Gümüşhane’nin geleneksel lezzetlerinden ‘Siron’ satışları Ramazan ayıyla birlikte yüzde 400 oranında arttı.
Asırlardır Gümüşhane ve civarındaki kentlerde “Siron” ve “Ziron” adıyla bilinen pişirilmiş yufkanın sıcakken katlanıp kesilmesi ve ardından fırınlanmasıyla yapılan, fırından sonra sıcak suyla ıslatıldıktan sonra üzerine süzme yoğurt, tereyağlı-cevizli sosuyla yenilen Gümüşhane sironu Ramazan ayıyla birlikte büyük rağbet görüyor.
Hafif olması nedeniyle sıcak Ramazan günlerinde vatandaşların hem iftarda hem de sahurda tükettiği bir yiyecek haline gelen sironun üretimi Ramazan ayıyla birlikte 5 kat arttı.
6 yıl önce başladı şimdi bölgeye hükmediyor
Kent merkezinde eşiyle birlikte yufka üretimi yapan 34 yaşındaki Ali Doğan, unutulmaya yüz tutmuş yöresel lezzetleri vatandaşlara sunduklarını belirterek, geçmişte evlerde imece usulüyle yapılan sironun bu durumunun azalmasından hareketle 6 yıl önce iyi bir iş fırsatı düşüncesinden hareketle bu işe girdiklerini ve bugün Karadeniz bölgesi başta olmak üzere ülkenin dört bir tarafına ürünlerini gönderdiklerini söyledi.
“Hafif bir yiyecek olduğu için Ramazan ayında iftar ve sahurda her sofrada bulunur”
Siron’un geçmişten günümüze gelen yöresel bir yemek olduğunu ifade eden Doğan, “Yufka açılıp pişirildikten sonra kıvrılarak kesilir. Kızartılma sonucunda yemeye hazır hale geliyor. Tepsiye dizildikten sonra üzerine yoğur ve tereyağıyla kısa sürede sofraya hazır hale getiriliyor. Ramazan ayında iftar ve sahurda hafif bir yiyecek olduğu için her sofrada bulunur” dedi.
“Tamamen organik ve glütensiz buğday unundan yapıyoruz”
Çok eski tarihlerden günümüze gelen Siron’un Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı isimlerle benzerlerinin olduğunu kaydeden Doğan, tamamen organik ve glütensiz buğday unundan yaptıkları sironu talep çok olduğunda da kalitesinden ödün vermediklerini belirterek şunları söyledi: “Hamurundaki tuz oranı çok az. Diyet yapanlar için de tavsiye ediyoruz.”
“Ramazan ayında Siron üretimimiz yüzde 400 artıyor”
İşletmelerinde 7 çeşit ürün yaptıklarını fakat özellikle yörede Ramazan ayında diğer tüm ürünlerin bir tarafa sironun bir tarafa olduğuna değinen Doğan, “Ramazan boyunca siron yapıyor, yetiştiremiyoruz. Yılın 11 ayında ayda 500 kilogram sattığımız sironu Ramazan ayında 2,5 tona kadar yükseltiyoruz. Bana ne iş yapıyorsun diye sordukları zaman ‘Ben una su katıyorum’ diyorum. Mesleğim una su katıp yöresel lezzetleri yapmak. Bu ürünün patenti bende olduğu için büyük illerden yoğun talep geliyor ama miktar çok yüksek oluyor ve bunu da karşılamakta zorlanıyorum. Bu nedenle de organize sanayi bölgesinden yer istedim ama sonuç alamadım. Teknolojiyi takip ederek makinelerimizi yeniledik. Daha fazla üretim ve istihdam için çaba gösteriyoruz” şeklinde konuştu.
“Üretim yapmayan bir toplum her zaman batmaya mahkumdur”
“Üretim yapmayan bir toplum her zaman batmaya mahkumdur” tespitinde bulunan Doğan, bu bağlamda genç girişimciler olarak üretime baş koyduklarını belirterek, “Hiçbir şekilde riskten ve üretimden korkmasın genç girişimcilerimiz. Ben bir birey olarak bu işi organize sanayi bölgesinde daha da ilerleteceğimi düşünüyor ve bu konuda yetkililerden, idarecilerden yardım ve destek bekliyorum” diye konuştu.
Doğan, yörede hem “siron” hem de “ziron” olarak adlandırılan ürün için marka tescil belgesi de aldığını sözlerine ekledi.