2025’E HAZIR MIYIZ?

“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”
Hadis-i Şerif

Eşref-i Mahlûkat dediğimiz insanoğlu öylesine garip, öylesine değişik ve öylesine karmakarışık bir canlıdır ki ve hatta öleceğini bilen tek canlı olduğunu da bildiği halde sürekli biriktiren, sürekli kıran, parçalayan, daha çoğunu isteyen, üstelik şükretmeyen varlık hükmündedir.

Gardrobunda marka yüzlerce elbisesi, yılan derisi ayakkabıları, garajında en lüks arabaları, yatı, katları, emrinde ağzının içinden çıkan söze kelle alacak olan adamları, bankada, kasada trilyonları, eşinde kızında mücevherleri, elmasları, ucunu bucunu ölçemediği arsaları, tarlaları en fazla birinde uykuya yanı yarı ölüme daldığı sayısını bilmediği apartman daireleri olan doymayan bir açgözlü aynı zamanda.

Yıllardır beni, yazılarımı, şiirlerimi yakinen tanıdığını bildiğim için biliyorsunuz ki yazdığım her yazıyı, her şiiri, kullandığım her cümleyi evvelinde kendi nefsime dediğimi biliyorsunuz.

Elli altının içinde yarım asrı devirmiş bir fani olarak elbette heybemize az da olsa güzel hasletleri doldursak da büyük kısmına günahlar, ahlar, eyvahlar ve keşkeler doldurduğuma kâniyim.

“Rabbim’in Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim, yok mu rızık isteyen, rızık vereyim, yok mu şifa isteyen, şifa vereyim, yok mu başka isteği olan, ona da istediğini vereyim!” müjdesini bilmesek inanın kafayı yiyebiliriz.

O halde geçmiş yıllarda yapılan her hata, her günah ve her küfür için bilgisayara format atmak misali tövbe ile kendi kendimize format atmalı ve yeniden anadan doğduğumuz hale dönmeliyiz.

Gelelim diğer cihete ki biz sözüm ona yüzde doksan küsuratını Müslüman sandığımız bizlere. İslamiyetin sadece öldüğünde cenaze merasiminden ibaret olduğunu zanneden ve ömrü boyunca İslam’a, Allah’a, peygamberlerine, gerçek din adamlarına galiz küfürler edenler kâfirlere benzedikleri zaman kaybederler.

Neden mi çünkü bugün gidin Avrupa’ya onların yaşantıları, ahlakları ve yaşantılarının bizim dinimiz gibi olduğunu göreceksiniz. Onlara biz kâfir diyoruz ama onlar torpili rafa kaldırmış, kul hakkına girmiyorlar. Biz moda adı altında affedersiniz hayvanlar gibi nerdeyse üstümüzde bir parça almadan sokaklara kendimiz atıyorsak bir yerlerde iman ve itikat noktasında sıkıntılarımız var demektir.

Geçen sosyal mecrada çok hoşuma giden bir videoyu sizlere aktarmak istiyorum. Adamın biri piyango bileti almış bir başkası ona soruyor.

“Efendim fabrikamızın yeni ürünü olan şu sosisi size promosyon vermek istiyoruz kabul eder misiniz?”

Adam severek alıyor onu. Diğeri diyor ama bu domuz etinden yapılmış. Adam bu sefer diğerinin suratına fırlatıyor sosis paketini.

“Olmaaaaaz, diyor bu haram!”

  Tekrar soruyor bizimkisi;

“O elindeki piyango bileti haram değil mi?”

Evet, maalesef bizim durumumuz tam da bundan ibaret. İçkimi içerim ama namazımı da kılarım. Oruç tutarım ama kul hakkını dibine kadar yerim. Kumar oynarım ama kazandığım parayla hayır işi de yaparım.

Yok, değerli kardeşim. O kadar uzun boylu değil. Sen ya inanmışsın ya da inanmamışsın. Bunun ortası yok. Müslüman görünüp küfre devam ediuyorsan kusura bakma Müslüman değil münafık oluyorsun ki bu hiç inanmayanlardan daha kötü bir vaziyet-i ahvaldir.

O halde değerli kardeşim 2024 acısı, tatlısı, keşkeleri, ah ve vahları ile geride kaldı. Şimdi önünde cillop gibi 2025 duruyor. Gelin o zaman bu yeni yılda 2024’ün son Cuma hutbesinde ki gibi;                    

Söz ve davranışlarımızla ailemizi incittiysek,

Tertemiz fıtratla yaratılan çocuklarımızı kötülerin insafına terk ettiysek,

‘Öf!’ bile demenin yasak olduğu anne babamıza saygısızlık yaptıysak Allah’tan bağışlanma dileyelim.

Gıybet, dedikodu ve hakaret gibi kötülüklerle dillerimizi kirlettiysek,

Kibir, gurur ve haset gibi fenalıklarla kalplerimizi kararttıysak,

Alkol, kumar, faiz, kul ve kamu hakkı gibi haramları kursağımızdan geçirdiysek,

Rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılık gibi günahlarla haksız kazanç sağladıysak,

İster gerçek hayatta, isterse sanal ortamda mahremiyet sınırlarını ihlal ettiysek,

Yalan ve iftiralar ile insanların onur ve haysiyetine dil uzattıysak,

Akrabalarımızla sılâ-i rahmi kopardıysak,

Komşularımıza rahatsızlık verdiysek,

Yetimlerin ve öksüzlerin hakkına girdiysek,

Trafikte, iş yerinde, çarşı ve pazarda kötü söz ve kaba güç kullandıysak,

Hâsılı, üzerimizde hakkı olan herkese haklarını iade edelim, hak sahipleriyle mutlaka helalleşelim ve Allah’tan içtenlikle bağışlanma dileyelim, hiç vakit kaybetmeden tövbe edelim.

YORUM EKLE