Türkiye’de dağdan çıkan 40 ayrı kaynağın dökülmesi sonucu oluşan ender şelalelerden birisi olan ve efsaneleriyle ünlü Tomara Şelalesi sonbahar mevsiminde rengarenk görüntüye büründü.
Gümüşhane’nin Şiran ilçesi sınırlarında yer alan ve buz gibi akan süt rengindeki köpük köpük sularıyla görenleri adeta mest eden Tomara Şelalesi Tabiat Parkı suyun muhteşem seramonisini dinlemek isteyenlerin durağı oldu.
Yıl içerisinde sezon boyunca 150 bine yakın ziyaretçiyi ağırlayan tabiat parkı sonbahar mevsimiyle birlikte ayrı bir güzelliğe büründü. Yer aldığı vadide bulunan ağaçların sarı, kırmızı ve yeşil renge büründüğü Tomara Şelalesindeki sonbahar güzelliği havadan görüntülendi.
Su sesinin kuş seslerine karıştığı alan Gümüşhane’nin önemli turizm destinasyonlarından birisi olmasının yanında yolunun sıcak asfaltla kaplanması, kamu ve özel sektör yatırımlarıyla beş yıldızlı tesislere kavuşmasının ardından ziyaretçi sayısında önceki yıllara göre 10 kata varan artış yaşanmıştı.
Şelalenin tam karşısında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan cam seyir terasından daha iyi izlenebilen ve yörede “Kırk Gözeler” adıyla bilinen Tomara Şelalesinde dağın eteğinden çıkan 40 ayrı su kaynağı yaklaşık 15 metreden dere yatağına dökülüyor.
Bugüne kadar suyunun kesildiği ve kuruduğu da görülmeyen şelale bu yıl yağışların az olmasına rağmen halen coşkun bir şekilde çağlıyor.
Tomara Şelalesinin efsanesi:
Tomara Şelalesinin halk arasında anlatılan efsanelerinden birisi de şöyle: “Seydibaba Köyü çobanı, kendi kendine sürüyü otlatıyormuş. Öğlen saatlerinde sürüyü götürüp ıssız yerde yatırıp, abdestini alır, namazını kılarmış. Köylü, sürüyü susuz bırakıyor diye çobanı, dava etmiş. Bir gün, çobanı gizlice takip etmişler. Tam öğle zamanı çoban yine sürüyü aynı ıssız yere indirmiş. Elindeki değneğini toprağa vurmuş. Çıkan sudan kendisi abdest alıp namazını kılmış, sürü de suyunu içmiş. Çoban namazını kıldıktan sonra bakmış ki köylü kendini seyrediyor. Buna çok kızan çoban kavalını bir tarafa, bıçağının kılıfını bir tarafa savurmuş. Biri düşmüş Tomara Şelalesi’ne, diğeri de Çamoluk ilçesinin Mindaval köyüne. Kaval ile bıçağın kınının düştüğü yerden sular fışkırmış. Kırk ayrı yerden su çıkan Tomara Şelalesi’nin diğer bir adı da ‘Kırk Gözeler’ olarak günümüze kadar gelmiş.”