Telefonum çalıyordu…
Arayan ilk göz ağrım KTÜ Maçka Meslek Yüksekokulu’nun eski, Trabzon Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu yeni Akademisyenlerinden Yrd. Dr. Murat KARATAŞ ağabeyimdi. Aynı zamanda Birlik Eğitim Sendikası Genel Başkanı olan Murat abimiz, yine Eski Maçka Meslek Yüksekokulu, yeni Trabzon Meslek Yüksekokulu Akademisyenlerinden ve aynı sendikanın Trabzon Temsilcisi değerli ağabeyimiz Yrd. Dr. Ramazan İNAL ile birlikte günü birlik olarak Trabzon’dan Ankara’ya geleceklerini haber vererek, görüşmek istediğini söylüyordu. Ne vakit görüşmeyeli uzun zaman olmuştu, esasen bizde özlemiştik. Şöyle bir iki saat ta olsa sohbet muhabbet bize yetecekti. Akşam saatlerine doğru değerli hemşerimiz ve büyüklerimizden Dr. Mustafa ÇALIK’ın Tunus Caddesinde Cedid Neşriyat Ofisinde olacaklarını söyleyerek orada buluşmaya gelmem söylenmişti. Ne güzel bu vesile ile uzun zamandır kendisini ziyaret etme fırsatı bulamadığım Mustafa Ağabeyimizi de ziyaret etmiş olacaktık.
Akşam iş çıkışı Cedid Neşriyata doğru adımlarımızı sıklaştırarak Ankara soğuğunu dışarıda bırakarak Kuzine sobasının o güzel sıcaklığı ile birlikte yürekleri sıcak insanlar tarafından karşılanmıştık. Meğer bu akşam Mustafa Ağabeyimizin Dost Meclisi akşamıymış, menüde dostlara Gümüşhane Kuru Fasulyesi, Bulgur Pilavı ve Halis Gümüşhane Yoğurdu ikram edilecekmiş. Tabi yanında kelle soğan, Hadi yine iyiyiz…
Dost Meclisinin konukları bir bir gelmeye başlayınca tanıdık simalarda artıyordu.
Yeniçağ Gazetesinin köşe yazarlarından Sn. Servet AVCI (Fotoğrafından daha genç görünüyor), Rize Aşiyan’dan Halil İbrahim YILMAZ Ağabeyimiz, TBMM’den Erol EKİCİ bir ağabeyimiz ve daha birçok entelektüel birikime sahip kişiler bir aradaydı. Assolistler en çıkarmış hesabı yemeğe en son gelen Türkiye İnisiyatif Merkezi Genel Başkanı değerli Ağabeyimiz Sn. Yavuz AĞIRALİOĞLU’ydu. O kısmetliydi zira yemek için biz iki saat beklemiştik. Şöyle bir Masaya baktığımızda nerden baksanız otuz kişi vardı, MAŞAALLAH, Allah Halil İbrahim bereketi versin. Mustafa Ağabey Allah senden razı olsun, bu kadar insanın bir araya gelmesine vesile olmak ne güzel…
Yemekten sonra keyif sigaraları yakıldığında gidecek olanlar o arada sohbet muhabbete başlamıştı. Yavuz abiye dönerek, Gümüşhane’de katılmış olduğu düğünde horon oynadığını izlediğimi söyleyerek yalnız abi dikkat ettim sizin oyunla yanınızdakilerin ki bir birini tutmuyordu diye söylediğimde ben Trabzon kemençesi oynuyordum Onlar Gümüşhane kemençesi. Gülümsüyoruz…
Temel’in fıkrası misali ne biri hepsi yanlış yönde… Bir bizim Yavuz abinin ki doğruydu yani…
Murat ve Ramazan abi ile sohbetimiz yemekte başlayıp Kızılay’a kadar, Uçak Otobüsüne ( değişik bir tabir oldu, uçağa götürecek olan Otobüse diyelim) kadar yürüme mesafesinde kol kola devam etti. Bu arada bir söz verdik, inşa-Allah o sözümüzü tutacağız diyerek kendilerine buradan da hatırlatalım. Üçü tamamlayacağız.
Ayrılırken Murat Abinin çantasından uzattığı Dr. Mustafa ÇALIK abimizin kaleminden 2014 Baskısı “Bir asır sonra Balkan Savaşları-Utanç verici bir hezimetin Muhasebesi” kitabını alıp çantama koyduğumda yayalara yeşil ışık yanıyordu. Hadi selametle diyerek ayrıldık.
