmekteyiz.” dedi.

Çevrenin 1970’li yıllara kadar serbest bir mal olarak değerlendirildiği için iktisadi analizlere konu edilmediğini ancak daha sonra çevrenin kıt bir mal olduğu anlaşılınca iktisadi analizlere de konu edilmeye başlandığını ifade eden Rektör Günaydın, “Günümüzde doğal bir çevreden bahsetmek zor. Hızlı teknolojik gelişme, kentleşme ve sanayileşme beraberinde sorunları getirmekte ve doğal ortamı bozmaktadır. İnsanlarda çevreyi koruma ve çevre kirliliğine yol açan sorunları çözmek için yeni anlayışlara girdi.” diye konuştu.

“İNSANOĞLU ÜRETİM VE TÜKETİM FAALİYETİ SONUCU ÇEVREYİ KİRLETİYOR FAKAT BUNDAN EN ÇOK ZARARI DA KENDİSİ GÖRÜYOR”

İnsanoğlunun üretim ve tüketim faaliyeti sonucu çevreyi kirlettiğini fakat bundan en çok zararı da kendisinin gördüğüne vurgu yapan Günaydın, çevrenin klasik bir kamu malı olduğunu, tüketimde alternatifi olmadığını bu nedenle de faydalarının da fiyatlandırılamayacağını söyledi.

Türkiye’de uygulanan çevre vergi sistemini eleştiren Rektör Günaydın, “Çevre vergileri daha çok emek, sermaye ve yatırım gibi ekonomik iyilerden ziyade kirlilik ve doğal kaynak gibi ekonomik kirliler üzerinden uygulandığını görüyoruz. Türkiye’de çevre vergi gelirleri OECD ülkeleri arasında toplam vergi gelirleri içerisinde en büyük payı alıyor. Fakat bu vergilerin çevre kirliliğini önlemekten ziyade gelir oluşturma amacında olduğunu görüyoruz.” dedi.

ÇEVRE VERGİLERİNE ELEŞTİRİ

Türkiye’de petrol ürünlerinden çok yüksek oranda vergi alındığını ifade eden Rektör Günaydın, bu verginin yakıtın oluşturduğu kirlilik düzeyinden değil de tüketim üzerinden alındığını belirterek bu konuyu eleştirdi. Motorlu Taşıtlar Vergisinin de silindir hacmine göre alınmasının mantıklı olduğunu fakat yaş konusunda da ters bir durumun ortaya çıktığına vurgu yapan Rektör Günaydın, “Yaşlı araçların hem emisyonları daha fazla oluyor hem de kirlilik oluşturmaları fazla. Normalde yeni araçların daha düşük, eski araçların daha yüksek MTV vermesini sağlamak gerekir.” dedi.

“YEŞİL VERGİ KOMİSYONU OLUŞTURULARAK YEŞİL VERGİ REFORMUNUN YAPILMASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”

Rektör Günaydın, şöyle konuştu: “Türkiye’de bilim adamları, çevreci kuruluşlar, siyasiler ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir yeşil vergi komisyonu oluşturulmak suretiyle, yeşil vergi reformunun yapılması büyük önem taşıyor. Bu şekilde hem çevreyi koruyabiliriz hem emek faktörünün istihdamını artırabiliriz. Günümüzde ülkelerin en temel problemleri çevre temizlik ve işsizliktir. Dolayısıyla yapılacak böyle bir düzenleme ile hem çevreyi iyileştirebilir hem işsizliği azaltabilir hem de yoksullukla mücadele edilebilir.”

ÇEKÜD Başkanı Süleyman Yorulmaz da eğitimin yaygınlaşıp bilgi paylaşımının arttığı oranda küresel sorunların da arttığını hayret ve esefle müşahede ettiklerini söyledi.

“ÇEVRE SORUNLARI KİMSENİN TEK BAŞINA ÇÖZEBİLECEĞİ SORUNLAR DEĞİL”

Çevre sorunlarını ne mühendislerin, ne sivil toplum örgütlerinin ne de devletlerin tek başlarına çözebileceği bir konu olmadığını bildiklerin kaydeden Yorulmaz, çevre sorunlarının disiplinler arası bir sorun olduğunu belirterek, "Aşamadığımız tek konu herkesin çevre sorunlarını çevresinde aramasıdır. Her birey 'çevreyi kirleten benim, o halde çevre sorunlarını çözecek olan da benim' diyebilmeli. Hızla artan tüketim hızı ve hızla azalan biyolojik çeşitlilik konularında çok ciddi SOS alıyoruz." dedi.

Açılış töreninin ardından ilk oturum Hollanda’dan Roy Von Eijstein’in ‘Madencilik ve Çevre’, Özbekistan’dan Dr. Ziyodullah Yusufov’un ‘Özbekistan’da Enerji ve Çevre Yaklaşımları’ ve Bosna Hersek’ten Adnan Lihic’in ‘Zenica-Duboj Kantonunda Çevre Faaliyetleri ve Eko Miladı’ konularında gerçekleşti.

26 Ekim tarihine kadar sürecek olan sempozyumda ülke genelindeki 19 farklı üniversiteden 82 bildirinin yayınlanacağı ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunulacağı öğrenildi.
Güncelleme Tarihi: 24 Ekim 2013, 13:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER