Yönetim ve Organizasyon Bölüm başkanı Dr. Eda Tutak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele İrfan Can Meslek Yüksekokulu Müdürü ve aynı zamanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Gümüşhane İli Akademik Danışmanı Prof. Dr. Hasan Ayaydın, Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Koçer konuşmacı olarak katıldı.
Salgın sonrası süreçte tüm dünyada toparlanma devam ederken, Ukrayna-Rusya savaşının bir anda patlak vermesinin dünyanın gündemine oturduğunu dile getiren Ayaydın, gerçekleştirdiği “Ukrayna-Rusya Savaşının Küresel Ekonomiye Etkileri ve Türkiye” başlıklı sunumunda şunları söyledi: “Savaşın yarattığı krizle küresel ticaret sekteye uğrarken, gıda ve enerji alanında da tedarik sorunları ve fiyat artışları yaşandı. Türkiye açısından genel bir değerlendirme yapacak olursak; sürecin ekonomik yansımalarını şu şekilde özetlememiz yanlış olmaz: Türkiye açısından hem Rusya hem de Ukrayna ticari ve stratejik açıdan ciddi öneme sahiptir. Türkiye ne Ukrayna’dan vazgeçebilir ne de Rusya’dan. Yeni küresel denklemde Türkiye jeopolitik önemi ortaya çıkan bir ülkedir. Ekonomik anlamda avantajları vardır. Savaşın her iki tarafı da yakın komşumuz. Her ikisi de önemli ticaret ortaklarımız. Dolayısıyla yanı başımızdaki bu savaşın, Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerini de dikkatle takip etmeliyiz. Makroekonomik temelleri güçlü olan Türkiye, bu anlamda daha fazla yatırım çekebilir. Bu süreçte Türkiye’nin NATO ve AB açısından önemi daha da artacaktır. İş dünyasının ve ilgili kesimlerin bir araya gelerek bu konuyu derinlemesine irdelemesinde fayda görüyorum. Bunun için de kamu-özel sektör diyaloğunu daha da sıklaştırmak, üniversiteler, uluslararası kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde ortak akılla bu süreçte kazanan ülkeler arasında konumlanmak gerekmektedir. Bizler de bu amaçla bu programı düzenledik.”
“Uluslararası Güvenlik Bağlamında Karadeniz ve Savaşın Küresel Siyasete Etkisi” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Gökhan Koçer ise konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “SSCB’nin dağılmasından sonra bölgede egemenlik çatışmaları yaşanmaya başlandı. Günümüze kadar bu bölgede birçok çatışma meydana geldi. Bunlardan birisi de bugün dünya gündeminde yer bulan Ukrayna-Rusya savaşıdır. Rus askeri stratejisine göre önemli olan hedeflenen bölgenin ele geçirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda verilen kayıplar göz ardı edilir. Rusya tarihten bugüne gücünü göstermekten ve kendi yaşam alanını belirlemekten çekinmemiştir. 2010 yılına kadar Karadeniz’de lider güç Türkiye idi. Sonrasında yaşanan gelişmeler Türkiye’nin liderlik pozisyonunu olumsuz etkiledi ve dengelerin bozulmasına neden oldu. 2016 yılı Eylül ayı içerisinde Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov ‘Türkiye artık Karadeniz’in efendisi değil’ demiştir. Soğuk savaş dönemi sonrası Sovyet Rusya’dan ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden 14 ülke NATO’ya üye oldu. NATO’nun yaşanan süreçle birlikte genişleme göstermesi, Rusya’yı rahatsız etti. Bugün yaşanan Ukrayna-Rusya savaşının temel nedeni, Rusya’nın yaşadığı güvensizlik sorunudur. Rusya bölgede egemen güç olarak hâkimiyetini sürdürme gayreti içerisindedir. Ayrıca Karadeniz’de daha büyük bir savaş yaşanmıyorsa bunun ana nedeni Montrö Boğazlar Sözleşmesi’dir. Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte Dünya’daki tüm ülkeler Montrö’nün önemini daha iyi anladı. Türkiye, yaşanan çatışmayı 4’üncü günün sonunda savaş olarak nitelendirdi ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamaya koyacağını duyurdu. Gelinen noktada Türkiye Montrö’yü başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Türkiye, savaşta iki tarafı yatıştırıcı ve arabulucu rolü üstlenmekte ve bu doğrultuda adımlar atmaktadır. Bugüne kadar başarılı ilerleyen bu arabuluculuk sürecinde Türkiye’nin temkinli olması gerekmektedir.”
Gerçekleştirilen panele çok sayıda akademik personel ile öğrenci katılım gösterirken program, panelistlerin konuşmaları sonrasında katılımcılardan gelen soruların yanıtlanması ile son buldu.
Rusya-Ukrayna krizi sırasında üzerine düşeni büyük bir hassasiyetle yerine getirdiğini ve üstlendiği arabuluculuk rolünün de Türk dış politikasının yıllardır görmezden gelinen başarılarının son halkası olduğunu dile getiren Rektör Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, “Ukrayna ile Rusya arasında başlayan savaş son dönemin en yıkıcı ve can yakıcı olaylarından birisi olmuştur. Çözümsüzlüğe itilip ihmal edilen en küçük bir problemin, büyük felaketlere sebep olabileceğine bu savaşta şahit olduk. Türkiye bu yaşanan olaylar karşısında bir istikrar merkezi olarak bölgede sorunların çözümü için çabalayan en önemli aktörlerden biri oldu. Türkiye’nin bölgede istikrarı ve barışı koruyucu güç olarak taraflar arasındaki uzlaşıyı sağlayacağına inanıyoruz. Savaşın her türlüsüne karşıyız. Çünkü biliyoruz ki savaşlar acı ve yıkımdan başka bir şey getirmiyor. Ama yaşandıktan sonrada buna kayıtsız kalınmamalı ve önlemlerimizi de almalıyız. Küresel güç olmanın getirdiği sorumluluk bunu gerektiriyor. Üniversitemiz İrfan Can Köse MYO tarafından gerçekleştirilen ve alanında bilgi sahibi akademisyenlerimizin olduğu ‘Ukrayna-Rusya Savaşı ve Türkiye’ başlıklı çevrim içi panelde yapılan sunumlarda savaşa zemin hazırlayan sebeplerin ve Türkiye üzerindeki etkilerinin ayrıntılı olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu amaçla da gerçekleştirilen çevrim içi panelde başta İrfan Can Köse MYO Müdürümüz Prof. Dr. Hasan Ayaydın olmak üzere emeği geçen herkesi kutlar, panele konuk olan KTÜ İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Gökhan Koçer’e de değerli bilgilerinden dolayı teşekkür ederim” diye konuştu.