Gümüşhane Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen “İslam’ın rehberliğinde bilgiden bilince” konulu programa konuşmacı olarak katıldı.
Gümüşhane Valisi Alper Tanrısever, Belediye Başkanı Ercan Çimen, Rektör Prof.Dr. Halil İbrahim Zeybek’in katıldığı program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı okunmasıyla başladı.
Ankara Ahmet Hamdi Akseki Cami İmam Hatibi Gümüşhaneli hemşehrimiz Mansur Sağır'ın Kur’an tilavetinin ardından Rektör Zeybek’in açılış konuşmasıyla başlayan programda Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, gittiği her yerde öğrencilerle buluşmak istediğini, 30 yıla yakın sınıflarda, kürsülerde öğrencilere ders vermiş birisi olduğunu hatırlattı.
“Dünyada nüfusu bizim öğrenci sayımız kadar bile olmayan 140 civarında ülke var”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hizmetleri içerisinde en çok gençlere yönelik çalışmaları önemsediğini kaydeden Erbaş, “Bununla ilgili Genel Müdürlüğümüz var, bünyesinde daire başkanlığımız var. Pek çok genel müdürlüğümüzün bünyesinde gençlerimizi önceleyen programlar, projeler yer almakta. Gençlerimize yönelik nerede bir faaliyet varsa oraya koşmaya gayret ediyoruz. Başkanlığımızın bütün Genel Müdürlükleri, Daire Başkanlıkları, il müftülerimiz, ilçe müftülerimiz, bütün hocalarımız olarak gençler bizim en önemli değerimiz. Ülkemizde sadece öğrenci olarak 28 milyon kadar gencimiz var. Bu ne büyük bir zenginliktir. Dünyada nüfusu bizim öğrenci sayımız kadar bile olmayan 140 civarında ülke var. Sizler bizim için çok değerlisiniz” dedi.
“Mescid-i Nebevi bittikten sonra ilk yapılan iş orada okul kurmak oldu”
Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları olarak kendilerini peygamber varisi olarak tanımladıklarını dile getiren Erbaş, “Alimler peygamberlerin varisleridir. Bu bizimle sınırlı değil. Üniversitelerimizdeki her Müslüman hocamız peygamber varisi. Branşı ne olursa olsun. Milli Eğitim Bakanlığında çalışan 1 milyon 200 bin öğretmenimizin her biri bir peygamber varisi. Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicret ettiği zaman orada ilk yaptığı şey Mescid-i Nebevi oldu. Ve Mescid-i Nebevi’yi bitirdikten sonra ilk yaptığı şey Mescid-i Nebevi oldu ve Mescid-i Nebevi bittikten sonra ilk yaptığı iş orada okul kurmak oldu. Orada yüzlerce, binlerce sahabi yetişti” diye konuştu.
“Kitapla, kalemle, kütüphaneyle asırlarca hep gelişmişiz, ilerlemişiz, dünyaya yön vermişiz”
Bu medeniyetin çocuklarının elinden kitap ve kalem düşmemesi gerektiğini ifade eden Erbaş, “Kitapla, kalemle, kütüphaneyle asırlarca hep gelişmişiz, ilerlemişiz, dünyaya yön vermişiz. Medeniyetimiz adeta ilim medeniyeti olarak tanınmış, bilgi hikmet medeniyeti olarak tanınmış ilk asırlardan itibaren” ifadelerini kullandı.
“İslam bizim için en büyük nimettir”
Bütün peygamberlerin İslam peygamberi olduğunu hatırlatan Erbaş, “Hz. Musa dahil, Hz. İsa dahil. Yahudilik Hazreti Musa'dan 600 sene sonra ortaya çıkan bir anlayış. Hıristiyanlık Hazreti İsa'dan neredeyse 100 sene sonra ortaya çıkan bir anlayış. İkisi de İslam Peygamberi. Allah indinde din İslam'dır. Hz. Adem ile başlayıp, Hz. Muhammed efendimiz ile peygamberlerin getirdiği dinin adıdır İslam. O yüzden İslam bizim için en büyük nimettir” dedi.
