Her Kasım ayı gelince Yahya Kemal Beyatlı \'yı hatırlarım. Çünkü,2 Aralık 1884 de üsküp te doğmuş , 1 Kasım 1958 de İstanbul\'da ölmüştür. Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünde okuduğum zaman Türk Dili ve Edebiyatının Yeni Türk Edebiyatı dersinden bitirme tezi alarak değerli hocamız Ahmet İmamoğlu bana”Yahya Kemal\'de deniz tutkusu” konusunu verdi . O zaman şairin hemen hemen bütün şiirlerini okumuştum ,ve etkisinde kalmıştım.Çünkü şair hayatını şiire adamış, en mükemmel en kusursuza ulaşma yolunda sonsuz bir arayış içinde kendisini harap edercesine çalışmış ve tek bir şiir üzerinde aylarca hatta yıllarca durduğunu öğrenmiştim. “Rindlerin Ölümü” adlı şiirin son iki beytinde Ve serin selviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar , Her gece bir bülbül öter. İç ahengi , ses uyumunu , aliterasyonu yani müzikaliteyi yakalayabilmek için yıllarca süren bir arayıştan sonra”Ve karanlık serviler” kelimesinin yerine “Serin” kelimesinde karar kılması ,şiir anlayışını resmetmesi bakımından harikulade bir örnektir. Türkçe “Ağzımda annemin sütü” diyen şairimizin dilimiz hakkındaki düşünceleri için sözü kendisine bırakalım: “İstanbul\'da konuşulan Türkçe ve Türkçeleşmiş bir kelime üzerinde bir mücevher gibi durdum onun menşeini onun manasını , Türkün ona verdiği sesi idrake çalıştım.İdrak ettim ki İstanbul konuşması, eski hitabet lisanının kelimelerini çoktan değiştirmiş ve kendi zevkine göre Türkçeleştirmiştir.” Gül ve şiir şehri istanbula olan kara sevdası ona her biri sanat harikası olan onlarca şiir söyletmiş ve ismi “Bu şehri İstanbul ki bi mislü bahadır” mısrasının şairi Nedim\'le birlikte “ İstanbul şairi” olarak anılır olmuştur. AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim, gezmediğim sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer! Eylül sonunda yaprakların sararmaya havaların yavaş yavaş soğumaya başladığı o günlerde kanlıca semtine gidiyor parkta ihtiyarlarla sohbet ediyor: EYLÜL SONU Günler kısaldı. Kanlıca nın ihtiyarları Bir bir hatırlatmakta geçen sonbaharı Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa …. Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalması… Bir günde Cihangir den güneşin battığı o kızıllık anında sarı ,kırmızı,kavuniçi renginin hakim olduğu o muhteşem manzara karşıyakada fakir Üsküdarda denizi, evleri, camileri tabiatı nasıl etkilediğini yazar : HAYAL ŞEHİR Git bu mevsimde gurup vakti , Cihangirden bak ! Bir zaman kendini karşındaki rüyaya bırak ! Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan; Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan. Elli yıl sürece halkın diliyle Türkün öz değerini ve halis zevkini söyleyen büyük şair Cerrahpaşa hastanesinde 1 Kasım 1958 sabahı vefat etti. Son sözü Baki nin “Allahadır tevekkülümüz,itimadımız” mısrası olmuştur. Ölümünden bir gün önce dostlarına yazdığı son beyit ise: “Ölmek kaderde var , yaşayıp köhnemek hazin Bir çare yok mudur buna ya Rabbulalemin “ idi. Fatih camiinde başlayan cenaze töreni halkın ve aydınların katıldığı bir mahşer kalabalığında vasiyeti gereğince özel müsaade ile Rumeli hisar mezarlığına gömüldü. Mezar taşına Şirazlı Hafız için söylediği şu mısra kazılır. RİNDLERİN ÖLÜMÜ Ölüm asude bahar ülkesinde bir rinde Gönlü her yerde buhardan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, Her gece bir bülbül öter. Allah rahmet etsin, ruhu şad olsun makamı cennet olsun Kaynaklar: 1 Kabaklı Ahmet Türk edebiyatı 3. Cilt sayfa 175 |