Bu Dost Meclisleri de olmasa halimiz harap…
Allah, sebep olanlardan razı olsun.(Amin)
Yeni nesile bu meclisler öğretilmeli, bu güzel hasletler devam ettirilmelidir ki geçmişimizi ve geleceğimizi unutmayalım…
Sevgi ve Saygılarımızla…
Arayan ilk göz ağrım KTÜ Maçka Meslek Yüksekokulu’nun eski, Trabzon Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu yeni Akademisyenlerinden Yrd. Dr. Murat KARATAŞ ağabeyimdi. Aynı zamanda Birlik Eğitim Sendikası Genel Başkanı olan Murat abimiz, yine Eski Maçka Meslek Yüksekokulu, yeni Trabzon Meslek Yüksekokulu Akademisyenlerinden ve aynı sendikanın Trabzon Temsilcisi değerli ağabeyimiz Yrd. Dr. Ramazan İNAL ile birlikte günü birlik olarak Trabzon’dan Ankara’ya geleceklerini haber vererek, görüşmek istediğini söylüyordu. Ne vakit görüşmeyeli uzun zaman olmuştu, esasen bizde özlemiştik. Şöyle bir iki saat ta olsa sohbet muhabbet bize yetecekti. Akşam saatlerine doğru değerli hemşerimiz ve büyüklerimizden Dr. Mustafa ÇALIK’ın Tunus Caddesinde Cedid Neşriyat Ofisinde olacaklarını söyleyerek orada buluşmaya gelmem söylenmişti. Ne güzel bu vesile ile uzun zamandır kendisini ziyaret etme fırsatı bulamadığım Mustafa Ağabeyimizi de ziyaret etmiş olacaktık.
Akşam iş çıkışı Cedid Neşriyata doğru adımlarımızı sıklaştırarak Ankara soğuğunu dışarıda bırakarak Kuzine sobasının o güzel sıcaklığı ile birlikte yürekleri sıcak insanlar tarafından karşılanmıştık. Meğer bu akşam Mustafa Ağabeyimizin Dost Meclisi akşamıymış, menüde dostlara Gümüşhane Kuru Fasulyesi, Bulgur Pilavı ve Halis Gümüşhane Yoğurdu ikram edilecekmiş. Tabi yanında kelle soğan, Hadi yine iyiyiz…
Dost Meclisinin konukları bir bir gelmeye başlayınca tanıdık simalarda artıyordu.
Yeniçağ Gazetesinin köşe yazarlarından Sn. Servet AVCI (Fotoğrafından daha genç görünüyor), Rize Aşiyan’dan Halil İbrahim YILMAZ Ağabeyimiz, TBMM’den Erol EKİCİ bir ağabeyimiz ve daha birçok entelektüel birikime sahip kişiler bir aradaydı. Assolistler en çıkarmış hesabı yemeğe en son gelen Türkiye İnisiyatif Merkezi Genel Başkanı değerli Ağabeyimiz Sn. Yavuz AĞIRALİOĞLU’ydu. O kısmetliydi zira yemek için biz iki saat beklemiştik. Şöyle bir Masaya baktığımızda nerden baksanız otuz kişi vardı, MAŞAALLAH, Allah Halil İbrahim bereketi versin. Mustafa Ağabey Allah senden razı olsun, bu kadar insanın bir araya gelmesine vesile olmak ne güzel…
Yemekten sonra keyif sigaraları yakıldığında gidecek olanlar o arada sohbet muhabbete başlamıştı. Yavuz abiye dönerek, Gümüşhane’de katılmış olduğu düğünde horon oynadığını izlediğimi söyleyerek yalnız abi dikkat ettim sizin oyunla yanınızdakilerin ki bir birini tutmuyordu diye söylediğimde ben Trabzon kemençesi oynuyordum Onlar Gümüşhane kemençesi. Gülümsüyoruz…
Temel’in fıkrası misali ne biri hepsi yanlış yönde… Bir bizim Yavuz abinin ki doğruydu yani…
Murat ve Ramazan abi ile sohbetimiz yemekte başlayıp Kızılay’a kadar, Uçak Otobüsüne ( değişik bir tabir oldu, uçağa götürecek olan Otobüse diyelim) kadar yürüme mesafesinde kol kola devam etti. Bu arada bir söz verdik, inşa-Allah o sözümüzü tutacağız diyerek kendilerine buradan da hatırlatalım. Üçü tamamlayacağız.
Ayrılırken Murat Abinin çantasından uzattığı Dr. Mustafa ÇALIK abimizin kaleminden 2014 Baskısı “Bir asır sonra Balkan Savaşları-Utanç verici bir hezimetin Muhasebesi” kitabını alıp çantama koyduğumda yayalara yeşil ışık yanıyordu. Hadi selametle diyerek ayrıldık.
Bu Dost Meclisleri de olmasa halimiz harap…
Allah, sebep olanlardan razı olsun.(Amin)
Yeni nesile bu meclisler öğretilmeli, bu güzel hasletler devam ettirilmelidir ki geçmişimizi ve geleceğimizi unutmayalım…
Sevgi ve Saygılarımızla…