“Gazze’de o katliamın yapılmasına sebep olanlar Romalıların bugünkü torunları”
Konuşmasında Filistin konusunda ayrı bir başlık açan Prof.Dr. Erbaş, “Peygamberimizden 5 sene sonra Kudüs İslam diyarı oldu Hz. Ömer'le. Kudüs, bugün zalimlerin, işgalcilerin zulmü altında inleyen Kudüs. Gazze, Filistin ondan önce de esasında büyük zulümlerin işlenildiği bir yer idi. M.S. 70 yılında Roma İmparatorluğu Kudüs'te çok büyük bir katliam yapmıştı. Roma İmparatorluğu bugün Kudüs'te, Gazze'de katliam yapanların ataları. Bugün orada katliam yapanlar adeta İsrail'i, İsrail'deki yöneticileri öne sürerek o katliamın yapılmasına sebep olanlar Romalıların bugünkü torunları. Batılılar, başta Amerika olmak üzere İngiltere, Romalıların torunları onlar. Romalı tarihçi Filavius diyor ki 70 yılında öyle bir katliam oldu ki Kudüs'teki Süleyman Mabedi'ni yıktılar. Gövdelerinden kopan başlar, öldürülenlerden akan kanlardan oluşan kan gölü üzerinde yüzüyordu. O zaman kaçabilenler kaçtı dünyanın çeşitli yerlerine gittiler. Sürgün hayatı daha önce Babil döneminde de olmuştu” ifadelerini kullandı.
“Zulmün bitmesi için bütün İslam dünyasının “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız. Ayrılıp bölünmeyiniz, parçalanmayınız” ayetinin etrafında toplanması lazım”
637 yılında Hz. Ömer’in Kudüs'ü İslam diyarı yaptığında en büyük sevinci Yahudilerin yaşadıklarını ifade eden Erbaş, “Orayı Hz. Ömer Darü's-Selam yaptı. Darü's-Selam barışın yurdu demek. Kudüs'teki farklı inançlardan, farklı ırklardan hatta farklı mezheplerden insanların barış içerisindeki yaşama süreci 400 sene kadar sürdü. Ne zaman ki bugünkü batılıların yine ataları olan haçlılar 1099 yılında Kudüs'ü işgal etti. Yine büyük bir katliam. Kaçabilenler kaçtı. Kudüs, Darü's-i Selam'dan Darül Harbe yani kaosun, savaşın, kavganın yaşandığı bir yer haline geldi. Kimler yüzünden? Bugünkü batılıların ataları, haçlılar yüzünden. 1099'dan 1187'ye kadar 88 sene bu zulüm sürdü Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü tekrar Haçlıların işgalinden kurtardığı zamana kadar. Selahaddin Eyyubi ve askerleri 1187’ye kadar tekrar Kudüs'ü barışın yurdu haline getirdi. 1917'de Batılılar, Haçlıların torunları orayı tekrar kaosun yaşandığı yer haline getirdiler, tekrar kaosun yaşandığı yer haline getirdiler. 1948 yılında bugün terör devleti dediğimiz İsrail'i kurdurdular. Osmanlı'yı parçaladıktan sonra, İslam Devleti'ni parçaladıktan sonra ve 75 yıl oldu. Daha önce bu zulüm 88 yıl sonra bitmiş idi. Şimdi 88 yılı beklemeyeceğiz daha önce kavuşacağız Allah'ın izniyle. Ama bizim çalışmamız lazım. Bizim birliğe, beraberliğe bütün İslam dünyasının “Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız. Ayrılıp bölünmeyiniz, parçalanmayınız” ayetinin etrafında toplanması lazım” diye konuştu.
“Tefsir ne kadar dini ilimse, astronomi de Matematik de o kadar dini bir ilimdir”
Mazlum coğrafyaların ve Türkiye’nin birlik, beraberlik, çalışma ve bilimsel faaliyetle güçleneceğini, güçlü olmanın yolunun buralardan geçtiğinin dile getiren Erbaş, “7. asırdan 17. asırda kadar ilmi faaliyetleri hep Müslümanlar sürdürdü. Tefsir ne kadar dini ilimse, astronomi de o kadar dini bir ilimdir. Matematik de o kadar dini bir ilim. Biz onun için bütün bilim dalları ile ilgili çalışmalarımızı yaparken bir Müslüman mütefekkir olarak, Müslümanca düşünerek, alanımızla ilgili kitapları okurken bu kitabı daha iyi anlayayım, alanımızla ilgili eğitim alırken hocamızı daha iyi dinleyeyim de Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamama vesile olsun düşüncesiyle eğer çalışırsanız, okursanız nafile ibadet yapmış sayılırsınız. İnsana ancak ve ancak çalıştığının karşılığı vardır. Ve çalıştığının karşılığını da insan görecektir. Astronomi alanında, fizik alanında okuyan, yazan, çalışan, çeşitli kitaplar, makaleler okuyan bir kişi bu alanda hiç okumayan bir ilahiyatçıya göre Kur'an-ı Kerim'deki bazı ayetleri daha iyi anlar. Bilim geliştikçe Kur'an-ı Kerim daha iyi anlaşılacak. Bugün bilimle çelişiyor gibi gözüken ayetler bilim geliştikçe anlaşılacak. Kur’an mucize bir kitap. Her okunduğunda sanki yeni inmiş gibi zannediyorsunuz ayetleri” dedi.
