Gümüşhane’de ülkücü camianın önde gelen isimlerinden Bekir Sıtkı Acet, 12 Eylül darbesine açılan davaya müdahil olmak için müracaat etti.
Avukatı Ali Haydar Dereli ile birlikte Gümüşhane adliyesine giden dönemin Ülkü Ocakları İl Başkanı Acet, Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine müracaat ederek Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde Kenan Evren ve Ali Tahsin Şahinkaya'nın sanık olarak yargılandığı davaya müdahillik isteminde bulundu.
Adliyenin önünde gazetecilere bir açıklama yapan Avukat Ali Haydar Dereli, milletin üzerine karabasan gibi çöken 12 Eylül darbesinin artık yargılanmaya başlandığını, bu darbede mağdur olan insanların da haklarını aramaya başladığını ifade etti. Dereli, Gümüşhane’de 12 Eylül darbesinin mağdurlarının en başında gelenin Bekir Sıtkı Acet olduğunu ifade ederek, “Kendisi bu darbe yüzünden 9 ay 10 gün tutuklu kalmış ve daha sonra haklılığını ispatlayarak berat etmiştir. Biz bu dava açıldıktan sonra Gümüşhane’de mağdur olan herkese müdahillik talebinde bulunması dileğimizi ilettik. Hatta bu talepte bulunanların her türlü yardımı da ücretsiz karşılayacağımızı belirttik. Bu bizim hem hukukçu hem de vatandaş olarak adalete olan bir katkımızdır.” dedi.
Acet’in Erzincan 3. Ordu ve Sıkı Yönetim Komutanlığı, 1 Nolu Askeri Mahkemesinde yargılandığını, 9 ay 10 gün tutuklu kaldığını ifade eden Dereli, Acet’e isnat edilen suçun “Siyasi ve sosyal görüşten kaynaklanan cürüm işlemek amacıyla teşekkül meydana getirmek, dernek binasında patlayıcı madde bulundurmak” olduğunu belirterek, bu suçlamanın tamamen hayali bir suçlama olduğunu ifade etti.
"HERKES MÜDAHİL OLSUN Kİ KİMSE BUNDAN SONRA DARBE YAPMAYI DÜŞÜNMESİN"
Dereli, Acet’e gösterdiği medeni cesaret ve Gümüşhane’de bir ilk olması nedeniyle teşekkür ederek, “Gümüşhane’de bu konuda mağdur olan herkesin başvurmasını istiyoruz. Bu konuda herkese ücretsiz olarak yardımcı olmaya hazırız. Başkanın yargılandığı davada beraat gerekçesi delil bulunamamasıdır. İddiadan başka delil yoktu ondan beraat etti. Hiçbir suçu olmadığı ortaya çıktı. Bu davaya katılmanın her yurttaş için bir görev olduğunu düşünüyorum. Zarar gören herkes başvursun ki bu ülkede kimse darbe yapmayı düşünmesin. ” diye konuştu.
ÖĞRETMEN LİSESİ, İŞKENCENİN MERKEZİ
O dönemde yaşadıklarını gazetecilerle paylaşan Bekir Sıtkı Acet, 12 Eylül darbesinin ardından 16 Eylül Pazartesi günü akşam saatlerinde göz altına alındığını kaydetti. Gözaltına alınırken “beni tebrik edip kutlayacaklar” zannıyla gittiğini dile getiren Acet, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Şuanda askeri gazinonun olduğu binanın bodrum katına bizi götürdüler. Saçlarımız, bıyıklarımız traş edildi. Soğuk bir iklimde hakaretlerle karşılaşınca hayal kırıklığına uğradım, çok üzüldüm. Kendi memleketimde, kendi ülkemde, kendi devletimin güvenliğinden sorumlu olan insanlara yardımcı olmanın bedeli bu mu? Niçin böyle oluyor diye kafam karışmıştı. Daha sonra şuanda Öğretmen Lisesi olarak kullanılan binanın bodrum katına taşındık. Orada aklıma, hayalime, terbiyeme sığmayacak ifadeler ve hakaretlere mağdur kaldım. Fiziki işkencelerin yanında her türlü kötülük ve küfürler edildi.”
Gümüşhane günlerinin ardından elinde kelepçe ve zincirler vurularak Erzincan’a nakledildiklerini ifade eden Acet, Erzincan’da yerleştirildikleri koğuştaki 120 kişinin nerdeyse tamamının çeşitli sol yapılardan olduğunu yalnızca birkaç kişinin ülkücü olarak orada bulunduğunu dile getirdi.
Bu süre içerisinde 3 yıl 11 ay 9 gün işinden alıkonulduğunu, ailesi ve çocukları dahil olmak üzere kendisinin bu toplumda hastalıklı kişi olarak algılandığını kaydeden Acet, “Ben insan haklarına, evrensellik ilkesine, hukukun üstünlüğüne inanmış bir Türk vatandaşıyım. Hiç kimsenin hak etmediği ve hakarete uğramadığı bir toplumun kurulması benim birinci amacımdır.” dedi.
