Anasayfaya DönAnasayfaya Dön
Gümüşhane Sitesi Ziyaretçi Defteri

Ziyaretçilerin verdiği ortalama not : 5.5/10
Adınız : *
E-Posta Adresiniz :
Web Sayfanız :
Şehir :
Ülke :
Bu Site İçin Notunuz :
Mesajınızı Yazınız : *


Sadece şu kelimeleri içeren mesajları göster :

Mesajlar : 6481 / 6490
Sayfa : 649
Mesaj Sayısı : 6878
Mesaj Tarihi 18/03/2007 Saat 17:04
Değerlendirme : -/10

BURASI TÜRKLERIN GÜMÜSHANE YURDU
HER MEHMET BIR TABUR DÜSMAN VURDU
BÖYLECE TÜM DÜNYA NAMI SANINI DUYDU
YEDI DÜVEL MECBUR DIZ CÖKÜ SELAMA DURDU.

CANAKKALE ve TÜM SEHITLERIMIZ Icin.

Gümüshane'liler olarak EJDATIMIZIN Arkasin'dan KURAN ve MEVLIDI SERIF Okudalim. HOCA'lari'da CAMII'de Bos Birakmayalim. OKusunlar.
ZIRA= UNUTANLAR; TEZ UNUTULURLAR.
   
Mesaj Tarihi 18/03/2007 Saat 14:21
Değerlendirme : -/10

Ey gümüşhaneliler!..Faka bastırıldığınızın farkında mısınız?
Farkındaysanız bu, "BİLE BİLE LADES" değil midir?..
Bu oyunu nasıl içinize sindiriyorsunuz?..
Çelişkili söylem ve yalan rakamlarla tescillenen aşağılayıcı oyunu?!..
Mankurt muyuz,zombi miyiz,Afrika yerlilerimiyiz?..
 
Mesaj Tarihi 18/03/2007 Saat 13:06
Değerlendirme : -/10

"Mastra madenindeki işletme süremiz 6yıldır.Bu süre içerisinde 12 ton altın,8 ton gümüş çıkarmağı hedefliyoruz.Bunun parasal değeri 35O Milyon YTL.olup,devlete ödeğeceğimiz katma değer ise
1.4 MİLYON YTL.dir...."(22Şubat 2OO7'de yapılan Halk katılım toplantısında,İşletme sorumlısunun açıklaması.-Haber:İbrahim Özdemir....Bu sitenin Haberler bölümünün 11.sayfasında görülebilir.)
..............
Bu yazıyı okuduktan sonra,bu sayfanın aşağısında yer alan "Vedat Oygür"ün yazısını da okuyun ve kara kara düşünün...
Dert ediniyorsanız!..(kuşkuluyuz!..)
   
