AK Parti Gümüşhane İl Başkanı Hakkı Gündüz, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12.Cumhurbaşkanını bundan sonra cumhurun kendisinin seçeceğini belirterek, ‘Devlet gemisi kaptanlığı, 4 dil bilip haksızlık karşısında dilsiz olana değil, sadece ‘one minute’ diyebilecek yürekte olana teslim edilir’ dedi.
Yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Türkiye’de sistemin kronik bir sorununun çözümü anlamına da geldiğini belirten Gündüz, bütün cumhurbaşkanı seçimlerinin Türkiye’de 1961’den bu yana hep krizli olduğunu, parlamento içi dengelerle oynayarak seçimlere müdahale edildiğini dile getirerek, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin bu ihtimalleri de bertaraf edeceğini söyledi.
Halka Cumhurbaşkanı seçtirmemek için geçmişte görülmedik engeller icat edildiğini hatırlatan Gündüz, “Bunlar karşısında boynumuzu bükmedik, seçim kararı aldık. Meseleyi milletin hakemliğine götürdük. Milletimiz 2007'de yüzde 47'lik bir destekle tercihini AK Parti'den yana kullandı. 21 Ekim 2007'de yapılan referandum ile cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağlayacak düzenleme yaptık. Yüzde 69 ile kabul gördü. MHP ve CHP cumhurbaşkanını halkın seçmesini istemiyordu. Şimdi hangi yüzle halkın karşısına çıkıp oy isteyecekler ve kimin için oy isteyecekler? MHP ve CHP nin çatı adayı Ekmeleddin İHSANOĞLU ne vadediyor,dikkatle okuyalım ; Hükümetimizin Ortadoğu politikasını yanlış görüyor ,proaktif siyaset yerine verili durumu kabullenmeyi ve eski Türkiye çizgisine dönmeyi vadediyor. Türkiye İsrail ve İsrail Arap ilişkilerine dair söyledikleri tam da İsrail’in arzuladıklarını ifade ediyor.Irak ve Suriye politikalarını yanlış görüyor. Peki ne yapılması gerekiyor, yaşananlar karşısında ne tür bir tavır sergilenebilirdi diye sorulunca, bir şey söyleyemiyor. Ekmel Efendi’nin “Demirel destekçisi” masonlar tarafından mağlubiyete uğratılan Merhum Sadettin Bilgiç’in akrabası olması da manidar. Rahmetli Erbakan Hoca’nın, Rahmetli Muhsin Başkan’ın karşısında, berbat statükonun “Bekçiliğini” vadediyor. Geçmişte, Mısır’daki “darbe”ye darbe diyemediği, “katliam”lara ses çıkaramadığı gibi, “başörtüsü” konusunda da net bir tavır sergileyemedi “gelenek” dedi o kadar. Ekmeleddin İhsanoğlu, hem de sıradan bir günde değil, İsrail Gazze'nin üstüne ateş olup yağarken, Türkiye, İsrail ve Filistin konusunda tarafsız olmalı' dedi. Bir tarafı tutarsak onlar barışınca biz kötü olurmuşuz. Yetmedi, 'Suriyeli mülteciler hatta mülteci statüsünde olmayan bir milyondan fazla insan buraya girdi. Türkiye'nin buna kapı açmaması lazımdı' dedi. Suriye'de yaşanan savaşta Türkiye'nin tutumuna ilgili bir kritik değildi bu, basbayağı Türkiye'nin en insani, en merhametli politikasını eleştirdi. Daha ötesi, Türkiye'nin kapı açmaması lazımdı' dedikleri çıplak ayaklarıyla Esad'ın şebbihalarından, varil bombalarından kaçan masum insanlardı. Ölümden kaçan insanlara sığınma sağlanmasına isyan eden İhsanoğlu, hadi Türk Solu'nu bilmiyor ama eski görevi nedeniyle Suriye'yi, İsrail'i, Filistin'i, Mısır'ı gayet iyi biliyor. Ve bu vicdansızlığı sebebiyle kendisini bilmeyenlerin nutku tutuluyor. Bu projeye bugünlerde artan Tel Aviv-Londra hattındaki desteğin sıradan duygusallık üzerine inşa edildiğini ve artan İsrail ile IŞİD saldırılarıyla bölgenin kan gölüne çevrilmesinin tesadüfe dayandığını düşünmemiz mümkün değildir. İsrail Ortadoğu’da kurulacak bir Peşmerge devletiyle, yeni müttefik bulmanın yanında, kendilerine ezeli düşman olarak addettikleri “Sünni Müslüman Coğrafyası’nın bölünüp paramparça edilmesi” hedefine de ulaşmak istemektedir. Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık ve kaos ortamını Türkiye ve İran’a yayma, Ortadoğu’yu büsbütün cehenneme çevirmenin planları yapılmaktadır. Ancak, Allah (cc) açıkça müjdelemektedir: İsrail’in mutlaka sonu gelecek, Siyonizm belâsı mutlaka yer yüzünden silinecek, son zafer İslâm’ın olacaktır.” dedi.
