Takvim yapraklarına göre geçen hafta sonu kış soğuklarının sonu olacaktı. Eskilerin bir bildiği varmış demek ki demeden kendimizi alamadık. Geçen hafta sonu Ankara'da dört mevsimi birden yaşadık. Çankaya'nın arka sırtlarında kar lapa lapa yağdı üzerimize, dikmene doğru geçerken dolu, dolu dolu yağdı. Anıtkabir'e geldiğimizde Güneş yüzünü bize göstermişti. Eskişehir yolunda ise yağmur sicim gibiydi. Bu yıl Ankara'da hiç böyle bir hava yaşamamıştık. Yine O gün Gümüşhane Torul Gençler Birliği'nin Milli Piyango ile voleybol maçı vardı ve Türbinler yine sessizdi, böyle bir sessizlikte nereye kadar...
Cumartesi Günü Voleybol 1.ligindeki temsilcimiz Gümüşhane Torul Gençler Birliği'nin maçı vardı. Maçtan önceki gün Türker Yeniçeri kardeşimiz yine her zamanki gibi mesaj atarak tüm hemşerilerini maça davet ediyordu. O gün bizim bacanak ve baldız İstanbul’dan ziyaretimize gelmişlerdi. Bacanağı ve çocukları alıp maça gittik. (Misafir var deyip bahanelere yatmadık) Türbinlerde 20-25 kişi ya vardı ya yoktu. Hiç bir maçı es geçmeyen İfran Turgay, Sabri Balaban, Türker Yeniçeri her zamanki yerlerindeydiler. Evren Özdemir, Mutlu Gürler, Baki Turan Tuncel, Erol Tekçe yan yana oturuyorlardı. İzmir'den Ankara'ya gelmiş olan değerli hemşerimiz Erdem Üçüncüoğlu da hemen önümüzde "Haydi Torul "diyerek tempo tutuyordu. Ankara'daki Gümüşhaneliler için bu kadar az bir sayıda taraftar-seyirci topluluğundan çok daha fazlası olmalıydı, her zaman ki türden ifadelerle ama eldeki mevcut buydu. Gerçi takımında coşkulu oynadığı söylenemezdi. Onlarda kazanma adına az bir inanç olmuş olsaydı türbinlerdeki 25 kişinin aslan kesilmesi içten bile olmazdı. Ha bu seti alırız ha öbür seti derken vasatın altında bir oyun ile mağlup oluyorduk. Başkent'teki son maçtan yenik ayrılıyorduk. Yenik ayrılan sadece voleybol takımı değildi. Başkent'teki tüm hemşeri dernek, vakıf, hemşeri vs. lerde sahadan yenik ayrılıyordu.
2-5 Mayıs tarihleri arasında Ankara'da meydanlara çıkacaklara o zaman soracaklar, Türbinlerde 20-25 kişinin olduğu maçlarda sizler nerelerdeydiniz? İşimiz gücümüz olabilir o gün müsait olmayabiliriz ama her seferinde de olmaz ki... Biri olmaz öbürü olur yine de Türbinler boş kalmazdı. Başka zamanlarda fotoğraf karesine girebilmek için kafasını sağdan soldan sokmaya çalışanlar için o gün o türbinlerde hiç olmayacak kadar geniş bir alan vardı. Birileri orda olmadığı için araya kafa sokmaya gerek yok diye düşünülüyorsa artık onu da dar kafalılara sormak gerekir... Bu bir utanç mıdır? Evet, O da anlayana. At deriliyim diyene söz nafile...
Sevgi ve saygılar...
Cumartesi Günü Voleybol 1.ligindeki temsilcimiz Gümüşhane Torul Gençler Birliği'nin maçı vardı. Maçtan önceki gün Türker Yeniçeri kardeşimiz yine her zamanki gibi mesaj atarak tüm hemşerilerini maça davet ediyordu. O gün bizim bacanak ve baldız İstanbul’dan ziyaretimize gelmişlerdi. Bacanağı ve çocukları alıp maça gittik. (Misafir var deyip bahanelere yatmadık) Türbinlerde 20-25 kişi ya vardı ya yoktu. Hiç bir maçı es geçmeyen İfran Turgay, Sabri Balaban, Türker Yeniçeri her zamanki yerlerindeydiler. Evren Özdemir, Mutlu Gürler, Baki Turan Tuncel, Erol Tekçe yan yana oturuyorlardı. İzmir'den Ankara'ya gelmiş olan değerli hemşerimiz Erdem Üçüncüoğlu da hemen önümüzde "Haydi Torul "diyerek tempo tutuyordu. Ankara'daki Gümüşhaneliler için bu kadar az bir sayıda taraftar-seyirci topluluğundan çok daha fazlası olmalıydı, her zaman ki türden ifadelerle ama eldeki mevcut buydu. Gerçi takımında coşkulu oynadığı söylenemezdi. Onlarda kazanma adına az bir inanç olmuş olsaydı türbinlerdeki 25 kişinin aslan kesilmesi içten bile olmazdı. Ha bu seti alırız ha öbür seti derken vasatın altında bir oyun ile mağlup oluyorduk. Başkent'teki son maçtan yenik ayrılıyorduk. Yenik ayrılan sadece voleybol takımı değildi. Başkent'teki tüm hemşeri dernek, vakıf, hemşeri vs. lerde sahadan yenik ayrılıyordu.
2-5 Mayıs tarihleri arasında Ankara'da meydanlara çıkacaklara o zaman soracaklar, Türbinlerde 20-25 kişinin olduğu maçlarda sizler nerelerdeydiniz? İşimiz gücümüz olabilir o gün müsait olmayabiliriz ama her seferinde de olmaz ki... Biri olmaz öbürü olur yine de Türbinler boş kalmazdı. Başka zamanlarda fotoğraf karesine girebilmek için kafasını sağdan soldan sokmaya çalışanlar için o gün o türbinlerde hiç olmayacak kadar geniş bir alan vardı. Birileri orda olmadığı için araya kafa sokmaya gerek yok diye düşünülüyorsa artık onu da dar kafalılara sormak gerekir... Bu bir utanç mıdır? Evet, O da anlayana. At deriliyim diyene söz nafile...
Sevgi ve saygılar...
torullu 12 Yıl Önce
çok dogru tum yazdıklarınıza katılıyorum