15 Temmuz Zafer Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasına siyasi parti ve STK’lar da destek verdi.
Grup adına açıklama yapan Şuurlu Öğretmenler Derneği Gümüşhane Şube Başkanı Dr. Yakup Topal, Sinvar’ın Refah’ta siyonist işgal ordusuyla girdiği göğüs göğüse bir çarpışma sonucunda şehit düştüğünü, üzgün değil sevinçli olduklarını söyledi.
“Yahya Sinvar bizlere eşsiz bir hikaye miras bıraktı”
Ümit ve inançlarının daha yüksek olduğunu ifade eden Topal, “Kalbimiz kırık değil, cesaretle, azimle ve mücadele hissiyle dolu. Yahya Sinvar bizlere eşsiz bir hikaye miras bıraktı. Destansı bir hayat yaşadı, hayatını destansı bir ölümle taçlandırdı. Siyonist katliamcılar, Sinvar’ın Gazze’deki tünellerde saklandığını öne sürüyordu. Sivilleri ve rehineleri canlı kalkan olarak kullandığını iddia ediyorlardı. Oysa gördük ki Hamas’ın 61 yaşındaki lideri, elinde kalaşnikof marka tüfeği, üzerinde hücum yeleği ve yanında yoldaşlarıyla ülkesini işgal eden soykırım çetesiyle en ön safta göğüs göğüse çarpışıyormuş. O son anlarında kefiyeyle örttüğü yüzünü açıp teslim olarak hayatını kurtarmayı aklından bile geçirmedi. Son ana kadar direndi. Ağır yaralanan koluna demir bir telle turnike yaparak çatışmaya devam etti. Bulunduğu yeri tespite gelen İHA’ya son gücüyle bir sopa fırlattı. Neticede, kendisiyle yüz yüze çatışmaya cesaret edemeyen işgal ordusunun bir tank mermisiyle şehit düştü. Ölümünün ardından geriye tüfeği, tabancası, 99’luk tesbihi, dua kitabı ve yeryüzünde ezilen, aşağılanan, sömürüye ve işgale uğrayan herkese büyük bir cesaret aşılayan destansı hikayesi kaldı” dedi.
“İsrail sivilleri katlediyor fakat direnişe bir zarar veremiyor, tokat yemeye devam ediyor”
“Şehid Yahya yolun devam edecek”, “Yaşasın Küresel İntifada”, “İsrail’le Ticaret Filistin’e İhanet”, “Gemiler Gidiyor Soykırım Sürüyor”, “Vanaları Kapat Petrolü Kes”, “Filistin Davamız Yargılanamaz” sloganlarının atıldığı açıklamasında Yahya Sinvar’ın son anına kadar direnmekten vazgeçmediğini dile getiren Topal, “Tıpkı liderleri gibi Filistin halkı da bir yıldır işgalcilerin üzerlerine ölüm kusmasına karşı direniyor. Ölüyor fakat yenilmiyor. Filistinli çocukları keskin nişancı tüfekleriyle vuruyorlar, insanları sokak ortasında bombalıyorlar, hastaları hastane önlerinde yakarak katlediyorlar. Tüm bu baskıya rağmen Filistin halkının iradesini kıramıyorlar. Bir halk, savaşçılarıyla beraber topyekün direniyor. Eli kanlı işgal kuvvetleri Filistin direnişiyle mücadelesinde hiçbir sonuca ulaşamadı. Şimdi aynı saldırganlık dalgasını Lübnan halkına yöneltti. İşgalciler, Lübnan’a yönelik katliamlarında Lübnan’daki İslami direnişi etkisizleştirmeyi ve Hizbullah-Hamas arasındaki iş birliğini engellemeyi hedefliyor. Fakat Güney Lübnan’a iki haftadır karadan girmeye çalışan işgal ordusu hiçbir ilerleme kaydedemedi. Üstelik ağır kayıplar verdi, vermeye de devam ediyor. 14 Ekim’de, Lübnan İslami Direniş Hareketi Hizbullah tarafından fırlatılan SİHA’lar çok sayıda işgal askerinin hayatına son vererek İsraillileri şoka soktu. Askeri başarı elde edemeyen İsrail ise sivilleri katlediyor fakat direnişe bir zarar veremiyor, tokat yemeye devam ediyor” diye konuştu.
“Biz gerçekten bir şeyler değişsin diye buradayız”
Aksa Tufanı ve ardından siyonist rejimin gaddar saldırılarının dünyada iki cepheyi belirginleştirdiğini dile getiren Topal, “Dünyanın tüm özgür halkları, baskıya, ayrımcılığa, tahakküme, sömürüye, apartheide ve istikbara karşı olan herkes Filistin’le saf tutmuş halde. Yeryüzünün iktisadi ve siyasi egemenleri ise tam tekmil İsrail’in tarafında. İşgal rejimi, küresel kapitalist güçlerin yeryüzünün her yanında kurduğu kolonilerin son örneğidir. Bu yüzden İsrail’le hesaplaşmak küresel emperyalizmle hesaplaşmaktır. İsrail’e meydan okumak, sömürüyle zenginleşen merkez kapitalist devletlere meydan okumaktır. Tam da bu sebeple dünyanın her yerinde milyonlarca insan aylardır İsrail’in korkunç saldırganlığına karşı bir araya geliyor. Bizler gerçekçi insanlarız. Aylardır meydanlara çıkıyoruz. Amacımız direnen halklara romantik bir selam göndermek değil. Kahrolsun İsrail diyerek İsrail’i kahredemeyeceğimizi de biliyoruz. Bizler bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede vergi veriyoruz, bu ülkede çalışıyor, bu ülkede üretiyoruz. Muhatabımız hiç kuşkusuz bu ülkenin siyasi iktidarıdır. Biz gerçekten bir şeyler değişsin diye buradayız. Değişmesi gereken şeyler bellidir. Değiştirmesi gerekenler bellidir. Koşullar müsaittir. İmkanlar elvermektedir. Mesele irade meselesidir” ifadelerini kullandı.
