Sevgililer Günü’ne ismini veren Aziz Valentine’ın hayatı 3. Yüzyıla dayanmaktadır. O dönem Roma hükümdarı olan İkinci Claudius, ordusunda savaşacak asker bulma çabasındaydı ve asker bulamayışının sebebini Roma’lı erkeklerin ailelerini bırakmak istemeyişine bağlamaktaydı. Bu sebeple Roma’da evlilik yasağı geldi. Aziz Valentine de Roma’da papazlık görevini yürütmekteydi ve başka bir papaz olan Aziz Marius ile beraber hükümdarın evlilik yasağına rağmen çiftleri gizlice evlendirmeye devam ettiler. Aziz Valentine yasaya uymadığı gerekçesiyle İmparator tarafından tutuklattırıldı ve sopayla dövülerek öldürüldü, 14 Şubat günü de toprağa verildi.
Sevgililer günü o yıllardan beri sadece Batı ülkelerinde değil neredeyse bütün dünyada kutlanan bir gün haline gelmiştir. Günümüzde Sevgililer Günü popüler kültürün birçok öğesini barındırmaktadır ve medya bu kültüre, büyük sermaye güçlerine destek vererek bu popüler kültüre çok büyük katkı sağlamaktadır. Gerek televizyon, gerek sosyal medya kanalları Sevgililer Günü için birçok popüler kültür öğesine yer verip bu ürünleri insanların evlerine ve zihinlerine sokmaktadır.
Sevgililer gününe günler kala yapılan reklamlar, satışları arttırmak için kampanya adı altında uygulanan çeşitli paketler tüketiciyle buluşturulmaktadır. 14 Şubat, otelleri, mücevherleri, kozmetik ürünleri, popüler olan ev eşyalarını ve daha birçok materyali, bu fırsatı değerlendirip insanlara ulaştırmada cazip hale getirmektedir. Hediyeleşme adı altında büyük oranda endüstriye hizmet etmektedir. Bazen de hediyeleşmek yeterli kalmayıp, yerini helikopterle gül yağdırmaya, kocaman reklam panolarında aşkını ilan ettirmeye vermektedir.
Aslında Sevgililer Günü sadece ekonomik boyutuyla değerlendirilmemelidir. Bu gün adı altında yapılan harcamalar, programlar, modern hayatın bireylere verdiği anlık rahatlama ve tatmin olma duygusunu da yaşatmaktadır. Sosyal medya, yaşanan anları, o güne özel programları, bazen de mahremiyet içermesi gereken anları, başkalarına göstermek, duyurmak için biçilmiş kaftandır ve günümüzde anlık rahatlamanın, duygusal tatminin başkalarına duyurulması ve gösterilebilmesi için her şekilde hayatımızda var olmaktadır.
Tüketim kültürünü besleyen, kapitalizmi doyuran "14 Şubat Sevgililer Günü’nün kazananı olduğu kadar cepleri boşalan, kaybeden kitleleri de mevcuttur.
Sadece tüketerek, harcayarak, özenerek değil de sevgiyle, bağlılıkla, samimiyetle yaşanan anlarla dolu bir 14 Şubat da geçirebilmek mümkün olabilmektedir. Sevgililer Günü, evrensel bir gün olmasının yanı sıra sevdiklerimizin değerini anlamak için çok güzel bir fırsat olup sıcak, samimi bir ortam yaratmak için de iyi bir tarih olarak görülebilir.
Sadece eşler ve sevgililer arasında değil, ailemizin, bütün sevdiklerimizin kıymetini anlayıp 14 Şubat’ı samimi bir sevgiyle, sevgi dolu bir kalple kucaklayabilirsek ne mutlu bize.
SEVGİYLE KALABİLMEMİZ DİLEĞİYLE...