Devlet gemisi kaptanlığının 4 dil bilip haksızlık karşısında dilsiz olana değil, sadece "one minute" diyebilecek yürekte olana teslim edileceğini vurgulayan Gündüz, “İnanıyorum ki 10 Ağustos çok farklı gerçekleşecek. Mübarek olsun. Ben Gümüşhane’ye inanıyorum, Gümüşhane’den büyük bir oy patlaması, rekor bekliyorum. Nasıl olsa kazanacağız deyip rehavete kapılmayalım. 10 Ağustos’a kadar bize tatil yok. Teşkilatlarımızın çabası ve halkımızın teveccühü ile Sayın Başbakanımız’ın ilk turda Köşk’e Cumhurbaşkanı olarak çıkacağına inanıyorum. İlk defa milletimiz kendi Cumhurbaşkanını seçecek. O yönüyle de gerçekten tarihi bir seçimle karşı karşıya bulunuyoruz. Bu seçimde de inşallah milletimiz, halkımız ve demokrasimiz kazanacak. Bu manada çalışmalarımızı yoğunlaştırıp, bizlerde teşkilatlar olarak üstümüze düşeni yapacağız ve Yeni Türkiye’nin inşası yolunda bu zorlu basamağı da Allah’ın izni ve gayretlerimiz sayesinde başaracağımıza inanıyorum. AK Parti teşkilatları olarak, partimizin kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin sadece kendi topraklarından ibaret bir ülke olmadığının bilincinde olarak hareket ediyoruz. Artık dünyanın uzak coğrafyalarında dahi zulüm gören halklar Türkiye’den medet umuyor. Bizler bu bilinçle yaşıyor ve çalışıyoruz. Bugün Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta yaşayan kardeşlerimizin sıkıntıları bizim sıkıntılarımızdır. Onların uğradığı zulme karşı uzanabilecekleri bir dal olmak bizim için bir görev. Bu bilinçle ülkemizi kendisi ve çevresi için aydınlık yarınlara taşıyacak güce ulaştırabilmek için hep birlikte çalışmamız gerekiyor. Bizler bu misyonumuzun farkındayız ve bu güzel ayın vesilesi ile Cenab-ı Hakk’ın yardımcımız olacağına olan inancımız tamdır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm İslam Alemi’ne Ramazan Ayı’nın hayırlar getirmesini diliyoruz.” diye konuştu.
Yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin Türkiye’de sistemin kronik bir sorununun çözümü anlamına da geldiğini belirten Gündüz, bütün cumhurbaşkanı seçimlerinin Türkiye’de 1961’den bu yana hep krizli olduğunu, parlamento içi dengelerle oynayarak seçimlere müdahale edildiğini dile getirerek, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin bu ihtimalleri de bertaraf edeceğini söyledi.
Halka Cumhurbaşkanı seçtirmemek için geçmişte görülmedik engeller icat edildiğini hatırlatan Gündüz, “Bunlar karşısında boynumuzu bükmedik, seçim kararı aldık. Meseleyi milletin hakemliğine götürdük. Milletimiz 2007'de yüzde 47'lik bir destekle tercihini AK Parti'den yana kullandı. 21 Ekim 2007'de yapılan referandum ile cumhurbaşkanını halkın seçmesini sağlayacak düzenleme yaptık. Yüzde 69 ile kabul gördü. MHP ve CHP cumhurbaşkanını halkın seçmesini istemiyordu. Şimdi hangi yüzle halkın karşısına çıkıp oy isteyecekler ve kimin için oy isteyecekler? MHP ve CHP nin çatı adayı Ekmeleddin İHSANOĞLU ne vadediyor,dikkatle okuyalım ; Hükümetimizin Ortadoğu politikasını yanlış görüyor ,proaktif siyaset yerine verili durumu kabullenmeyi ve eski Türkiye çizgisine dönmeyi vadediyor. Türkiye İsrail ve İsrail Arap ilişkilerine dair söyledikleri tam da İsrail’in arzuladıklarını ifade ediyor.Irak ve Suriye politikalarını yanlış görüyor. Peki ne yapılması gerekiyor, yaşananlar karşısında ne tür bir tavır sergilenebilirdi diye sorulunca, bir şey söyleyemiyor. Ekmel Efendi’nin “Demirel destekçisi” masonlar tarafından mağlubiyete uğratılan Merhum Sadettin Bilgiç’in akrabası olması da manidar. Rahmetli Erbakan Hoca’nın, Rahmetli Muhsin Başkan’ın karşısında, berbat statükonun “Bekçiliğini” vadediyor. Geçmişte, Mısır’daki “darbe”ye darbe diyemediği, “katliam”lara ses