“O günün besili atları bugünün KAAN’ları, KIZIL ELMALARI”
Önceki gün havalanan KAAN uçağına atıfta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, “Uçağımızı yaptık, uçurduk elhamdülillah. Daha nice böyle uçaklar uçacak inşallah yakın zamanda. TUSAŞ'ta 20 bin kadar mühendisimiz var. Kimisi uçağımızın kanadını yapıyor, kimisi gövdesini yapıyor ve motorunu yapıyor. TUSAŞ'ın bütün birimlerini gezdim dolaştım. Aselsan'ın bütün birimlerini gezdim dolaştım. Roketsan'ın birimlerini gezdim dolaştım. Mühendislerimiz çok güzel işler çıkarıyorlar elhamdülillah. Bu bizi sevindiriyor. Bu bizi gururlandırıyor. İşte o Kaan'ı uçurduğumuz zaman Enfal suresinin 60. ayetinin altına Kaan'ın fotoğrafını koyarak paylaştım. “Düşmanlarınıza karşı hazırlıklı olun, besili atlar yetiştirin” diyor Allah-u Teala. O günün besili atları bugünün KAAN’ları, KIZIL ELMALARI. O günün besili atları bugünün savunma sanayiinde ürettiğimiz o silahlar ya da benzeri şeyler” diye konuştu.
“Şeytanın orduları hep olacak ve hep düşmanlık yapacaklar. Onlara karşı tedbirinizi alacaksınız”
Savunma sanayinde yapılan çalışmaların “Yeryüzünde düşmanlığın hiç olmadığı zaman olmamıştır” sözleriyle önemini vurgulayan Erbaş, “Bu Habil ve Kabil ile başladı. Yani Hz. Adem'in çocuklarıyla başladı. Şeytan kıyamete kadar olacak mı? Olacak. Apaçık bir düşmanın ordusu olacak mı? Şeytanın orduları var. Dolayısıyla şeytanın orduları hep olacak. Onun yolundan gidenler hep olacak. Şeytanın yolundan giden insanlar kıyamete kadar olacak ve onlar hep düşmanlık yapacaklar. Onlara karşı tedbirinizi alacaksınız. Bu tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamamız lazım. Maddi tedbir ve manevi tedbir. Bununla ilgili İslam'ın çok önemli tedbirleri var, önerileri var, teklifleri var” ifadelerini kullandı.
“Ne yapıyorsan en iyisini yap. Dünyayı iyilik değiştirecektir”
Salonu dolduran gençlere “Ne olur gayret edin çalışın. Hangi alanda eğitim alıyor olursanız olun, en iyi olmaya gayret edin. Bu bize Allah'ın verdiği bir vazifedir” diye seslenen Erbaş, “Hayatta hangi işi yapıyorsan en iyisini yap. Biz 10 asır hep en iyi olmuşuz. Ama bir yerde gerileme dönemi başlamış. Bu sefer batılılar bizim ecdadımızın getirdiği yerden devam ettirmişler. Matematiği almışlar belli bir yere getirmişler. Biyolojiyi almışlar, trigonometriyi almışlar. Şimdi Batılılar daha çok ilerletmişler. Biz ne yapacağız bugün? İlmi kim geliştiriyor olursa olsun ondan istifade edeceğiz. Bizim de yeni yeni buluşlara imza atmamız lazım. Alanlarımızda çok iyi çalışmamız lazım. Müslüman her zaman en iyi olur. Bu ilkeyi de zihnimizden, hafızamızdan hiçbir zaman çıkarmamamız lazım. Yeryüzünde iyilik hakim oluncaya kadar bizim yaptığımız her işteki hedefimiz, yeryüzünde iyiliğin hakim olmasıdır. Ve dünyayı iyilik değiştirecektir. Kötülüklerin ortadan kalkması, iyiliklerin yaygınlaşması Müslümanın, müminin en önemli vazifelerinden birisidir. O yüzden hem eğitim süreçlerinizde hem de eğitim süreçleriniz bittikten sonra hayata atıldığınızda hep iyilik peşinde olun” dedi.
Konuşmasının ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş ve Rektör Prof.Dr. Halil İbrahim Zeybek’in karşılıklı hediye takdiminde bulunmasıyla program sona erdi.
yusuf sadık Eğitimci yazar_gazeteci 10 Ay Önce
Sayın Erbaşın mevkidaşi merhum Lütfi Doğan ın memleketini teşrif etmesi hepimizi onurlandırdıi, Ancak Akşamki STK ve kanaat önderleri ile buluşmasını pek anlayamadık. 300 ü aşkın STK dan kimler katıldı. Kanaat önderi biz değilsek kimlerdi doğrusu merak etmekteyim. Bizler Müsbet Ve mecelle ilmiyle hem-hal olan kişileriz. Saın Erbaştan öğreneceklerimiz vardı ama Negazeteci olarak nede kanaat sahibi olarak bu davetlere her nedense icabet ettirilmedik.