TEMA Vakfı Gümüşhane Temsilcisi Yusuf Oral, Harşit Çayında devam eden dere ıslahı ve taşkın koruma işinde meydana getirilen doğa tahribatı, biyolojik yaşamın hiçe sayılması ve balık ölümleri vakasının tüm doğaseverleri ve bu manzaraya şahit olan insanları derinden üzdüğünü söyledi.
“DOĞAL MİRAS BİRAZ DAHA AZALIYOR”
Yaptığı açıklamada, son yıllarda artan çevre sorunlarının Gümüşhane’nin doğasına ve insan sağlığına geri dönüşümü olmayacak şekilde zararlar verdiğini ve bu zararların her geçen gün arttığını kaydeden Oral, şehrin ekosistemine verilen her türlü zarar verici faaliyetin gelecek nesle bırakılacak doğal mirasın biraz daha azalmasına neden olduğunu belirtti.
“BİNLERCE BALIĞI VE DİĞER SU CANLILARINI SUSUZ BIRAKARAK ÖLÜME TERK ETMEK BÜYÜK BİR VEBALDİR”
Son aylarda Bağlarbaşı mahallesinden başlayarak yapımı süren ve son günlerde şehir merkezinde inşaatı devam eden dere ıslahı ve taşkın koruma işinde meydana getirilen doğa tahribatı ve biyolojik yaşamın hiçe sayılmasının tüm doğaseverleri ve bu manzaraya şahit olan insanları derinden üzdüğünü dile getiren Oral, “Akarsuyun bir şehrin merkezinde ıslah edilmesi ve şehrin oluşabilecek olası taşkınlara karşı korunması gayet doğal ve olması gereken bir işlemdir. Lakin bu işlem o akarsudaki biyolojik yaşamı hiçe sayarak, binlerce balığı ve diğer su canlılarını susuz bırakmak kaydı ile ölüme terk etme hakkını kimseye vermemektedir. Bu durum büyük bir vebaldir, ne dinimizde ne de ahlaki ve vicdani değerlerimizde böyle bir olayın yeri yoktur. Nitekim projede hiç bir noktada yaban hayatı düşünülmemiş, hayvan geçişi ve hayvanların su ya ulaşmasını sağlayacak bir planlamaya yer verilmemiştir.” dedi.
“DOĞAYI VE BİYOLOJİK YAŞAMI KORUMAK HER BİR BİREYİN SORUMLULUĞUNDADIR”
Onlarca alternatif yöntem var iken işin en kolayı olan öldürmeyi tercih etmenin doğaya ve biyolojik yaşama karşı işlenen en büyük suç olduğunun altını çizen Oral, şunları söyledi: “Suyu kurutulan yüzlerce balığın üzerinin hafriyatla doldurulması ve üzerinde iş makinesi yürütülmesi kabul edilecek bir durum değildir. Vatandaşların ilgili yetkilileri, karşılaştıkları bu üzücü olay karşısında aramalarına karşın her seferinde topun bir başka kuruma atılması, insanların haklı çabalarının sonuçsuz kalmasına neden olmuştur. Nitekim Vakıf İl Temsilciliği olarak ilgili kurum yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde benzer mazeretler üretilmek kaydı ile kurum yetkilileri, bu sorumluluktan kendilerini soyutlamak dışında hiçbir çaba göstermemiştir. Hatta bir kurum yetkilisinin ''ha 100 balık ölmüş ha da 100 balığı tutup yemişiz ne fark eder ki '' demesi insanın kanını donduran vahim bir savunma şeklidir. İlgili bir kurum yetkilisinin ekoloji anlayışının bu tarz da olması yaşadığımız küresel çevre sorunları ve iklim değişikliği konularında ülke genelinde verilecek mücadele noktasında endişelenmemize neden olmaktadır. Doğayı ve biyolojik yaşamı korumak her bir bireyin sorumluluğundadır. Kişilerle, kurumlarla veya sivil toplum kuruluşları ile sınırlandırılmayıp her bir bireyin bu mücadeleyi vermesi gerekmektedir. Tüm Gümüşhane halkını ve doğaseverleri kıyılan Gümüşhane'ye sahip çıkmak adına güçleri yettiğince ve bir sonraki nesile sağlıklı yaşayabilecekleri topraklar bırakmak adına çevremize, doğamıza ve suyumuza zarar verici her faaliyete karşı mücadele etmeleri gerektiğini belirtmek isteriz. Zarar verici faaliyetlerin dışında tüm halkımızdan çevre temizliğine önem vermelerini ve herkesin arzusu olan tertemiz bir Gümüşhane’ye kavuşmamız için bireysel olarak ta mücadeleler vermeleri gerektiği düşüncesindeyiz. Çevreye saygı insana saygıdır.”
