Son yıllarda Avrupa ülkelerinde yaşayan biz göçmenler ve Müslümanlarda büyük bir huzursuzluk vardır.
Çünkü yeniden hortlayan faşizm, hedefine göçmenleri ve Müslümanları koydu.
Oysa göçmenler ve Müslümanlar, Avrupa’ya hükümetlerin daveti ile geldiler. Ve geldikleri ülkelere de zenginlik kattılar.
İşte şimdi özellikle Avrupa’da yaşayan Türklerin, göçmenlerin ve Müslümanların devlet güvencesi altına alınması şart olmuştur. Bunun da yolu ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına alınmaktır.
Bu Sözleşme, Avrupa Konseyi’ne üye devletler tarafından 1 Kasım 1995 tarihinde Strasbourg’da imzalandı. Daha sonrada üye devletler bu Sözleşmeyi, Meclislerinde kabul ederek ulusal azınlıkları koruma altına aldılar. Örneğin Almanya ve Hollanda’da yaşayan Frizliler bu kapsama alındılar.
Kuzey Makedonya Hükümeti, 26 Temmuz 1996 tarihinde bu Sözleşme kapsamına Türkleri de aldı. Öyleyse bütün Avrupa ülkeleri bu örnekten hareketle bütün Türkleri ve Müslümanları bu Sözleşme kapsamına almalıdırlar. Bunun için bütün STK’larımız, siyasetçilerimiz bir araya gelerek bu konuyu bir dilekçe ile ilgili siyasi partilere ve hükümetlere arz etmeliyiz.
Biz bu konuda Hollandaca bir dilekçe hazırladık. İsteyen STK, basın ve siyasi temsilcilere gönderebiliriz. Haklar verilmez alınır ilkesinden hareketle bu dilekçeyi diğer dillere tercüme edip diğer ülkelerde ilgili makamlara sunabilirler.
Bir ülkedeki azınlıkların korunması aslında o ülkenin güvenliğinin, bağımsızlığının, barış ve istikrarın korunmasıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yahudi kıyımı buna örnektir. O dönem faşistlerin hedefinde Yahudiler vardı. Savaş çıkartıp dünyayı kana buladılar. Şimdi ise faşistlerin hedefinde Müslümanlar ve göçmenler var. Azınlıkları, bu Sözleşme kapsamına alarak faşistlerin elinden kurtarmalıyız.
Avrupa Komisyonu, Hollanda’yı “Irkçılık ve Yabancı düşmanlığı yapanları cezalandırın” diye uyardı. (1)
Öyleyse ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını cezalandırmanın yanında göçmenleri ve Müslümanları da korumak için ULUSAL AZINLIKLARI KORUMAYA DAİR SÖZLEŞME kapsamına almak gerekmektedir.
SÖZLEŞMENİN ÖNEMi
Bu Sözleşme 32 maddedir. Ve çok önemlidir. İlgili devlet, azınlıkların ve Müslümanların can ve mal güvenliklerini koruyarak okullarda onların çocuklarına anadillerini ve dinlerini öğretmektedir.
Ayrıca ulusal azınlığa mensupluk üzerine kurulu her türlü ayrımcılık yasaklanmaktadır.
Sonuç olarak, yarın çok geç olmadan hemen şimdi gerekli işlemleri başlatıp ilgili makamlara dilekçelerimizi sunmalıyız. Bir yerde Avrupa’nın geleceği göçmenlerin ve Müslümanların geleceğine bağlıdır.
Bunun yanında İslam karşıtı İslamofobistlere verilecek de çok güzel cevabımız vardır. Çünkü onlar, İslam’ı şiddet ve terör yanlısı olarak gösteriyorlar.
Oysa İslam, barış, kardeşlik, bilim, yardımlaşma ve sevgi dinidir.
Elsevier dergisi, İslam’ın bir medeniyet yarattığını yazdı. (2)
Elsevier: “Bin yıl önce Bağdat’ta Müslüman âlimler cebiri buldular. Hastane Müslümanların buluşudur. Dünyanın hiçbir yerinde Müslümanlar kadar kitap okuyan bir millet yoktu. Hz. Muhammed, bilim adamlarının teröristlerden çok ama çok daha fazla değerli olduğunu söylüyordu. O zaman İslam dünyası ileri, Hıristiyan dünyası ise geriydi. Bugün sorun İslam’da değil, İslam’ı yanlış yorumlayanlardadır.”
Sonuç olarak bütün STK, siyaset ve basın mensuplarımızı göreve çağırıyoruz.
Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
Trabzon, 20 Haziran 2021
E-mail: info@bekircebeci.com
Kaynakça :
- NRC.NL, 9 Haziran 2021
- Elsevier dergisi,10 Aralık 2005