Mesaj Tarihi 17/03/2007 Saat 11:22
Değerlendirme : -/10

BÖLGEMIZ'de TERÖR ÖRGÜTÜ VATAN HAINLERININ TUZAKLARIN KIRILMASI
1= KÖY Muhtarlik Binalarin Yapilmasi.
2=MUHTAR'larimiza KIMLIK Sorma Yetkisi Verilmesi.
3= KÖY CABAN'larimiz'la BAYTAR Olarak Okumus ve Bilgi Sahibi Askerlerimiz'den Olup (HODAK) lar Ise Köylerimiz Sakinlerin'den olacaktir.
4= BAYTAR'larimiza SILAH ve Cep Telefonu Düprün verilmelidir.
5= SIRAN KELKIT ALUCRA Bölgesi YOL Güzargalarina YOL Keser Tesisleri Kurulmalidir. 500 Metre 'den DUR Isareti Cikacaktir, Sonra RAYLI Yürür ARABA Gecisi Imkansiz Kitlenecektir.
6= KÖYLERIMIZE Gelen SEYYAR Saticilar, IZINE Tabii Tutulacaktir. KIMDIR NERELIDIR...???
7= SIRAN ALUCRA KELKIT ILcelerin'de Yapilan, KÖY FESTIVAL'leri Can Güvenligi RIZK Tasir olarak IPTAL Olup Bu YIL Verilmemesi.
8= Bölge PAZARLARINA Gelen PAZARCI'lar vardir. Bu Pazarcilar Gözetim Altina Alinacaktir veya BÖLGE SAKINLERI PAZAR Kurmalidir.
9= CAMILERIMIZ'de ve Diger MESEP'ten Olan SAKINLERIMIZ'in DIN ALIMLERI VATAN SEVGISI IMANDAN'dir dige MILETIMIZE 18 AY Vatan Burcu Olmayip , ZIRA= DOGUM'DAN ÖLENE Kadar Yasatilmasi Mecburdur. NAIL CENNET MEKAN Olmaz.
10= MUHTARLIK ve CAMII Binalarimiza Halkimiza Ulasir VATAN HAINLER'nin Resimleri Dagitilip verilmelidir.
11= KÖY Muhtarlarimiz ve Sakinlerimiz KARAKOL KOMUTA Esligin'de Bölge Halkinin ve MUHTARLARIMIZIN Yüce TÜRK DEVLETI Yaninda Olduklari Bilinmesi icin AKIL TIYATRO Oyunu Ile Bölge Insanlari Kontrol edilmelidir.
12= AZILI VATAN Hainleri'nin Yakalanmasina Yardimci Olan ve IHBARDA Bulunan Bölge HALKI Maddi ve Manevii Deger PARA Ödülü TEKLIFLER Yetkili Kurumlar Tarafin'dan Teyit ve Beyan edilmelidir.
13= Her Kim VATAN HAINLERINE YALTAKCILIK ve KURIYELIK PIYONCULUK Yaparsa, AILESI ve COCUKLAR'nin Bölgesi ve Köyün'den Ebedi Merhum Kalacagi acik Acik Beyan edilmelidir.
14= Her Kim Gümüshane Ismini Kirletirse, Daim Olarak Gümüshane Kimligi Alinip VATAN HAINI Kimligi ile IMRALI VATAN Hainleri ADASINA Meskanlari olacaktir, Beyaninin yetkili Kurumlar Tarafindan Aciklanmasi ve Teyit edilmesi gerektir ve SARTDIR. SAYGILAR Yaz Arastirmaci
 
