Bu aralar gündeme giren diğer konulardan biri de Ankara haricindeki illerde 19 Mayıs Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramının stadyumlarda değil de okullarda kutlanması genelgesi… Eskiden olsa bu konularda fikir beyan etmeyi bırakın yanından bile geçilmezdi. Üçüncü dünya ülkelerinde devam eden bu tür özelliklerden çok şükür ki sıyrılmaya başladık. Geç kalınmış olsa da bu da bir gelişme. Anlaşılan o ki Milli Eğitim Bakanı Sayın DİNÇER sadece 74 ilin Milli Eğitim Müdürünü değiştirmekle rutin hadiseler dışına da çıkacağını bu genelge ile de göstermiş oldu.
Şimdilerde memlekette Milli Eğitim Müdürünün görevden alınması ile bir takım tartışmalar olacaktır. Biraz sabredip göreceğiz doğru mu olmuş yanlış mı? 74 ilin müdürü değiştiğine göre bu inisiyatif için Bakan Bey Sayın Başbakandan izin almış. Ne de olsa günahlarıyla sevaplarıyla sorumluluk kendilerinde olacak.74 il Müdürü değiştiğine göre Sayın Vekiller bu konuda tartışmaların dışında…
Bu kısa ayrıntıdan sonra efendim gelelim biz şu 19 Mayıs kutlamalarına. Ortaokul yıllarından hatırlıyorum. Atatürk Ortaokulunun birinci sınıfında iken eski stadyumun kale arkasında fon bord tutuyorduk. Mataralarımızda su taşır, güneşten korunmak için o zamanlar çok da yaygın olmamakla beraber çok da bulunmayan asker şapkası takardık. İkinci sömestr dönemi geldi mi beden eğitim derslerinde zıplayıp oynamak yerine ders saatlerimiz 19 Mayıs Bayram hazırlıkları ve provalarda geçerdi. Orta ikinci sınıfa geldiğimizde o zaman ortaokullar arası bilgi yarışması ekibi içerisinde olduğumuzdan dolayı, yarışmalara hazırlanmak için okul Müdürümüz Sn. Celal IŞIK (Hürmetle ellerinden öperiz) yarışma ekibi içerisindekileri 19 Mayıs etkinliklerinden muaf tutmuştu. O yıl için kurtarmıştık. Orta son sınıfta ise bu sefer fon borddan stad içine terfi etmiştik. Müzik eşliğinde elimizde bayraklar figürler çiziyorduk arada bir amuda kalkıyorduk arada bir badimizin sırtına çıkıyorduk. Üstümüz başımız toz toprak oluyordu çok ta eğlendiğimiz söylenemezdi birine o ara bir şey olsa eğitim zayiatı… Ama ne yaparsınız mecburduk. Sizin bölüm sona erse de yerinizi terk edemiyordunuz tüm gösterilerin bitmesini beklemek durumundaydık. Bu arada yağmur çiselemeye başlardı. O yağmurun altında bekle babam bekle. Karnımız acıkırdı ona mı yanalım. Islandık ona mı yoksa boyumuz o kadar uzunda değil zaten sahanın içindeyiz öyle fazla bir şeyde göremiyoruz. Hadi biz neyse diyelim. Kızların durumu bizden daha kötüydü. Velhasıl kelam aslında kimse halinden memnun değildi ama bunu söylemek ya da halimizden şikâyet etmek olağan üstü bir durum olurdu ki teşebbüs edilmesi bile düşünülemezdi. İkinci dönem ne okuduğumuzdan bir şey anlardık ne de okuldan. (Kuzey Kore’deki etkinlikleri görünce yine bizimkisi çok şükür) Lise yıllarına gelince Allah’tan diyoruz Milli Eğitim Bakanlığına bağlı değildik, haliyle bayram etkinliklerine bizden öğrenci katılmıyordu. Yoksa bir dört yıl daha çekilmezdi. Gençlik ve Spor bayramı ama birde şu gençlerin bir fikrini sorun bakalım nasıl bayram istiyorlar, değil mi yani? Ne bayramlar es geçilsin ne de öyle eziyet edilsin. Bu manada son genelge çıktığında çoğu kişi gibi bizde yerinde olmuş dedik. Yıllarca bizlere ve çocuklarımıza yapılan bu 3.dünya ülkesi uygulamasından kurtarılmıştı. Bu duruma itiraz edenler olacaktır, herkesin kendine göre bir mazereti var. Burada Bayramı yumuşatmak gibi bir durum söz konusu olmadığı kanaatindeyiz. Bilakis bayramı daha içten ve samimi bir şekilde yaşamak için bir fırsat oluşturulmuştur. Hem öğrenciler bu sevimsiz durumdan kurtulmuş hem de veliler bir sürü gereksiz harcamalardan kurtulmuştur. Tabi öğretmen ve yöneticiler, onlara da bir sürü zaman ve emek israfından kurtulmuşlardır. Başta dediğimiz gibi eski zamanlara da bu konularda laf etmekten bile herkes çekinirdi ama artık normalleşiyoruz. Mantığımız eskisine göre daha iyi çalışıyor. Birde bu işlere siyaseti alet etmesek o zaman gerçekten akıl için yol birdir ilkesine ulaşmış olacağız. Bayram görmek isteyenler için Ankara da olmayanlar televizyondan artık diğer illerde nostaljik olacak olan bu kutlamaları izleyebilirler. Bu seferde başka tartışmalar başlayacaktır. Başkentteki öğrencilerin suçu ne? Fatmagül’ün suçu ne ise Ankara’dakilerin de suçu o kadar…
Bayramları dini olsun milli olsun samimiyetle, kararınca kutlamak dileklerimizle…
Saygılarımla…
EN YERİNDE BİR GENELGE...
Paylaş