Başlangıç, 18 Nisan 1999
Mustafa Canlı Gümüşhane Belediye Başkanlığı seçimini kazandı.
Daha Otuz yedi yaşında, genç ve dinamik bir belediye başkanı olarak dikkat çekiyordu.
Gümüşhane, umutlarını yeşertecek başkanını bulmuştu.
Geçmişin vermedikleri verilebilecek,
76 yıllık Cumhuriyet döneminde göz ardı edilen Gümüşhane artık göze girecekti.
Gümüşhanelinin sorunlar çok, beklentilerde aynı düzeyde yüksekti.
Daha da önemlisi, iktidar ortağı MHP’nin belediyesi olarak, problemlerin daha kolay çözülebileceği de bir gerçekti.
Gelelim, 28 Mart 2004
Mustafa Canlı, AK parti rüzgârının esemediği şehirde başkanlığı ikinci kez kazandı.
AK partililer suçlu ararken, MHP taraftarları mutlu ve mesuttu.
Gerçi bu dönem MHP iktidar da değildi ama, tecrübeli bir başkan vardı artık.
Seçim döneminde vaatler, projeler havalarda uçuşmuştu.
Yapılamayacak iş, ulaşılamayacak hedef bırakılmamıştı.
Canlı’nın önünde ise; uzun, hiç tükenmeyecek gibi görünen beş yıllık bir zaman daha vardı.
Son olarak, 29 Mart 2009
Bir yerel seçim daha, Mustafa Canlı’nın ipi göğüslemesiyle sona eriyor,
Yine ve yeniden bir beş yıllık zaman daha onu bekliyordu.
Bu kez zor bir seçimdi ama az bir oy farkla da olsa koltuk kaptırılmamıştı.
Yaş artık kırk yedi olmuş, koskoca on yıl geride kalmıştı.
Başbakanın deyimiyle çıraklık, kalfalık dönemlerinden sonra ustalık dönemi başlamıştı.
Ve bugün, 4 Nisan 2012
Üç yıllın ve sekiz yılın sene-i devriyesini geride bıraktık.
18 Nisan tarihinde ise on üç yılı tamamlamış olacağız.
Bu kez eleştirmiyor, şikâyet etmiyor hatta suçta aramıyorum.
Sadece, on üç yıllık bu uzun sürenin bir muhasebesini bekliyorum.
Yapılanları sırayla, yapılamayanları ise nedenleriyle bilmek,
Kalan iki yıllık sürede ise; yapılacakları gelecek seçimin vaadi olarak değil, elimle tutabileceğim, gözümle görebileceğim bir şekilde istiyorum.
13 yılın hesabını istiyorum.
Ben bunları istiyorum da, ya siz Gümüşhane’nin siyasetçileri, gazetecileri, önde gelenleri, sivil toplum kuruluşları sizin suskunluğunuz neden?
Sizlerin de mi muhasebesi, içinden çıkılmaz bir halde?
Yoksa, sizlerin de mi yüreği karışık?
Mustafa Canlı Gümüşhane Belediye Başkanlığı seçimini kazandı.
Daha Otuz yedi yaşında, genç ve dinamik bir belediye başkanı olarak dikkat çekiyordu.
Gümüşhane, umutlarını yeşertecek başkanını bulmuştu.
Geçmişin vermedikleri verilebilecek,
76 yıllık Cumhuriyet döneminde göz ardı edilen Gümüşhane artık göze girecekti.
Gümüşhanelinin sorunlar çok, beklentilerde aynı düzeyde yüksekti.
Daha da önemlisi, iktidar ortağı MHP’nin belediyesi olarak, problemlerin daha kolay çözülebileceği de bir gerçekti.
Gelelim, 28 Mart 2004
Mustafa Canlı, AK parti rüzgârının esemediği şehirde başkanlığı ikinci kez kazandı.
AK partililer suçlu ararken, MHP taraftarları mutlu ve mesuttu.
Gerçi bu dönem MHP iktidar da değildi ama, tecrübeli bir başkan vardı artık.
Seçim döneminde vaatler, projeler havalarda uçuşmuştu.
Yapılamayacak iş, ulaşılamayacak hedef bırakılmamıştı.
Canlı’nın önünde ise; uzun, hiç tükenmeyecek gibi görünen beş yıllık bir zaman daha vardı.
Son olarak, 29 Mart 2009
Bir yerel seçim daha, Mustafa Canlı’nın ipi göğüslemesiyle sona eriyor,
Yine ve yeniden bir beş yıllık zaman daha onu bekliyordu.
Bu kez zor bir seçimdi ama az bir oy farkla da olsa koltuk kaptırılmamıştı.
Yaş artık kırk yedi olmuş, koskoca on yıl geride kalmıştı.
Başbakanın deyimiyle çıraklık, kalfalık dönemlerinden sonra ustalık dönemi başlamıştı.
Ve bugün, 4 Nisan 2012
Üç yıllın ve sekiz yılın sene-i devriyesini geride bıraktık.
18 Nisan tarihinde ise on üç yılı tamamlamış olacağız.
Bu kez eleştirmiyor, şikâyet etmiyor hatta suçta aramıyorum.
Sadece, on üç yıllık bu uzun sürenin bir muhasebesini bekliyorum.
Yapılanları sırayla, yapılamayanları ise nedenleriyle bilmek,
Kalan iki yıllık sürede ise; yapılacakları gelecek seçimin vaadi olarak değil, elimle tutabileceğim, gözümle görebileceğim bir şekilde istiyorum.
13 yılın hesabını istiyorum.
Ben bunları istiyorum da, ya siz Gümüşhane’nin siyasetçileri, gazetecileri, önde gelenleri, sivil toplum kuruluşları sizin suskunluğunuz neden?
Sizlerin de mi muhasebesi, içinden çıkılmaz bir halde?
Yoksa, sizlerin de mi yüreği karışık?