Gümüşhane Haberleri

Milyonları HIŞIR etti

data-auto-format="rspv" data-full-width>
Gümüşhane

Gümüşhane’nin ‘Aşık Veysel’i olarak nitelendirilen ve yaşadıklarından sonra “Hışır” mahlası takılan Osman Nebioğlu’nun hayat hikayesini milyonlar TRT ekranlarındaki ‘Ömür Dediğin’ programında ağlayarak izledi.

Gümüşhane’nin ‘Aşık Veysel’i olarak nitelendirilen ve yaşadıklarından sonra “Hışır” mahlası takılan Osman Nebioğlu’nun hayat hikayesini milyonlar TRT ekranlarındaki ‘Ömür Dediğin’ programında ağlayarak izledi.

Geçtiğimiz Cumartesi günü yayınlanan ve tüm Gümüşhanelileri ekrana kilitleyen program sosyal medyada da binlerce paylaşım alırken, programda 65 yaşındaki Hışır Osman kendisiyle ilgili tüm bilinmeyenleri kendine özgü içtenliğiyle paylaştı.

Merkeze bağlı Dörtkonak köyünden olan ve aynı köyden Mehmet Yücel Ergin'in 5 yıllık çabası sonucu Gümüşhane'ye gelen program yapımcısı Zeliha İlhan Doymuş ve ekibinin programında bu hafta Gümüşhane'den son olarak "Yazın yağar kar başıma" türküsünün sözlerinin sahibi şair Hışır Osman konu edildi.

Gümüşhane kent merkezi, Karaca Mağarası, Dörtkonak köyü, Kamberli köprüsü, tarihi Süleymaniye Mahallesinden sık sık görüntülerin kullanıldığı ve 39 dakika boyunca Gümüşhane reklamının da yapıldığı programda Hışır Osman kendisiyle ilgili bilinmeyenleri de paylaştı.

“Ömür dediğin ölmemek için gayret edip, ölmek için yaşamaktır”

Milyonları ekrana kilitleyen programda "Ömür dediğin ölmemek için gayret edip, ölmek için yaşamaktır" tespitinde bulunan Hışır Osman, “sevgilim” dediği annesine yardımcı olmak için yaz aylarında köyüne gittiğini, nakliyeci olan babasıyla çok uzun süre yaşantısı olmadığını söyledi.

“Biz onunla anne-oğul değil de sevgiliydik”

Bir kardeşini çok genç yaşta askere giderken trafik kazasında kaybeden, ardından 45 yaşındaki annesini de kaybeden Hışır Osman, “Çok büyük acılar yaşadım. Annem öldükten sonra ben daha hayatta gülmem dedim. Biz onunla anne-oğul değil de sevgiliydik. Çok vurgunduk birbirimize” dedi.

Annesinin Erzurumdaki hastanede son anlarını da gözleri yaşla dolarak anlatan Hışır, “Son bir su istedi benden. Sık sık yatakta çeviriyorduk” diyerek onun için yazdığı şiiri de seslendirdi.

4 yılda kardeşini, annesini, oğlunu kaybetti

Bu olaydan sonra “daha gülmem” dediğini fakat büyük söz ettiğini anlatan Hışır, “Bizim yöremizde taziyeye gelenler der ki ‘Allah acını unutturmasın.’ Önceleri bu sözü yadırgardım. Sonra çok doğru olduğuna inandım” dedi ve önce kardeşi, sonra annesi ve ardından çocuk yaştaki oğlunu elektrik kazası sonucu 4 yıl içerisinde kaybeden Hışır, “Oğlum ölünce annemi unutturdu, tarifi yok” ifadelerini kullandı.

“Kavrulmuş toprak gibi kokuyordu, 2 yıl boyunca o kokuyu unutamadım”

Oğlunun vefatını gözleri nemlenerek anlatan Hışır, “Onu kucağıma aldım ve kokladım. O elektriğinde verdiği şeyle kavrulmuş toprak gibi kokuyordu. Onu köye götürene kadar hep içime çektim. O kokuyu unutamadım. Yemek yiyorum o koku. Aldığım her kokuda o kavrulmuş toprak kokusunu alıyorum. Başladım tinerciler gibi parfüm kapağı koklamaya. Cebimde 2 yıl parfüm kapağı taşıdım. Aklıma geldikçe çıkarır koklar tekrar yerine koyardım. Ama bu 2 yıl içerisinde koku kayboldu, o parfümün kokusunu da çocuğumun öz kokusu gibi aldım. Bu da tehlike boyutuna varıyordu, psikolojik yardım aldım ve kapaktan kurtuldum.”

Evlat acısının en acı tarifi

Hışır Osman, evlat acısını şöyle tarif etti: “Evlat acısını çekenler bilirler, bu duygunun tarifi yok. Her şeyi silip süpürüyor. Annemin acısını artık onun acısı nötüre etti. Allah acını unutturmasın derler. Neden? Bu acıdan daha büyük bir acı yaşayıp da geçmiş acını unutmamak için.”

“O benden daha iyi bir eş oldu”

Yaşadığı elim olayların, olumsuzlukları tek başına kaldırma şansının olmadığını kaydeden Hışır Osman, o günleri nasıl atlattığını ise şu sözlerle anlattı: “İyi bir arkadaşa, dosta, teselli ediciye ihtiyaç vardır ki o aşamayı aşabilesiniz. Benim de o aşamayı aşmamdaki en büyük tesellim, dostum, arkadaşım eşim olmuştur. Bıraksaydı bugüne kadar gelme şansım olmazdı. O benden daha iyi bir eş oldu. Benim o dönemdeki kahrımı ancak öyle bir eş çekebilirdi.”

Şiire başlaması

Ortaokul yıllarında Türk Halk Müziğine meyli olduğunu, o dönemden sonra şiirle tanıştığını ifade eden Hışır Osman Nebioğlu, “Bizim başımıza gelen olayları aslında yoktur ama felek diye mevhum edebiyatta meydana getirip suçu ona yüklüyoruz. Haşa Allah’a, kaderimize karşı gelecek halimiz yok. Şiirlerimi de halk müziği formatında o acılarıma benzettim” dedi.

Duygu yüklü türkülerin çalındığı programda Hışır Osman kendi şiirlerinden ve türkülerinden de bağlama eşliğinde, öğretmenlik hayatından ve halen devam ettirdiği fırıncılık hayatından da kesitler aktardı.

Şiirlerini kitaplaştırılmasında büyük emeği olan şair, yazar Talat Ülker’e özel olarak teşekkür eden Hışır Osman, bestelenen şiirlerinden de örnekler verdi.

“65 yaşına gelene kadar neler çektim, aynaya bakmam”

Aynaya bakmadığını, hayatında ayna ve tarağı cebinde taşımadığını ifade eden Nebioğlu, “Aynaya bakıp kendimi çok hesap ederim. Çizgiler dolmuş yüzüme, alnıma. Güzellik ve çirkinlik noktasında değil. O çizgilerden kimlerin gelip geçtiğini görürüm. Üzülmemek için bakmam aynaya. Yaşlılık güzel bir şey. Genç iken yaşayamadığınız çok değişik olayları yaşlılıkta yaşıyor ve tat alabiliyorsun. Ben 20 yaşında olmayı istemem. 65 yaşına gelene kadar neler çektim. Önemli olan olduğumuz yaşı yaşayabilmek. Dünyada tek gerçek olan şey ölüm. Eşimden önce ölmeyi dilerim” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.