TBMM 2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı görüşmelerinde sona doğru yaklaşılırken, Dışişleri Bakanlığı Bütçe görüşmelerinde yaptığı önemli ve samimi açıklamaları ile Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün, muhalefetin kasıtlı sorularını boşa çıkardı.
“KENDİNE YETMİYORSAN MAZLUMA DERMAN OLAMAZSIN”
Ülkelerin dış ilişkilerinde etkinliğini ve yetkinliğini belirleyen en önemli faktörün ekonomi olduğunu belirten Milletvekili Üstün, “Bu durumun en bariz örneğini yakın tarihimizde görmek mümkündür. 1991 yılında SSCB dağılıp yeni devletler bağımsızlığını ilan ederken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hemen yanı başında tarihi bağlarla bağlı, sorumluluğunda olan milletlerin, toplulukların ve dahi kendi güvenlik ve dış ilişkileri anlamında söylenebilecek bir yardım veya strateji oluşturamamıştı. Ülkemiz her zaman her alanda dahice düşünen insanlar çıkarabilir. 91’li yıllarda da çok önemli beyin takımı insanlarımız elbet mevcuttu. Fakat Türkiye kendi kendini idare edecek durumda değildi ki, bölgesin ki komşu ülkeleri ile ilgili düşünebilsin, strateji kurabilsin. Ülkemiz o gün de bugün ki ekonomik güce ve milletin güvenini kazanmış bir iktidara, lidere sahip olsaydı, emin olunuz ki milli sınırlarımız içerisinden manevi sınırlarımıza giden bütün yollar açık olurdu.
Bu düşüncemi uluslararası ilişkilerde ülke menfaati ön koşuldur tezinden değil, bugüne kadar yaşamış olduğum milli ve manevi duygularımla bize yaşamak için dayatılmış, mahkum bırakıldığımız, sesimizi bile çıkaramadığımız, hıçkırıklarımızın arasında hep kaybolup giden hayatımızın buğuzlarından kurtuluşumuzun heyecanı ile söylüyorum.
Çok demokratik insan hakları savunucusu Batının, sırf çıkar için darbeyi bile desteklediğini mısırda görmedik mi?
Yaşadığı coğrafyada oynanan oyunları biliyor olmalarına rağmen, görmezden gelen veya olaylara kör bakan her şeye karşı “karşıya bile karşı” bu maşalar, bu zihniyet belki farkında değil ama şunu söylemek istiyorum ki, etrafında türlü bahane ve entrikalar ile yakılan, yıkılan vahşice öldürülen insanlar varken ve vicdanı olan herkesin bu durum yüreğini yakarken ‘’bana bir şey olmaz’’ yada ‘’bana ne felsefesi ‘’ile olaylara bakmak, kendi tarihini, atalarına olan vefanı, kendine olan saygını leşin içine gömmek olmaz mı?
Biz batının işine geldiğinde demokrasi oyunlarıyla yaptığı sömürgeyi de insanlara yaptığı eziyeti de zulmü de iyi biliriz. Biz sırf çıkarlarımız olacak diye, darbeyi destekleyenlerden olmadık, olmayız. İşte bu 2023- 2071 hedeflerini yaşayan ve yaşatan Türkiye farkıdır. Bölgemiz insanlığın beşiği dediğimiz toprakları içinde barındırıyor. Bu toprağın sesini duyan milletimiz her ırkın, dinin, mezhebin çeşitliliğinin değerini bilir. Zenginliğinin farkındadır. Ancak; sadece kesesinin sesini duymuş, sömürü ile asalak yaşamış batının umurunda mı zannediyorsunuz, Kürtler, Türkler, Araplar. Bu oyuna dur diyecek gücünüz yoksa bari alet olmayınız.” dedi.
“KOMŞULARLA SIFIR SORUNDA YALNIZ KALDINIZ” ELEŞTİRİSİNE TOKAT GİBİ CEVAP
Komisyonda muhalefet Milletvekillerinin sıfır sorunda yalnız kaldınız eleştirilerine Üstün, tokat gibi cevap verdi. Milletvekili Üstün, “Yalnızlaştırılmışsak o zaman kendi içinde dış ilişkileri yok olan bir ülke konumunda olmamız gerekirdi. Kaldı ki, küresel krizin yaşandığı dünyada gelişmiş denilen ülkeler bile, her anlamda sorun yaşarken biz Türkiye olarak ihracatımızı artırıyoruz. Bu nasıl yalnızlık, ezbere konuşuyorsunuz. Bir yerden afaki duyuyorsunuz, haziranda kış mevsimi yaşanır diye, sorup sorgulamadan atlıyorsunuz. Biz güney yarım kürede mi yaşıyoruz.