çıkaramadığı gibi, “başörtüsü” konusunda da net bir tavır sergileyemedi “gelenek” dedi o kadar. Ekmeleddin İhsanoğlu, hem de sıradan bir günde değil, İsrail Gazze'nin üstüne ateş olup yağarken, Türkiye, İsrail ve Filistin konusunda tarafsız olmalı' dedi. Bir tarafı tutarsak onlar barışınca biz kötü olurmuşuz. Yetmedi, 'Suriyeli mülteciler hatta mülteci statüsünde olmayan bir milyondan fazla insan buraya girdi. Türkiye'nin buna kapı açmaması lazımdı' dedi. Suriye'de yaşanan savaşta Türkiye'nin tutumuna ilgili bir kritik değildi bu, basbayağı Türkiye'nin en insani, en merhametli politikasını eleştirdi. Daha ötesi, Türkiye'nin kapı açmaması lazımdı' dedikleri çıplak ayaklarıyla Esad'ın şebbihalarından, varil bombalarından kaçan masum insanlardı. Ölümden kaçan insanlara sığınma sağlanmasına isyan eden İhsanoğlu, hadi Türk Solu'nu bilmiyor ama eski görevi nedeniyle Suriye'yi, İsrail'i, Filistin'i, Mısır'ı gayet iyi biliyor. Ve bu vicdansızlığı sebebiyle kendisini bilmeyenlerin nutku tutuluyor. Bu projeye bugünlerde artan Tel Aviv-Londra hattındaki desteğin sıradan duygusallık üzerine inşa edildiğini ve artan İsrail ile IŞİD saldırılarıyla bölgenin kan gölüne çevrilmesinin tesadüfe dayandığını düşünmemiz mümkün değildir. İsrail Ortadoğu’da kurulacak bir Peşmerge devletiyle, yeni müttefik bulmanın yanında, kendilerine ezeli düşman olarak addettikleri “Sünni Müslüman Coğrafyası’nın bölünüp paramparça edilmesi” hedefine de ulaşmak istemektedir. Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık ve kaos ortamını Türkiye ve İran’a yayma, Ortadoğu’yu büsbütün cehenneme çevirmenin planları yapılmaktadır. Ancak, Allah (cc) açıkça müjdelemektedir: İsrail’in mutlaka sonu gelecek, Siyonizm belâsı mutlaka yer yüzünden silinecek, son zafer İslâm’ın olacaktır.” dedi.
Devlet gemisi kaptanlığının 4 dil bilip haksızlık karşısında dilsiz olana değil, sadece "one minute" diyebilecek yürekte olana teslim edileceğini vurgulayan Gündüz, “İnanıyorum ki 10 Ağustos çok farklı gerçekleşecek. Mübarek olsun. Ben Gümüşhane’ye inanıyorum, Gümüşhane’den büyük bir oy patlaması, rekor bekliyorum. Nasıl olsa kazanacağız deyip rehavete kapılmayalım. 10 Ağustos’a kadar bize tatil yok. Teşkilatlarımızın çabası ve halkımızın teveccühü ile Sayın Başbakanımız’ın ilk turda Köşk’e Cumhurbaşkanı olarak çıkacağına inanıyorum. İlk defa milletimiz kendi Cumhurbaşkanını seçecek. O yönüyle de gerçekten tarihi bir seçimle karşı karşıya bulunuyoruz. Bu seçimde de inşallah milletimiz, halkımız ve demokrasimiz kazanacak. Bu manada çalışmalarımızı yoğunlaştırıp, bizlerde teşkilatlar olarak üstümüze düşeni yapacağız ve Yeni Türkiye’nin inşası yolunda bu zorlu basamağı da Allah’ın izni ve gayretlerimiz sayesinde başaracağımıza inanıyorum. AK Parti teşkilatları olarak, partimizin kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin sadece kendi topraklarından ibaret bir ülke olmadığının bilincinde olarak hareket ediyoruz. Artık dünyanın uzak coğrafyalarında dahi zulüm gören halklar Türkiye’den medet umuyor. Bizler bu bilinçle yaşıyor ve çalışıyoruz. Bugün Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta yaşayan kardeşlerimizin sıkıntıları bizim sıkıntılarımızdır. Onların uğradığı zulme karşı uzanabilecekleri bir dal olmak bizim için bir görev. Bu bilinçle ülkemizi kendisi ve çevresi için aydınlık yarınlara taşıyacak güce ulaştırabilmek için hep birlikte çalışmamız gerekiyor. Bizler bu misyonumuzun farkındayız ve bu güzel ayın vesilesi ile Cenab-ı Hakk’ın yardımcımız olacağına olan inancımız tamdır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm İslam Alemi’ne Ramazan Ayı’nın hayırlar getirmesini diliyoruz.” diye konuştu.