Mesaj Tarihi 17/03/2007 Saat 08:53
Değerlendirme : -/10

Sayın Yüksel Yalçın,
Madenciliğin, yarattığı üretim değeriyle ve oluşturduğu istihdamla, önce yöre ardından da ülke ekonomisine katkıda bulunduğu bir gerçektir. Bu çerçevede, Gümüşhane ekonomisini “ihya” etmek görevini bir tek Koza’ya yüklemenin ise insafsızlık olduğunu düşünüyorum. Mastra altın madeninin ardından diğer madenlerin de birer birer işletmeye açılması, bir madencilik kenti olarak kurulmuş olan Gümüşhane’nin tekrar eski canlılığına kavuşmasını temin edecektir.
Maden işletmeleri, bütün diğer şirketler gibi vergilerini öderler ve bunun üzerine, ayrıca, bir de Devlet Hakkı öderler. Koza Altın İşletmeleri A.Ş., 2005 yılında, 6,5 milyon YTL kurumlar vergisi ödemiş ve 2006 yılı içinse 18,5 milyon YTL vergi tahakkuk etmiştir. Devlet Hakkı, Maden Kanunu hükümlerine göre, maden ocağında yapılan cevher üretimi üzerinden % 2 oranındadır. Diğer bütün sektörlerdeki vergi tahakkuklarında olduğu gibi, madencilikteki Devlet Hakkı da beyan esasına dayanmaktadır. Devlet Hakkına esas olan evraklar ve kayıtlar, Maden İşleri Genel Müdürlüğü görevlilerinin yıllık denetimlerinde incelenmektedir.
Mastra altın madeninde, bugünkü bilgilerimize göre, 12 ton altın üretilecek olup bunun parasal değeri yaklaşık 350 milyon YTL’dir. Yapılacak faaliyet sonucunda elde edilecek olan bu parasal değerin, Prof. Dr. Erdoğan Alkin tarafından hesaplanan çarpan etkisiyle, ülke ekonomisinde 1,4 milyar YTL civarında bir katma değer yaratacağı şirketimiz tarafından ifade edilmiştir.
Maden ocağı ve cevher işleme tesisi Gümüşhane’de kurulacağı için buralarda çalışacak olan yaklaşık 250 kişi de Gümüşhane’de istihdam edilecektir. Halen tam kapasite faaliyete geçmediğimizden Gümüşhane’deki işyerimizde 29 kişi çalışmaktadır. Diğer personel, işin ilerlemesine bağlı olarak ihtiyaç hasıl oldukça işe alınacaktır. İşe alınacak elemanlar, işin gerektirdiği niteliklere sahip olmaları durumunda Gümüşhane’den temin edilecektir ve yöreden yapılacak istihdamın % 90 civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Sayın Yalçın ne yazık ki bu rakamlar size yanlış aktarılmış ve buna bağlı olarak yazınızda miktarlar, mertebeler ve kavramlar birbirine karışmıştır. Doğrudan şirketimize başvurarak bilgi talep ettiğiniz takdirde, bu türden karışıklıklara ve yanlış anlamalara yol açılmayacağını bilmenizi isterim.
Saygılarımla,

Dr. A. Vedat Oygür
Mastra Proje Müdürü
Koza Altın İşletmeleri A.Ş.
Tel: 0456 213 1998
Faks: 0456 213 1989
   
Mesaj Tarihi 16/03/2007 Saat 14:03
Değerlendirme : -/10

Ziyaretci defterinin medeni cesaret sahibi değerli konukları.
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sizlere buradan seslenmeme sebep olan husus Gümüşhane Fen Lisesidir.
Müsadenizle siyaset yapma adına güzellikleri görmezden gelen sadece belgesiz, bilgisiz ve karalama amacıyla yazılan yazılara olayın bir tarafı olarak cevap vermek istemekteyim. Cesaret, duyguları ifade edebilmek bunlar çok güzelde insanları yanlış yönlendirmeye çalışma hoş değil.Öncelikle lütfen geçmişi unutmayalım.İlimize Fen Lisesi kurulmasına önderlik eden eski valilerimiz sayın Hasan Basri Güzeloğlu ve Veysel Dalmaz beylere,büyük emek harcayan eski il Milli Eğitim Müdürümüz Durmuş Özdemir beye sayın vekillerimiz Sabri Varan ve Temel Yılmaz beylere,kuruluş aşamasında özel bir kolej gibi bir okul kurmamamıza katkı sağlayan değerli hayırseverlerimize ve kurucu müdür olarak atanan ve halen daha ilk günkü şevk ve temposundan hiçbir eksilme olmadan gayretli çalışmalarıyla taraflı tarafsız Gümüşhane Kamuoyunun ve eğitim camiasının büyük beğenisini ve takdirini toplayan Nusret Bulut beye teşekkürü bir borç biliyorum.Ali (Turkiye) rumuzuyla yazı yazan değerli kardeşim, iki yıl boyu Felsefe öğretmeni diye müdürlüğe uygun görmediğiniz sayın Nusret Bulut bey ile birlikte tüm Gümüşhane Kamuoyunun da yakından takip ettiği çok güzel projelerde birlikte çalıştık.(İlgi duyarsanız yapılanları internetten takip edebilirsiniz) Gümüşhane Fen Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı olarak çalıştığım iki yıl süresince gece geç vakitlerde de, hafta sonunda da, yıl başı gecesinde de, bayram gününde de okula gittiğimde sizin tarafınızdan müdürlüğü uygun görülmeyen sevgili müdürümüzü okulda gördüm.Ben tam iki yıl birlikte yakın çalışma arkadaşlığı yaptım.Siz acaba kendisini ne denli tanıyorsunuz veya iki dakika yan yana geldiniz mi.Bir insanın liyakatını veya o kadroya uygunluğunu tespit edebilme kriterleriniz var mı ve varsa nedir.Yoksa amacınız sadece kafa bulandırmak mı.Eğer yazdıklarımla sizi rencide ettim ise özür dilerim.Ancak lütfen emeği bu kadar kolay silip atmayalım.Hele hele de iş eğitim ve öğretim olduğunda lütfen siyaseti konuşmayalım. Konuşacağımız tek şey ben ne katkı sağlayabilirim olsun.Okuluma da, okulumun idari kadrosuna da, öğretmenlerime de ve geleceğimizin teminatı değerli öğrencilerime de laf söyletmem.Sizden isteğim.Yine bu satırlarda yapıcı eleştirilerde bulunmanız ve değerli müdürümden özür dilemenizdir.Aksi takdirde yazdıklarınız ile ilgili eski bir okul aile birliği başkanı sıfatıyla adli yoldan bir hak arama mücadelesine başlayacağımın bilinmesi hususunda gereğini;
Saygılarımla arz ve rica ederim.