İçinde yaşadığınız ülkenizin sahip olduğu kudretinin farkında değilsiniz. Komşularla ilgili oluşturulan algı tamamen küresel aktörlerin büyük bir oyunudur.
MEZHEP VE IRK AYRIMI YAPMADIK
Biz insanları mezhep veya ırk ayrımıyla hiçbir zaman değerlendirmedik. Zalimin her zaman karşısında olurken mazluma da hep destek olduk. Hiçbir zaman bu mezhep ve etnik köken fitnesine alet olmadık. Hangi etnik kökenden veya hangi mezhepten olursa olsun her zaman mazlumun sesi olduk, mazlumun yanında olduk.
OYNANAN OYUNUN FARKINDAYIZ
Son zamanlarda tüm dünya kamuoyunun yakından ilgilendiği, dillendirdiği Işid terörünün olumsuz bir İslam algısı fantezisiyle öne sürüldüğü ve insanların zihinleri ile dalga geçer gibi, kendi trafik sinyalizasyonunu yapmaktan aciz bir ülke tarafından da büyültüldüğü, organize edildiği, yalanlarını görmezden gelmemizi isteyebilirler. Onlar istiyorlar diye biz öyle yapmak zorunda değiliz. Bir olayda doğru adım atmak için farkındalık çok önemli. Artık sanayisi, istihbaratı millileşen bir Türkiye var, her şeyin farkındayız ve bir o kadar da duyarlıyız.
TÜRKİYE TARİHİ SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMİŞTİR
Gerek Suriye’de yaşanan vahşetten kaçıp kapımıza sığınan Suriyelilerin gerekse Aynel Arap’tan yaşanan olaylarla kapımıza gelenlerin tarafımızca karşılaştığı muamele, Mevlana’nın “Kim Olursan Ol Gel” felsefesi ile olmuştur. Kapımıza geleni geri çevirmediğimiz gibi, hiçbir şey yapılmadığı söylenen Kobani için de yapılması gereken ne varsa yapılmıştır. Ülkemizin yaşanılan bu sorunlar karşısında tarihi sorumluluğunu başarılı bir şekilde göğüslediğini görmek, birilerinin hazımsızlığına sebep olabilir ama bizi ilgilendiren, bu ülke, bu bayrak ve bu millet için dertlenenlerin, içi sızlayanların ve umursayanların sevinmesidir.” dedi.
“KENDİNE YETMİYORSAN MAZLUMA DERMAN OLAMAZSIN”
Ülkelerin dış ilişkilerinde etkinliğini ve yetkinliğini belirleyen en önemli faktörün ekonomi olduğunu belirten Milletvekili Üstün, “Bu durumun en bariz örneğini yakın tarihimizde görmek mümkündür. 1991 yılında SSCB dağılıp yeni devletler bağımsızlığını ilan ederken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hemen yanı başında tarihi bağlarla bağlı, sorumluluğunda olan milletlerin, toplulukların ve dahi kendi güvenlik ve dış ilişkileri anlamında söylenebilecek bir yardım veya strateji oluşturamamıştı. Ülkemiz her zaman her alanda dahice düşünen insanlar çıkarabilir. 91’li yıllarda da çok önemli beyin takımı insanlarımız elbet mevcuttu. Fakat Türkiye kendi kendini idare edecek durumda değildi ki, bölgesin ki komşu ülkeleri ile ilgili düşünebilsin, strateji kurabilsin. Ülkemiz o gün de bugün ki ekonomik güce ve milletin güvenini kazanmış bir iktidara, lidere sahip olsaydı, emin olunuz ki milli sınırlarımız içerisinden manevi sınırlarımıza giden bütün yollar açık olurdu.
Bu düşüncemi uluslararası ilişkilerde ülke menfaati ön koşuldur tezinden değil, bugüne kadar yaşamış olduğum milli ve manevi duygularımla bize yaşamak için dayatılmış, mahkum bırakıldığımız, sesimizi bile çıkaramadığımız, hıçkırıklarımızın arasında hep kaybolup giden hayatımızın buğuzlarından kurtuluşumuzun heyecanı ile söylüyorum.
Çok demokratik insan hakları savunucusu Batının, sırf çıkar için darbeyi bile desteklediğini mısırda görmedik mi?
