Rüzgârın şamatasıyla; - Ha uçtu, uçacak dediğimiz çadırımızda geçen gecenin sabahına ulaştık. Yaylada kurduğumuz ilk kampımızdı. Daha önce köyden erken saatlerde çıkarak güneşin doğuşunu burada karşılayabilmiştik. Bu sefer yaylada konaklayıp her şeye şahitlik edecektik. Pek çok plan ve hevesle çadırı bu düzlüğe kurduk, gece yıldızları tek tek sayacak, süt yolunu (milkyway) fotoğraflayacak ve günü aydınlatan kızıl güneşi dağların zirvelerinden doğuşunu izleyerek, müzik eşliğinde semaver çayımızı içecektik. Bir kaç yıla ait olan planımız, çılgın kampçılar grup üyelerimizin ani kararıyla bir anda gerçeğe dönüştü. Büyük şehir hengâmesiyle birazcık yorulan ben için doğa, sessizlik ve huzur bulunmaz bir fırsattı.
Geç saatlerde şehirden gelen arkadaşlarımızın katılımıyla, malzemelerimizi yüklenerek Reksene köyü yaylamıza araçlarımızla hareket ettik. Bir tas çökelek, biraz tereyağı, ekmek, domates, salatalık ve vazgeçilmezimiz çay. Havanın durumu pek içimizi açmıyordu lakin o gece yaylada kalınacak kararından kimse geri adım atmadı. Kamp ateşi etrafında horon oynayıp, türküler söyleyecek birazda ses şamata yapacaktık.
Biran önce çadırımızı kurup çise rüzgâr gibi olumsuz koşullardan kurtulduk.
Gece geç saatlerde köyden gelen misafirlerimizle çay içip, kamp ateşi etrafında fotoğraf çekilerek o anları dondurduk. Getirdiğimiz kütüklerin ateşi muhabbetimizi derinleştirirken, ışığında hatırlar anlatılmaya başlanmıştı bile. Rüzgâr türkülerimizi alıp götürmüştü gittiği yerle, hem de çok süratlice (Rüzgârı varın siz tahmin edin). Sis ve rüzgâr dışarıda geçireceğimiz vakitlerden çalmış olsa dahi, çadırımızın içi gayet huzurlu idi.
Artık uyku vakti gelmiş, korunmak amaçlı tüfekler hazırlanmış emniyetli bir şekilde yatak alanının uzağına bırakılmıştı. Civarda dolaşan yaban hayvanlarının izleri ufak bir tedbir almamızı gerektirmişti. Kaldığımız bölgede üç, beş ev yaylacı ve çit içinde sürüleri vardı. Gece üç sularında, bir çatırtı duyan çadır sakinleri bir hışımla, -Aha bir şey geldi, diyerek ortalığı sese verdiler. Gelen giden bir şeyler olabilirdi, belki de o ses bile bir bahaneydi :) . Bir kaç saat süren temiz bir uyku sonrası, dört sularında uyanmıştım. İbrahim semaveri yakmış, abdestini almış çadırda sabah namazını kılıyordu. Ben, Muhammed, İbrahim ve Hasan çadırda güzel ve rahat bir uyku çekmiştik. İki arkadaşımız ise arabada uyuma kararı almışlardı.
Uyanır uyanmaz bir ihtimal güneşin doğuşunu görebiliriz diye fotoğraf ekipmanlarımı hazırladım, lakin bu seferli sis izin vermemişti. Olsun bunu da yaşamış olmak ayrı bir keyif idi. Sis, ateş ve çadır etrafında fotoğrafları çekmeye başlamışken, yaylacıların sürüleri yanımızdan geçerek dağa doğru yol almışlardı bile. Sürüyü görünce aklıma ilk gelen sözcük Bereket olmuştu, henüz iki gün önce Kurban bayramını yaşamıştık, ona rağmen sürü ne kadarda az gözükse o kadar da çok gözüküyordu gözüme. O güzelim yayla suları, tertemiz hava ve yürüyüş, insanı ve hayvanı bereketli kılmazda neyder ?
Uyanan arkadaşlarımızla kahvaltımızı yaparak, çadırımızı toplamaya başladık. Yaylacılarla kısa bir sohbet sonrası, köyümüzün Zaza'nın Paharı ve Soğuk Pahar mevkilerini gezdik. Düz taşları mevkiinden köye geldiğimizde vakit öğlen saatlerini gösteriyordu.
Keyifli anlar yaşadığımız kısa kamp etkinliğimizde emeği geçen tüm grup arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Bir dahaki kamp etkinliğimizde buluşmak üzere.
Çılgın Kampçılar: Adem Ezber, Muhammed Okur, Abdullah Ezber, İbrahim Taş, Tahsin Hoca, Kağan Ezber, Hasan Can
Misafirlerimiz: Kadir Ezber, Fatma Ezber, Banu Ezber, Derya Ezber Hüseyin Sarı
Reksene Köyü Yaylası - 2021 / Gümüşhane
kenan okumuş süleymaniye 3 Yıl Önce
adem hocam süleymaniyede sarı mektep onarıma alınmış yorumlarını bekliyorum
Adem Ezber 3 Yıl Önce
Güzel bir gelişme, umarım herşey yolunda gider ve aslına uygun bir mimari ortaya çıkar. Başarılar diliyorum çalışan ekibe.