Gümüşhane Üniversitesi Senatosu, geçtiğimiz günlerde Göktürk-2 uydusunun töreni öncesi ve sonrasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kampüsünde meydana gelen olayları kınadı.
Senato tarafından yapılan basın açıklamasında üniversitelerin bilimsel özerkliğin ve düşünce özgürlüğünün kurumsal mekanı olduğu, bu özelliği ile bilimsel, düşünsel gelişmenin en önemli sebep ve teminatı olduğu vurgulanırken, meydana gelen olayların kabul edilemez olduğu ifade edildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçmişteki bazı olağan dışı dönemlerde güç bulan ve üniversiteyi kendi amacına araç kılmaya çalışan anlayışların Türkiye'deki üniversite geleneğinin evrensel bir vizyonla gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. Maalesef siyasetin veya medyanın bazı kesimlerinin de bilerek veya bilmeyerek verdikleri destek, bu çarpık anlayışların daha da cesaretlenmesine yol açmıştır.
Son yıllarda Türkiye hızlı bir değişim ve gelişim sürecini yaşamaktadır. Toplumun bütün kesimleri ve kurumlar bu gelişim sürecinden güçlü şekilde etkilenmekte, her geçen gün yarınlara olan güven ve umut artmaktadır. Üniversitelerimiz de bunun dışında değildir. Fırsat eşitliğinin sağlanması yönündeki uygulamalar, eğitimin büyük oranda parasız hale getirilmesi, üniversite anlayışının daha çoğulcu bir yapıya kavuşturulması üniversitelerimizdeki gelişmenin en önemli göstergeleridir.
Geçtiğimiz hafta ülkemiz büyük bir başarıya imza attı. Mühendislerimizin geliştirdikleri Göktürk-2 uydusu uzaya fırlatıldı. Ancak ne var ki! üniversiteleri illegal amaçlarının araçları haline getirmek isteyenler bu başarımızı gölgelemeye çalıştılar. Bunların bizzat üniversiteden, siyasetten ve medyadan buldukları bir kısım taraftarla illegal eylemlerini meşrulaştırmaya çalışmalarını ibretle izlemekteyiz. Akademik öncelikle değil politik öncelikle hareket eden öğretim elemanlarının bu tür olayları haklı göstermeye yönelik tutumları ile sözde hak arayışı içerisinde olduğunu ifade eden ama bunu, yüzlerini maskeleyerek, sapanlarla çelik bilye atarak gerçekleştiren ve tüm bunları yaparken de başta başbakan olmak üzere diğer bir çok devlet adamının can güvenliğini tehlikeye sokan eylemler kabul edilemez. Kendi çocuklarını bu durumda görmek istemeyenlerin kendilerine yetiştirilmek üzere emanet edilen gençleri bu ortamlara çekmeleri son derece manidardır. Üniversitenin temel değeri olan özgürlük ilkesine sığınarak özgürlük dışı duruş ve eylemler karşısında, kamu güvenliğini sağlamakla sorumlu emniyet güçlerinin suçlanması anlaşılamaz bir çelişkidir.”
Senato tarafından yapılan basın açıklamasında üniversitelerin bilimsel özerkliğin ve düşünce özgürlüğünün kurumsal mekanı olduğu, bu özelliği ile bilimsel, düşünsel gelişmenin en önemli sebep ve teminatı olduğu vurgulanırken, meydana gelen olayların kabul edilemez olduğu ifade edildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçmişteki bazı olağan dışı dönemlerde güç bulan ve üniversiteyi kendi amacına araç kılmaya çalışan anlayışların Türkiye'deki üniversite geleneğinin evrensel bir vizyonla gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. Maalesef siyasetin veya medyanın bazı kesimlerinin de bilerek veya bilmeyerek verdikleri destek, bu çarpık anlayışların daha da cesaretlenmesine yol açmıştır.
Son yıllarda Türkiye hızlı bir değişim ve gelişim sürecini yaşamaktadır. Toplumun bütün kesimleri ve kurumlar bu gelişim sürecinden güçlü şekilde etkilenmekte, her geçen gün yarınlara olan güven ve umut artmaktadır. Üniversitelerimiz de bunun dışında değildir. Fırsat eşitliğinin sağlanması yönündeki uygulamalar, eğitimin büyük oranda parasız hale getirilmesi, üniversite anlayışının daha çoğulcu bir yapıya kavuşturulması üniversitelerimizdeki gelişmenin en önemli göstergeleridir.
Geçtiğimiz hafta ülkemiz büyük bir başarıya imza attı. Mühendislerimizin geliştirdikleri Göktürk-2 uydusu uzaya fırlatıldı. Ancak ne var ki! üniversiteleri illegal amaçlarının araçları haline getirmek isteyenler bu başarımızı gölgelemeye çalıştılar. Bunların bizzat üniversiteden, siyasetten ve medyadan buldukları bir kısım taraftarla illegal eylemlerini meşrulaştırmaya çalışmalarını ibretle izlemekteyiz. Akademik öncelikle değil politik öncelikle hareket eden öğretim elemanlarının bu tür olayları haklı göstermeye yönelik tutumları ile sözde hak arayışı içerisinde olduğunu ifade eden ama bunu, yüzlerini maskeleyerek, sapanlarla çelik bilye atarak gerçekleştiren ve tüm bunları yaparken de başta başbakan olmak üzere diğer bir çok devlet adamının can güvenliğini tehlikeye sokan eylemler kabul edilemez. Kendi çocuklarını bu durumda görmek istemeyenlerin kendilerine yetiştirilmek üzere emanet edilen gençleri bu ortamlara çekmeleri son derece manidardır. Üniversitenin temel değeri olan özgürlük ilkesine sığınarak özgürlük dışı duruş ve eylemler karşısında, kamu güvenliğini sağlamakla sorumlu emniyet güçlerinin suçlanması anlaşılamaz bir çelişkidir.”