Yaşadığı coğrafyada oynanan oyunları biliyor olmalarına rağmen, görmezden gelen veya olaylara kör bakan her şeye karşı “karşıya bile karşı” bu maşalar, bu zihniyet belki farkında değil ama şunu söylemek istiyorum ki, etrafında türlü bahane ve entrikalar ile yakılan, yıkılan vahşice öldürülen insanlar varken ve vicdanı olan herkesin bu durum yüreğini yakarken ‘’bana bir şey olmaz’’ yada ‘’bana ne felsefesi ‘’ile olaylara bakmak, kendi tarihini, atalarına olan vefanı, kendine olan saygını leşin içine gömmek olmaz mı?
Biz batının işine geldiğinde demokrasi oyunlarıyla yaptığı sömürgeyi de insanlara yaptığı eziyeti de zulmü de iyi biliriz. Biz sırf çıkarlarımız olacak diye, darbeyi destekleyenlerden olmadık, olmayız. İşte bu 2023- 2071 hedeflerini yaşayan ve yaşatan Türkiye farkıdır. Bölgemiz insanlığın beşiği dediğimiz toprakları içinde barındırıyor. Bu toprağın sesini duyan milletimiz her ırkın, dinin, mezhebin çeşitliliğinin değerini bilir. Zenginliğinin farkındadır. Ancak; sadece kesesinin sesini duymuş, sömürü ile asalak yaşamış batının umurunda mı zannediyorsunuz, Kürtler, Türkler, Araplar. Bu oyuna dur diyecek gücünüz yoksa bari alet olmayınız.” dedi.
“KOMŞULARLA SIFIR SORUNDA YALNIZ KALDINIZ” ELEŞTİRİSİNE TOKAT GİBİ CEVAP
Komisyonda muhalefet Milletvekillerinin sıfır sorunda yalnız kaldınız eleştirilerine Üstün, tokat gibi cevap verdi. Milletvekili Üstün, “Yalnızlaştırılmışsak o zaman kendi içinde dış ilişkileri yok olan bir ülke konumunda olmamız gerekirdi. Kaldı ki, küresel krizin yaşandığı dünyada gelişmiş denilen ülkeler bile, her anlamda sorun yaşarken biz Türkiye olarak ihracatımızı artırıyoruz. Bu nasıl yalnızlık, ezbere konuşuyorsunuz. Bir yerden afaki duyuyorsunuz, haziranda kış mevsimi yaşanır diye, sorup sorgulamadan atlıyorsunuz. Biz güney yarım kürede mi yaşıyoruz.
İçinde yaşadığınız ülkenizin sahip olduğu kudretinin farkında değilsiniz. Komşularla ilgili oluşturulan algı tamamen küresel aktörlerin büyük bir oyunudur.
MEZHEP VE IRK AYRIMI YAPMADIK
Biz insanları mezhep veya ırk ayrımıyla hiçbir zaman değerlendirmedik. Zalimin her zaman karşısında olurken mazluma da hep destek olduk. Hiçbir zaman bu mezhep ve etnik köken fitnesine alet olmadık. Hangi etnik kökenden veya hangi mezhepten olursa olsun her zaman mazlumun sesi olduk, mazlumun yanında olduk.
OYNANAN OYUNUN FARKINDAYIZ
Son zamanlarda tüm dünya kamuoyunun yakından ilgilendiği, dillendirdiği Işid terörünün olumsuz bir İslam algısı fantezisiyle öne sürüldüğü ve insanların zihinleri ile dalga geçer gibi, kendi trafik sinyalizasyonunu yapmaktan aciz bir ülke tarafından da büyültüldüğü, organize edildiği, yalanlarını görmezden gelmemizi isteyebilirler. Onlar istiyorlar diye biz öyle yapmak zorunda değiliz. Bir olayda doğru adım atmak için farkındalık çok önemli. Artık sanayisi, istihbaratı millileşen bir Türkiye var, her şeyin farkındayız ve bir o kadar da duyarlıyız.
TÜRKİYE TARİHİ SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMİŞTİR
Gerek Suriye’de yaşanan vahşetten kaçıp kapımıza sığınan Suriyelilerin gerekse Aynel Arap’tan yaşanan olaylarla kapımıza gelenlerin tarafımızca karşılaştığı muamele, Mevlana’nın “Kim Olursan Ol Gel” felsefesi ile olmuştur. Kapımıza geleni geri çevirmediğimiz gibi, hiçbir şey yapılmadığı söylenen Kobani için de yapılması gereken ne varsa yapılmıştır. Ülkemizin yaşanılan bu sorunlar karşısında tarihi sorumluluğunu başarılı bir şekilde göğüslediğini görmek, birilerinin hazımsızlığına sebep olabilir ama bizi ilgilendiren, bu ülke, bu bayrak ve bu millet için dertlenenlerin, içi sızlayanların ve umursayanların sevinmesidir.” dedi.