T.Gökhan KÖMÜRCÜOĞLU
İş: 0 456 233 7400 – 437
Cep: 0 532 252 3898
 
Mesaj Tarihi 16/03/2007 Saat 13:52
Değerlendirme : 9/10

YAYLAMIZ

Doğu Karadeniz Dağlarının uzantısı olan Çimen Dağlarının yardığı Harşıt Çayı’nın yükseklerinde, Gümüşhane’nin güzel Yeniyol (Meyhazer)Köyü’nün şirin yaylasından bir izlenim...

Sabahın serini, sular şırıl şırıl, kocaman çamların dallarında serçelerin cıvıltıları dolduruyor yaylanın üzerini. Güneş tan yerinden doğarken kınalı keçi çevirmenin kapısını aralayarak yaylıma doğru yürümeye başlar. Keyveni anneler dışarıya çıkarak sürünün arkasından gözlerini gururla ovalar (Keyveni küçük ve büyük baş hayvanları sağan kişiler). Çamlardan ve tabiatın içlerinden o kadar güzel kokular gelir ki mest eder her canlıyı. Neşe dolu bir hayat başlamıştır yaylamda. Artık sürü yaylımdadır. Rutin işler başlar yaylada. Keyveni anneler dünden kalan bulaşıkları yıkarken ocağı da çalı çırpıyla ateşler. Bu arada küçük torunlar sabah kahvaltısını yapmak üzere uyanmaya, o sessiz tabiat da canlanmaya başlar. Kuş ve çocuk sesleri yaylayı sarar. Kahvaltı çayı da kaynar, sofra hazırlanır, çocuklar da çoktaan sofranın etrafını sarar. Kahvaltının nasıl bittiğinin fakına bile varamazsınız . Biraz sonra saklambaç başlar ve çelik sesleri sarar keliflerin dört bir yanını. Keyveniler de rutin işleri bitirir. (Kelif, Doğu Karadeniz yaylalarında bir tipik ev çeşidi)Altun Teyze elinde çorap örgüsüyle kelifin önünde dikilerek “Gız Kamile, Vesile Allah canınızı ala, de haydi gelin! Ne bekliyonuz, öğle oldu.” der. Keliflerin güneş alan köşesine toplanırlar (Çünkü bizim yaylada yazın Ağustos ayında gölgede üşürsünüz.). Çümbüş başlamıştır artık, sohbete doyum olmaz . Örgüler işlenirken dün akşam sağılan sütler ocağa atılır, ocağın altına da azar azar çalı çırpı. Vesile Ana arada bir bağırır: “ İtin dölleri yavaş oynayın! Her tarafı toz ettiniz, sizin oynadığınız yerde temiz ağartı olur mu?” Gülüşmeler sarar dört bir yanı. Yaylada zaman çok çabuk geçer. Bir bakarsınız ki saat on iki olmuş. Sürünün çan seslerini duyan keyveniler, oturdukları yerden yavaş yavaş kalkar. Elleriyle elbiselerinin tozunu silerek sürüyü karşılamaya hazırlanır. Kimisi parkacına tuz, kimisi de bir parça ekmek alarak kelifin önüne yaklaşan kınalıyı, mor koyunu ve nazlıyı çağırmaya başlamıştır bile. Kınalı keçi veya nazlı o kişiye borcu varmış gibi ya da onun dilini anlamış gibi koşarak keyveninin yanına gider. Sütü sağıldıktan sonra da doğruca koca çam ağacının altında dinlenmeye koyulur. İşte o hazı yaşamanızı çok isterdim. Sürü bir saat dinlendikten sonra; çoban, sürüsüne gerekli komutu verir ve böylece sürü yaylıma doğru yol alır. Yayladakilerde bir çalışma zevki başlar. Kimisi sütünü süzgeçte süzerken kimisi de sütü ocağa sürer.Yayıklar çalkalanır, yağlar ayıklanır, ayran da ateşe atılarak peynir yapımına başlanır. Çocuklar yayla pınarından gerekli suyu alarak Musa’nın kurununa doğru yol alır(Yaylada bir mevki). Yayla meydanındaki çiğrığın(oyuncak) yanına varılır, oyunlar oynanır. Kömürle ovulan çığrık direği binilecek hale gelmiştir. Başlayan zevk çümbüşü, çığrıktan çıkan sesler ormanın içlerinden duyulur. Kimi zaman birimiz çığrıktan düşer, kimi zaman da üç dört kişi birden çığrığa binerdik. Keyveniler de işlerini bitirdikten sonra yine aynı yerde sohbete dalar, arada bir de birbirlerine mani atarlar.




