Milli Savunma Bakanı hemşehrimiz Fikri Işık, Gümüşhane Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ konulu konferansa katıldı.
Gümüşhane Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, 16 Nisan'da Türkiye'nin son derece önemli, belki de bugüne kadar yaptığı en önemli değişikliklerden bir tanesini sandıkta gerçekleştirmek için halk oylamasına gittiğini belirten Işık, 16 Nisan'ın, Türkiye'nin hangi hükümet sistemiyle yönetileceğine yönelik çok önemli bir oylama olacağını söyledi.
“1982 yılı Türkiye'de parlamenter sistemin çok ciddi darbe aldığı bir yıldır”
Özellikle 1982 Anayasası'nda Türkiye'nin parlamenter sistemden çok ciddi bir sapma yaşadığını kaydeden Işık, şöyle konuştu: “Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanlığının yetkileri semboliktir dedik ama 12 Eylül Anayasası Kenan Evren'e göre oluşturulduğu, Kenan Evren'e göre yazıldığı için Cumhurbaşkanının yetkilerine gelince parlamenter sistem bir kenara bırakıldı ve başkanlık sisteminin, Cumhurbaşkanına, başkana tanıdığı yetkiler neredeyse tamamen Cumhurbaşkanına tanındı. 1982 yılı Türkiye'de parlamenter sistemin çok ciddi darbe aldığı bir yıldır. Neden? Çünkü Kenan Evren cumhurbaşkanı olacak geçici maddeyle, Kenan Evren her şeyi kontrol edebilsin, bu halka çok güvenilmez, bu halk cahildir, bu halk kime oy vereceğini bilmez, bizim hoşumuza gitmeyen hükümetler iş başına gelebilir, onları frenlemek bizim elimizde olsun. Maalesef bugün 'hayır' kampanyasını yürüten partiler, bu cumhurbaşkanlığının yetkilerine itiraz etmediler çünkü fikir akrabalıkları var fakat bunun hangi çatışmaları doğurduğunu da özellikle bizim kuşak çok iyi biliyor. Kenan Evren, rahmetli Özal, Özal-Demirel, Demirel-Çiller, Özal-Yılmaz, Demirel-Erbakan. En son biliyorsunuz Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanı olması için en büyük gayreti gösteren merhum Ecevit'ti ama bir anayasa kitapçığını Ahmet Necdet Sezer merhum Ecevit'in suratına fırlatınca Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadı. Mevcut sistemde çatışma açınılmaz. Ahmet Necdet Sezer, Recep Tayyip Erdoğan arasında da ciddi gerilimler oldu ama Başbakanımız o dönemde çok ciddi sabır göstererek Ahmet Necdet Sezer'in görev süresini tamamlanmasını sağlamış oldu ama asıl parlamenter sistemin fiilen çalışamaz hale geldiği parlamenter sistemin köküne kibrit suyunun döküldüğü tarih Nisan 2007'dir. Nisan 2007'ye geldiğinde en son seçimden yüzde 42 oy almış bir Adalet ve Kalkınma Partisi var, bunun da Mecliste 363 milletvekili seçilmiş, o anda da 350'nin üzerinde milletvekili var. Anayasada cumhurbaşkanının nasıl seçileceğini açıkça yazmış. Birinci ve ikinci turda 367, bulunamazsa üçüncü turda 276 ama ne oldu, 367 diye Sabih Kanadoğlu bir icat çıkarttı. Bir hukuk garabetini ortaya attı fakat maalesef bugün kapı kapı 'hayır' için dolaşan Sayın Deniz Baykal CHP'nin Genel Başkanı buna mal bulmuş mağribi gibi yapıştı ve kendi milletvekilini zor kullanarak Meclise sokmadı ve '367 sayısı, toplantı yeter sayısıdır, bu sağlanamamıştır' diye Anayasa Mahkemesine gitti. O dönemde de Anayasa Mahkemesini nasıl tehdit ettiğini hepimiz biliyoruz. Bunu gizleme ihtiyacı da duymadılar. 'Eğer Anayasa Mahkemesi bu 367'yi onaylamazsa Türkiye'de büyük kaos olur' diye açıklama da yaptı ve maalesef daha sonra bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin açıklamalarıyla öğrendik ki o dönemde Anayasa Mahkemesi çok ciddi baskı altına alındı ve bu kararı onayladı” dedi.