“Hukuki yasak, ticaretin fiilen engellendiği anlamına gelmiyor”
Sokaklarda kurulan baskı sonucunda İsrail’le ticari ilişkilerin sonlandırılmasına karar verdiğini fakat İsrail’le ticaretin farklı yollarla sürdüğünü savunan Topal, “Devletin resmi verilerine göre Türkiye’den Filistin’e ihraç edilen çelik bu sene %30.000 artış gösterdi. Soruyoruz: Bu rakamlar halkla dalga geçmek değil midir? Her an Türkiye’den İsrail’e giden yeni bir ticari gemiden haber alıyoruz. Ticaret kesildiyse 300 kat artan çelik ithalatı nedir, bu gidip gelen gemiler neyin nesidir? İsrail’le ticaretin hukuken yasaklandığı doğru. Fakat hukuki yasak, ticaretin fiilen engellendiği anlamına gelmiyor. Siyasi iktidarın elindeki tek veya en etkili enstrüman hukuk değildir. yasakları dolanarak soykırımcılarla ticari ilişkilerini sürdüren kan emici patronları kamuoyu önünde şiddetle eleştirerek caydırmadı. Bu vampirleri yanına çağırıp görüşerek de gereken etkiyi uyandırmayı denediğini duymadık. Türkiye’de yaşayan herkes, Erdoğan’ın ağırlığını kullanarak İsrail’le ticareti fiilen kesmeye muktedir olduğunu biliyor. Fakat görünen o ki, mevcut yönetim bunun yerine hukuki yasağı bir iftihar vesilesi olarak kullanırken fiili ticarete göz yummayı etmeyi tercih ediyor” dedi.
“Petrol sevkiyatı ve Kürecik radarı İsrail’in güvenliğinin sağlanmasındaki en büyük enstrümanlardan birisi”
İsrail’e petrol sevkiyatının da tüm hızıyla devam ettiğini, işgal rejiminin askeri ve sivil amaçla kullandığı ham petrolün en önemli kısmının Türkiye üzerinden ulaştırıldığını kaydeden Topal, “Azerbaycan devlet şirketi SOCAR tarafından satılan petrol, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı aracılığıyla Adana’nın Ceyhan ilçesine kadar taşınıyor. Daha sonra tankerlere yüklenerek İsrail limanlarına varıyor. Bugün Filistin’i, Lübnan’ı ve tüm Ortadoğu’yu vuran İsrail uçaklarının yakıtlarının önemli bir kısmı Türkiye üzerinden sevk ediliyor. SOCAR’ın önünde, BOTAŞ’ın önünde bunları anlattık. Onlarca farklı şehirde meydanlarda aylardır haykırıyoruz. Siyasi iktidar derhal, İsrail’e petrol sevkiyatına son vermek zorundadır. İsrail kendisine yöneltilen füze ve SİHA saldırılarını engellemekte büyük güçlük çekiyor. Bu gibi saldırılara karşı İsrail’in güvenliğinin sağlanmasındaki en büyük enstrümanlardan birinin Türkiye’de yer alan Kürecik Radar Üssü olduğu açıktır. NATO’ya bağlı bu askeri üste tüm bölgeyle ilgili anlık veriler toplanarak NATO üyesi devletlerle paylaşılıyor. Her katliamdan sonra İsrail’in kendini savunma hakkını vurgulayan ABD’nin elindeki bu verileri İsrail’le paylaşmadığını varsaymak safdillik olur. Bugün Türkiye, İsrail’in güvenliğinin sağlanmasındaki en önemli unsurlardan biri niteliğindedir. Bu hepimiz için büyük bir utanç vesikasıdır. Filistin davamız tertemizdir, hiçbir art niyet ve ajandası bulunmamaktadır” diye konuştu.
“Bizler izzeti zillete tercih ediyoruz”
Filistin’i savunmanın Türkiye’yi savunmak olduğunu kaydeden Topal, “Filistin’i savunanlara yönelik engellemeler terk edilmelidir. Soykırımcı Siyonistlerle her türlü ticari ilişki etkili bir şekilde sonlandırılmalıdır. İşgal rejimine petrol sevkiyatına son verilmelidir. İşgalcileri koruyup kollayan Kürecik Radar Üssü ve İncirlik Üssü kapatılmalıdır. Hala yürürlükte olan serbest ticaret anlaşması iptal edilmelidir. Soykırım sürecine fiilen iştirak eden çifte vatandaşlar cezalandırılmalıdır. Siyonist rejime yönelik açılan davalar için soruşturma izni verilmelidir. Yahya Sinvar’ın şehadeti bizlere korkunun, çekinmenin, geri durmanın ve tereddüt etmenin zilletini; pes etmemenin, karşı çıkmanın ve cesaretle direnmenin izzetini öğretiyor. Bizler Türkiye halkı olarak izzeti zillete tercih ediyoruz. Siyasi iktidardan da bunun gereğini yerine getirmesini istiyoruz. Tüm kamuoyuna, aylardır dillendirdiğimiz bu taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğimizi kararlılıkla ilan ediyoruz” ifadelerini kullandı.