“DOĞAL MİRAS BİRAZ DAHA AZALIYOR”
Yaptığı açıklamada, son yıllarda artan çevre sorunlarının Gümüşhane’nin doğasına ve insan sağlığına geri dönüşümü olmayacak şekilde zararlar verdiğini ve bu zararların her geçen gün arttığını kaydeden Oral, şehrin ekosistemine verilen her türlü zarar verici faaliyetin gelecek nesle bırakılacak doğal mirasın biraz daha azalmasına neden olduğunu belirtti.
“BİNLERCE BALIĞI VE DİĞER SU CANLILARINI SUSUZ BIRAKARAK ÖLÜME TERK ETMEK BÜYÜK BİR VEBALDİR”
Son aylarda Bağlarbaşı mahallesinden başlayarak yapımı süren ve son günlerde şehir merkezinde inşaatı devam eden dere ıslahı ve taşkın koruma işinde meydana getirilen doğa tahribatı ve biyolojik yaşamın hiçe sayılmasının tüm doğaseverleri ve bu manzaraya şahit olan insanları derinden üzdüğünü dile getiren Oral, “Akarsuyun bir şehrin merkezinde ıslah edilmesi ve şehrin oluşabilecek olası taşkınlara karşı korunması gayet doğal ve olması gereken bir işlemdir. Lakin bu işlem o akarsudaki biyolojik yaşamı hiçe sayarak, binlerce balığı ve diğer su canlılarını susuz bırakmak kaydı ile ölüme terk etme hakkını kimseye vermemektedir. Bu durum büyük bir vebaldir, ne dinimizde ne de ahlaki ve vicdani değerlerimizde böyle bir olayın yeri yoktur. Nitekim projede hiç bir noktada yaban hayatı düşünülmemiş, hayvan geçişi ve hayvanların su ya ulaşmasını sağlayacak bir planlamaya yer verilmemiştir.” dedi.
“DOĞAYI VE BİYOLOJİK YAŞAMI KORUMAK HER BİR BİREYİN SORUMLULUĞUNDADIR”
Onlarca alternatif yöntem var iken işin en kolayı olan öldürmeyi tercih etmenin doğaya ve biyolojik yaşama karşı işlenen en büyük suç olduğunun altını çizen Oral, şunları söyledi: “Suyu kurutulan yüzlerce balığın üzerinin hafriyatla doldurulması ve üzerinde iş makinesi yürütülmesi kabul edilecek bir durum değildir. Vatandaşların ilgili yetkilileri, karşılaştıkları bu üzücü olay karşısında aramalarına karşın her seferinde topun bir başka kuruma atılması, insanların haklı çabalarının sonuçsuz kalmasına neden olmuştur. Nitekim Vakıf İl Temsilciliği olarak ilgili kurum yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde benzer mazeretler üretilmek kaydı ile kurum yetkilileri, bu sorumluluktan kendilerini soyutlamak dışında hiçbir çaba göstermemiştir. Hatta bir kurum yetkilisinin ''ha 100 balık ölmüş ha da 100 balığı tutup yemişiz ne fark eder ki '' demesi insanın kanını donduran vahim bir savunma şeklidir. İlgili bir kurum yetkilisinin ekoloji anlayışının bu tarz da olması yaşadığımız küresel çevre sorunları ve iklim değişikliği konularında ülke genelinde verilecek mücadele noktasında endişelenmemize neden olmaktadır. Doğayı ve biyolojik yaşamı korumak her bir bireyin sorumluluğundadır. Kişilerle, kurumlarla veya sivil toplum kuruluşları ile sınırlandırılmayıp her bir bireyin bu mücadeleyi vermesi gerekmektedir. Tüm Gümüşhane halkını ve doğaseverleri kıyılan Gümüşhane'ye sahip çıkmak adına güçleri yettiğince ve bir sonraki nesile sağlıklı yaşayabilecekleri topraklar bırakmak adına çevremize, doğamıza ve suyumuza zarar verici her faaliyete karşı mücadele etmeleri gerektiğini belirtmek isteriz. Zarar verici faaliyetlerin dışında tüm halkımızdan çevre temizliğine önem vermelerini ve herkesin arzusu olan tertemiz bir Gümüşhane’ye kavuşmamız için bireysel olarak ta mücadeleler vermeleri gerektiği düşüncesindeyiz. Çevreye saygı insana saygıdır.”