Şu anda Cumhurbaşkanının imzalamadığı hiçbir Bakanlar Kurulu kararnamesinin yürürlüğe giremediğini vurgulayan Işık, “Gümüşhane'ye herhangi bir il müdürü atamak için Cumhurbaşkanının imzası gerekiyor. Peki Cumhurbaşkanı ve Başbakan çatışırsa bu nereye gider Allah aşkına? Şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümet sistemi artık çift başlıdır, bu sürdürülemez. Türkiye'de arabanın direksiyonu solda, İngiltere'de sağda, şu anda bizim hükümet sistemimizde arabanın hem sağında hem solunda direksiyon var hem de iki tane şoför var. Bu araba ne olur Allah aşkına? Ya duvara toslar ya uçuruma yuvarlanır, başka bir imkanı var mı?" dedi.
Askerlerin "Bir gemiyi iki kaptan batırır” sözüne atıfta bulunan Bakan Işık, “Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki 'uçakta bile iki pilot var.' Yani bu Sayın Kılıçdaroğlu'nun gafı mı yoksa gizli evete mi çalışıyor bilmiyorum ama bir uçakta doğru iki pilot var ama birinci pilot ve tam yetkili, diğer ikinci pilot onun yardımcısı yani yine yönetimde teklik var, idarede teklik var. İki başlılık yok. Şimdi bu iki başlılıkla Türkiye nereye gider? Bunu hepimizin kendimize sormamız lazım. Özellikle '15 Temmuz'dan sonra şimdi sırası mıydı?' sorusunun cevabını vereyim, eğer 15 Temmuz ihanet girişiminden sonra Türkiye'nin artık bu sistemle bir yere gidemeyeceği, güçlü iktidarların olmadığı dönemde Türkiye'nin çok büyük bedeller ödeyeceğini hepimiz gördük. Sayın Bahçeli de bunu gördüğü için bir çağrı yaptı, 'Gelin bu sistemi tartışalım.' dedi. Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi oturdu bugünkü ismini Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dediğimiz bir değişiklik paketini, 18 maddeyi hazırladı. Bu TBMM'ye geldi, orada da görüştü, bazı maddeleri değişti, yedek milletvekilliği gibi bazı uygulamalar pakette varken çıkarıldı, bazı değişiklikler yapıldı ve genel kurula sunuldu ve kabul etti ve 16 Nisan'da da halk oyuna sunuyoruz. Gönül arzu ederdi ki bu bizim değişiklik teklifimize 'hayır' diyenler, kendi tekliflerini hazırlasınlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin çift başlılığı ortadan kaldırdığına değinen Bakan Işık, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanlığı makamıyla başbakanlık makamını birleştiriyor. Çift başlılığın ortadan kaldırılması Türkiye için başlı başına bir kazanımdır. Demokrasinin iki temel kavramı çok önemlidir. Bir, temsilde adalet. Bir demokratik ülkede istenir ki her siyasi görüş mümkün olduğu ölçüde Mecliste temsil edilsin, temsilde adalet sağlansın. İkinci kavram da yönetimde istikrarlı olsun yani yönetimde istikrar sağlansın. Türkiye 12 Eylül öncesinde temsilde adaleti savunduğu için yönetimde istikrarı bir türlü sağlayamadı. 12 Eylül'deki anayasa ve kanunlar buna tepki olarak oluşturulduğu için bu defa yönetimde istikrar sağlayacağız diye yüzde 10 barajı, milletvekillerinin tamamen genel merkez tarafından merkez yoklamasıyla belirlenmesi, siyasi partiler kanununun genel merkezlere aşırı yetki tanıması gibi sadece yönetimde istikrara odaklanan temsilde adaleti ikinci plana atan bir anlayış geldi. Bunlar hepsi parlamenter sistemin içinde oldu. Bizim önerdiğimiz yeni sistemde hem temsilde adaleti sağlıyoruz hem yönetimde istikrarı.”
Vali Okay Memiş, AK Parti Gümüşhane Milletvekilleri Hacı Osman Akgün ve Cihan Pektaş, Belediye Başkanı Ercan Çimen, Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, kurum müdürleri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrencinin katıldığı programda Bakan Işık öğrencilerin sorularını da cevaplandırdı.