Avukatı Ali Haydar Dereli ile birlikte Gümüşhane adliyesine giden dönemin Ülkü Ocakları İl Başkanı Acet, Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine müracaat ederek Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde Kenan Evren ve Ali Tahsin Şahinkaya'nın sanık olarak yargılandığı davaya müdahillik isteminde bulundu.
Adliyenin önünde gazetecilere bir açıklama yapan Avukat Ali Haydar Dereli, milletin üzerine karabasan gibi çöken 12 Eylül darbesinin artık yargılanmaya başlandığını, bu darbede mağdur olan insanların da haklarını aramaya başladığını ifade etti. Dereli, Gümüşhane’de 12 Eylül darbesinin mağdurlarının en başında gelenin Bekir Sıtkı Acet olduğunu ifade ederek, “Kendisi bu darbe yüzünden 9 ay 10 gün tutuklu kalmış ve daha sonra haklılığını ispatlayarak berat etmiştir. Biz bu dava açıldıktan sonra Gümüşhane’de mağdur olan herkese müdahillik talebinde bulunması dileğimizi ilettik. Hatta bu talepte bulunanların her türlü yardımı da ücretsiz karşılayacağımızı belirttik. Bu bizim hem hukukçu hem de vatandaş olarak adalete olan bir katkımızdır.” dedi.
Acet’in Erzincan 3. Ordu ve Sıkı Yönetim Komutanlığı, 1 Nolu Askeri Mahkemesinde yargılandığını, 9 ay 10 gün tutuklu kaldığını ifade eden Dereli, Acet’e isnat edilen suçun “Siyasi ve sosyal görüşten kaynaklanan cürüm işlemek amacıyla teşekkül meydana getirmek, dernek binasında patlayıcı madde bulundurmak” olduğunu belirterek, bu suçlamanın tamamen hayali bir suçlama olduğunu ifade etti.
"HERKES MÜDAHİL OLSUN Kİ KİMSE BUNDAN SONRA DARBE YAPMAYI DÜŞÜNMESİN"
Dereli, Acet’e gösterdiği medeni cesaret ve Gümüşhane’de bir ilk olması nedeniyle teşekkür ederek, “Gümüşhane’de bu konuda mağdur olan herkesin başvurmasını istiyoruz. Bu konuda herkese ücretsiz olarak yardımcı olmaya hazırız. Başkanın yargılandığı davada beraat gerekçesi delil bulunamamasıdır. İddiadan başka delil yoktu ondan beraat etti. Hiçbir suçu olmadığı ortaya çıktı. Bu davaya katılmanın her yurttaş için bir görev olduğunu düşünüyorum. Zarar gören herkes başvursun ki bu ülkede kimse darbe yapmayı düşünmesin. ” diye konuştu.
ÖĞRETMEN LİSESİ, İŞKENCENİN MERKEZİ
O dönemde yaşadıklarını gazetecilerle paylaşan Bekir Sıtkı Acet, 12 Eylül darbesinin ardından 16 Eylül Pazartesi günü akşam saatlerinde göz altına alındığını kaydetti. Gözaltına alınırken “beni tebrik edip kutlayacaklar” zannıyla gittiğini dile getiren Acet, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Şuanda askeri gazinonun olduğu binanın bodrum katına bizi götürdüler. Saçlarımız, bıyıklarımız traş edildi. Soğuk bir iklimde hakaretlerle karşılaşınca hayal kırıklığına uğradım, çok üzüldüm. Kendi memleketimde, kendi ülkemde, kendi devletimin güvenliğinden sorumlu olan insanlara yardımcı olmanın bedeli bu mu? Niçin böyle oluyor diye kafam karışmıştı. Daha sonra şuanda Öğretmen Lisesi olarak kullanılan binanın bodrum katına taşındık. Orada aklıma, hayalime, terbiyeme sığmayacak ifadeler ve hakaretlere mağdur kaldım. Fiziki işkencelerin yanında her türlü kötülük ve küfürler edildi.”
Gümüşhane günlerinin ardından elinde kelepçe ve zincirler vurularak Erzincan’a nakledildiklerini ifade eden Acet, Erzincan’da yerleştirildikleri koğuştaki 120 kişinin nerdeyse tamamının çeşitli sol yapılardan olduğunu yalnızca birkaç kişinin ülkücü olarak orada bulunduğunu dile getirdi.
Bu süre içerisinde 3 yıl 11 ay 9 gün işinden alıkonulduğunu, ailesi ve çocukları dahil olmak üzere kendisinin bu toplumda hastalıklı kişi olarak algılandığını kaydeden Acet, “Ben insan haklarına, evrensellik ilkesine, hukukun üstünlüğüne inanmış bir Türk vatandaşıyım. Hiç kimsenin hak etmediği ve hakarete uğramadığı bir toplumun kurulması benim birinci amacımdır.” dedi.