Kaldırımların buz tutan zeminlerinde yürümek, özellikle aşağı yönlü yürümelerde daha zor olurdu. Evden çıkıp çarşıya yürüyen neredeyse her kul, aşağı yönlü yürümek zorunda kalırdı ve halen öyle Gümüşhanemde... Başların öne eğilmesi düşmemek için elbet, aksi mümkün mü ?
Çok kar yağardı ve asıl sorun kardan bir kaç gün sonra. Harşit in ayazına yerlerin buzları eklenirdi. Çay ocaklarının soba sıcağı ve öğlen yağlı yeme peşinde olanların fırın maceraları rahatlama vesileleriydi...
Pantolon altına giyilen yünlü iç donları ve kalın kabanlara eşlik eden gugullar bereler... Altı tırtıklı lastik tabanlı kaymayan botlar olmazsa olmazlar. Dışarıda gezenlerin az, kahvehanelerin dolu olmasının temel sebebi Gümüşhanede kış.
Çatılarda sarkan buzlara ve kayması muhtemel kar yığınlarına dikkat ederek yürünen kaldırımlara, zincirsiz hareket edemeyen araçlar ile kaplı yol kenarları eşlik eder, her nefes verişin havada bıraktığı izler birbirini takip ederdi.
Zafer çay evinden içeri girince yüze vuran, biraz da etrafı korlaşmış kömür sobasının sıcağına, çiçeği burnunda çay eklenince...
Her masada gazeteler, sohbetler ki genelde siyasi içerikli... Kırmadan dökmeden, saygıyı asla kaybetmeden... Kitap kurdu emeklilerin bulmaca çözmede ki maharetleri... Ve olmazsa olmaz, sömestr tatiline gelen üniversite öğrencilerine yapılan yoğun nasihatler... Bazen de ceplere sıkıştırılan akraba harçlıkları...
Dönsem tekrar 1990 lı yıllara ve soğukla birlikte, mükemmel insan sıcaklığını yaşasam Gümüşhane sokaklarında...
Selam olsun ayazına Harşitin...