Yedi lüleli pınar,
Kuşlar gelir de konar.
Sevdim de alamadım.
Yüreğim ona yanar.

Çayırda çınar ağacı,
Çift gelir iki bacı.
Büyüğü şöyle böyle,
Küçüğü can ilacı.

Altuna bak altuna.
Takmış gerdan altına.
Yedi yıllık sevdayı,
Almış ayak altına.



Kuşburnunun kurusu,
Geçti kızlar sürüsü.
Sürüsünden fayda yok.
Yaktı beni birisi.


Altunu bozdurayım.
Gerdana dizdireyim.
İpek mendil değilsin.
Cebimde gezdireyim.


Karadut kapısında,
O yarın yapısında,
Allah canımı alsın,
O yarin kapısında.


Altun yüzük var benim.
Parmağıma dar benim.
Yeniyol’un içinde,
Uzun boylu yar benim.


Armut dalda asılsın.
Ey sevdiğim nasılsın?
İkimizin sevdası,
Gazeteye yazılsın.

Bu dere deste gider.
Dolanır dosta gider.
Bu benim garip gönlüm,
Sağ gelmiş hasta gider.


Alma dalda allanır.
Ballandıkça ballanır.
Yeniyol’un güzelleri,
İstanbul'da şanlanır.


Karşıda kuş oturur.
Kuzgun şahin götürür.
Bıldırki şen gönlümde,
Bu yıl baykuş oturur.


Gül altundan tahtımız,
Böylemiydi ahtımız,
Kara gözlüm yüzlüm,
Böyle miydi bahtımız?



Karanfilim budama,
Safa geldin odama.
Ne ben öldüm kurtuldum
Ne sen geldin imana...


İpin ucu bendedir.
Bir ucu da sendedir.
Efkarlanma nazlı yar,
Yine gönlüm sendedir.


Ben okuya okuya,
Bilemedim dersimi.
Kırmızı yanağından,
Alacağım hersimi.


