Af diliyorum...

Hey benim güzel Gümüşhane’m.

Sen ne güzel bir memleketsin ki, bu kadar sorumsuz, bu kadar ilgisiz bir topluluğa hiç gönül koymadan kucağını açıyorsun. Nimetlerin en güzellerini onların kullanımına sunuyorsun. Sana değer katmak bir tarafa var olan nimetlerinin bile kıymetini bilmeyen bu nesle bir ana şefkatiyle yuva oluyorsun. Bizleri sarıp sarmalamaya, koruyup kollamaya devam ediyorsun.

Hey benim ana kadar şefkatli, baba kadar koruyucu güzel Gümüşhane’m. Senden özür diliyorum.

Süleymaniye’yi yıllara mahkûm ettik ya,

Santa’yı fiziki olarak değilse de ulaşabilirlik olarak Araklı’ya kaptırdık ya,

Zigana’yı dağdan aşırıp Maçka’ya yaklaştırdık ya,

Kürtün’ü ve güzelliklerini Giresun’un zannettik ya,

Tomara’yı neyse de Çakırkaya’yı yıllar öncesinde bıraktık ya,

Satala’da kazı yapmayı definecilerle sınırlı tuttuk ya,

Türkiye’nin en yüksek rakımında, Artabel’de yaşanan mücadeleyi unutturduk ya,

Kov ve Keçikale’yi yeterli görüp Canca, Torul ve daha nice kaleleri harap koyduk ya,

Yüzlerce mağaranı, yalnızca Karaca’ya mahkûm ettik ya,

O zengin mutfağını bırakıp, hamburgere, lahmacuna, tantuniye tenezzül ettik ya,

Kelkitli Zevraki’yi, Salyazılı Nuri Baba’yı, Kırıntılı Gagak İbrahim’i, Ziganalı Tulumcu Kör Hafız’ı duymadık ya,

Bir televizyon, bir radyo; hadi olmadı bir sinema salonunu sana layık görmedik ya,

Bizler sana layık olmadık, olamadık ya,

Seni dışarıdan gelen bürokratların insafına bıraktık ya,

Her türlü yatırımı devletten bekleyip, yan gelip yattık ya,

Birkaç güzel kelamı bir araya getirip seni yazmadık, anlatmadık ya,

Kemençeyle, sazla seni söylemedik, davulla zurnayla seni oynamadık ya,

Beni bağışla güzel Gümüşhane’m.

Bizleri bağışla…
YORUM EKLE