Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Talat Ülker katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda Nevruz’un tanımı, tarihi ve Türkler için önemi hakkında bilgiler veren Ülker, “Nevruz kelimesinin etimolojisine baktığımızda Farsça bir kelimeyle karşılaşıyoruz. Bu bağlama bakarak Nevruz’un Fars kökenli bir bahar bayramı olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü mesela bizim oruç kelimemiz de Farsça’dır; ama oruç Fars mitolojisinde bir kavram değildir. Biz Türkler 3 dili benimsemek gibi bir kültürel inkılaba imza attık. Arapça, Farsça ve Türkçe İslam medeniyetinin dünyaya söyleyecekleri kültür ve sanat dilleridir. Nevruz kelimesinin de İslam medeniyetinin ortak kelimesi olarak benimsenmesi daha münasip görülmüştür. Nevruz; bugün İran’dan Çin’e, Anadolu ve Batı Trakya’dan Sibirya steplerine, Türkistan’dan Hindistan’a kadar çok geniş bir coğrafyada kutlanan kozmolojik karakterli bir bahar bayramıdır. Gündüzle gecenin birbirine eşit olduğu 21 Mart tarihine denk düşen Nevruz, bir yönden uzun süren kıştan sonra baharla tabiatın yeniden uyanışını, dirilişini kutlayan ve kutlamalar sırasında düzenlenen oyunlar, piknikler ve benzeri törenlerle tabiatın yedinden sembolize eden bir bayramdır. O yüzden de kanaatimiz Nevruz hiçbir millete ve coğrafyaya ait olamayacak kadar hemen bütün kültürlerin mitolojilerinde baharın başlangıcı, tarımsal başlangıcını simgeleyen bir bahar bayramı, bahar festivali olarak algılanabilir. Nevruz, Türk Dünyasında Ruslaştırma çabalarına karşı bir kimlik öğesi haline getirilerek 1960’lı yılardan itibaren resmi bayram haline dönüştürülmüştür. Nevruz merasimlerinde yakılan ve farklı yaklaşımlarla tartışma odağı olan ateş kültünü, birtakım kaynaklar haklı olarak Türklerle ilişkilendirirken, bazı kaynaklar bunun tam tersini yaparak ateş yakmayı Zerdüştlüğe ve Mecusiliğe bağlamaktadır. Fakat Ateşperestlerin ateşi ilahileştirerek ona tapmaları kendi nefeslerinin bile ateşe dokunmasını yasak saymaları ile Nevruz törenlerinde ateş yakarak üzerinden atlayan Türklerin ‘Ağrım acım dökülsün, bu ateşle kül olsun’ demeleri ateşperestlikle zıtlık oluşturur. Türk topluluk ve devletlerinde Nevruz Bayramının bir bahar ve yenilenme bayramı şeklinde kutlanması, Nevruz’un dini bir kutlama veya tören değil, doğanın yeniden uyanışının insan psikolojisinde oluşturduğu coşkunun dışa yansıması olduğunu göstermektedir. Osmanlı kayıtlarında Nevruz kutlamalarının günah olmadığına dair birçok fetva örneğinin olduğunu görmekteyiz” dedi.
Konferans sonunda Rektör Yardımcısı ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Nazır tarafından Talat Ülker’e konuşmalarından dolayı teşekkür belgesi takdim edildi.
Gerçekleştirilen program hakkında açıklamalarda bulunan Rektör Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek şunları söyledi: “21 Mart’ın gelmesiyle beraber bahar ve uyanış bayramı olarak kutladığımız Nevruz’un çeşitli milletlerce kutlandığı görülmektedir. Fakat günümüze kadar gelen yalan yanlış bilgilerle bu bayramımızın suiistimal edildiğini ve değişik amaçlar için kullanıldığını görmekteyiz. Üniversitemiz Edebiyat Fakültesi tarafından tertip edilen ‘Mitolojik ve Kültürel Bağlamlarıyla Nevruz’ başlıklı programda Öğr. Gör. Talat Ülker hocamız tarafından Nevruz’a bilimsel, kültürel ve tarihi açıdan çeşitli örnekler verilerek konuya açıklık getirilmiştir. İçeride ve dışarıda böylesi yanlış bilgilere ve yönlendirmelere karşı bilimsel bilgi ve kanıtlarıyla halkımızı aydınlatmak, biz bilim insanlarının asli gayesi olmalıdır. Bundan dolayı da gerçekleştirilen programın konuya birçok açıdan açıklık getirdiğine inanıyoruz. Türk Dünyası açısından büyük öneme sahip Nevruz Bayramı için araştırmalarıyla yaptıkları katkıdan dolayı Edebiyat Fakültemiz Dekan ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bayram Nazır başta olmak üzere Öğr. Gör. Talat Ülker ve emeği geçen tüm öğretim elemanlarımıza teşekkür eder, Nevruz Bayramlarını tekrardan kutlarım.”