Değirmen üstü şahşah,
Küstün ise barışah,
Aramızda dağlar var,
Mektup ile gonuşah.


Karanfilsin tarçınsın,
Neden böyle hırçınsın?
Ne büyüksün ne küçük,
Tam da benim harcımsın.


Masa üstünde roman,
Okurum zaman zaman,
Gız ben seni alırım,
Mezun olduğum zaman.


Çorap ördüm giyen yok.
Halin nedir diyen yok.
Yeniden bir yar sevdim.
Gözün aydın diyen yok.



Alma dalda dal yerde,
Bülbül ötmez her yerde.
Felek bizi ayırdı.
Herbirimiz bir yerde.




Çini tabakta vişne,
Gel gönül aşka düşme.
Bu aşkın sonu yoktur.
Nafile dile düşme.


Dut yedim duttu beni.
Sevdan kuruttu beni.
Ne muhanet yar imiş,
Gitti unuttu beni.


Ay ışığı süt gibin.
Peştamalin çit gibin.
Ne oradan bakarsın,
Dayımgilin it gibin.


Köprü üstünde çiçek,
Erenler geçmeyecek.
Benim sevgili yarim,
Sigara içmeyecek.

1976’larda iki yüz hane olan köyümüzde bin beş yüz küçükbaş, dört yüz elli de büyükbaş hayvan vardı. Yaylamız köyümüze yayan bir buçuk saat uzaklıktadır. Yolumuz patika olduğundan yaylaya göçmek ve yayladan köye dönmek bir zulümdür. Göçler at ve eşek gücünden faydalanılarak yapılır. Köydekiler on beş günde veya ayda bir yayladakileri ziyarete giderdi.
Ziyarete gittiğimizde keyveniler kendi çocukları gelmiş gibi sevinir, bizlere her türlü ikramda bulunurdu. Yaylada dört ay kalınır, havalar soğuyunca da köye dönüş başlardı. Bir gün Aydınların göçünü köye götürürken eşeğin üzerindeki sepete gözümüz ilişti, sepet kaymakla doluydu . Aydın bu, durur mu hiç? Beraber kaymakları afiyetle yedik. Sepeti fındık yapraklarıyla doldurduk, o akşam geceyi dışarıda geçirdik.
Yirmi beş yıldır köyümden uzak, Ankara’da köy özlemiyle yaşıyorum. Birkaç yılda bir köyümü ziyarete gidiyorum; ancak bıraktığım gibi değil. Yaylamdan kuzu ve çocuk sesleri kesilmiş, serçeler ötmez olmuş; keliflerin ağaçları çürümüş, çoğu evlerin bacaları ise dumansız. Yayla pınarı bakımsız, suyu kesilmiş; adını saydığım keyveniler ve diğerleri çok sevdikleri yayladan ayrılmış . Bir de yollar yapmışlar yaylama . Bazı gafiller yol kenarındaki çam ağaçlarını gaddarca kesmiş. Keliflerin önleri boş, çam ağaçları sanki küskün bize, mani söyleyen yok, horonlar susmuş ,kaval sesi duyulmuyor artık. Üzüldüm.

Bahçıvanım ırgaladı dalımdan,
Ayırmayın beni Yeniyol’umdan
Ayva turunç nar olmuş,
Ayırmayın beni Yeniyol’umdan.

Kemer köprü süsten örgüsü,
Yoncalıktan geçti kızlar sürüsü,
Olgulaştı mı kuşburnunun pürüsü
Ayırmayın beni köyümden.

Ayva, turunç, kestane,
Toplarlar tane tane,
Elmanın vatanı Gümüşhane,
Ayrı düştüm ben köyümden.

Hazara hazara Meyhazere,
Gönlün düşerse bir güzele,
Tutun kollarımdan atın mezara
Ayırdı felek beni köyümden.
 
Mesajlar : 6481 / 6490
Sayfa : 649
Mesaj Sayısı : 6878