Gün geceyi kovalamış, güneş kırılgan ışıklarını önce karayoluna daha sonra da Devlet Hastanesinin bahçesine düşürmüştü.
Gün ışığının ahesteliğine inat, dış kapıdan hızlı adımlarla içeri giren yaşlı kadın, elinden sıkıca tuttuğu küçük kız çocuğunu sürükleyerek;
“Zırlama, bu iş bugün bitecek” dedi.
Kadın sinirli hareketler ile çocuğu itekleyerek acil servisinin kapısından içeri attı. Kendisi de küçük kızın peşi sıra ilerlerken sürekli olarak homurdanıyor, bulduğu her fırsatta konuşmalarından torunu olduğu anlaşılan çocuğa eziyet ediyordu.
Küçük kızı bekleme salonundaki koltuklardan birine bırakan kadın, hedefe kilitlenmiş kurşun misali doktor odasının yolunu tuttu. Siniri hala geçmemiş olacak ki kendi kendine bağırıyor, kıza dönerek hakaretler yağdırıyordu. Bir hışımla doktor odasının kapısını çalan yaşlı kadın cevap alamayınca, daha sert bir şekilde kapıyı ikinci kez çaldı. İçeriden yine ses gelmeyince kapıyı yumruklamaya başlayan kadın; acil müdahale odasının açılan kapısının sesini duyunca durup geriye döndü.
Koridordaki sesleri duyan yirmi altı yaşlarında genç bir sağlık memur gürültünün sebebini öğrenmek amacıyla sordu:
-“Ana, ana. Hayırdır ne oluyor.”
-“Doktor sen misin?”
-“Doktor hanım içeride. Hastaya müdahale ediyor. Birazdan….”
Yaşlı kadın sorduğu sorunun cevabını almadan sitemlerine başlamıştı bile. Makineye bağlamışçasına durmuyor, sağlık memurunun söylediklerini de artık duymuyordu.
-“Bu hayırsızın kızı ömrümü yedi. Bıktım usandım. Hergün hergün aynı şey. Yedir, içir, yıka. Yedir, içir, yıka. Dayanacak gücüm kalmadı. Benim bu durumdan acilen kurtulmam lazım. Bu kıza ne yapacaksanız yapın. Hem de acilen yapın.”
Sağlık memuru kadının derdini öğrenmeye çalışıyor ancak kadın bildiğini okuyordu. Bağırışlar acil müdahale odasının kapısı tekrar açılana kadar devam etti. Bu kez kapıdan çıkan ellili yaşlarda bir bayan doktordu. Sinirli bir şekilde kadını susturarak:
-“Ne oluyor burada. Burası hastane, nedir bu gürültünün sebebi?”
Yaşlı kadın bu sert konuşma sonrası susmuş, biraz önce feveran eden kendisi değilmiş gibi mahzun bir şekilde cevap verdi.
-“Şey. Doktor hanım. Benim torun gece yine altına kaçırmış. Onun için geldim. Burası acil servisi. Acilen bu duruma bir çözüm bulabilir miyiz?
Evet.
Acil servislerin neden bu kadar yoğun olduğunu gösteren bir hikaye.
Bu kez iğneyi kendimize batıralım ve bu keşmekeşlerde bizlerin katkısı ne kadar onu düşünelim.
Bu yazımızı 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle, büyüklerimizin affına sığınarak hikâyelendirme yoluna gittik.
Gününüz kutlu geceleriniz tiyatro dolu olsun.
Acil Komedi
Paylaş