Gümüşhane’nin Sarıçiçek köyünde usta ve çırağın tamamen ahşaptan yaptığı el emeği göz nuru misafir odaları aradan geçen 150 yıla rağmen zarafetini ve güzelliğini koruyor.
Merkeze bağlı ve denizden 2 bin 80 metre yükseklikteki köyde kündekari işlemeleriyle Türk mimarisinin örneklerinin sergilendiği köy odaları, halk sanatının, ağaç oymacılığının tüm zarafetini günümüze taşıyan birer şaheser olarak nitelendiriliyor.
Rivayetlere göre odalarım yapımı 1873 yılında Hacı Ömer Ağa’nın kervan yolu üzerindeki köye gelen misafirlerini ağırlamak için oda yaptırmak istemesiyle başladı.
Odaların kendi namına yaraşacak şekilde olmasını isteyen Hacı Ömer Ağa, hiçbir masraftan kaçınmayarak odayı yapacağını duyurarak iki kişiyi köye davet eder. Bir süre sonra ustayla çırağının arasında anlaşmazlık olunca ustanın yolladığı çırağa bu kez köydeki Şaban Ağa başka bir oda yapmasını teklif edince usta ve çırağı birbirinin yaptığını görmediği 50 metre uzaklıktaki odaları yapmaya başlarlar.
Yaklaşık 3 yıllık süre zarfında tüm ihtiyaçlarını yaptıkları odalarda gören usta ve çırağının eserleri görücüye çıkınca herkes çırağın yaptığı odayı beğenir ve Tahir usta “Usta iken olduk şakirt, var birazda sen seğirt” diyerek o günden sonra hiçbir bina yapmayarak mesleğini terk eder.
İçerisinde oturma alanı, ocaklar, dolaplar, raflar, kahve köşkleri ve sedir bulunan odaların güvelere karşı 1970’li yıllarda tahrip edilmeden bazı boyaları yenilense de sanatsal değerinden hiçbir şey kaybetmeyen odalar iç ahengi, yapıldığı ilk günün tazeliği, renklerin, desenlerin uyumuyla oymacılık sanatının en ince detaylarını yansıtıyor.
“Bazı uzmanlar bu odaların benzerinin Türkiye’de olmadığını söylüyorlar”
Uzun kış gecelerinin hüküm sürdüğü Gümüşhane köylerinde hayatın vazgeçilmezi olan köy odalarında misafirlerin ağırlandığını, sohbetlerin yapıldığını ve adeta köyün sosyal hayatının kalbinin attığı yerler olduğunu kaydeden Sarıçiçek köyü muhtarı Salim Gündüz, “Gelen giden çok oluyor. Desenleri çok beğeniyorlar. Bazı uzmanlar bu odaların benzerinin Türkiye’de olmadığını söylüyorlar. Genelde bu şekilde misafir için yapılan odaların benzerleri İran’da olduğu söyleniyor” dedi.
“Bizim köyümüzde oda kültürü devam ediyor”
Hem köylülerin hem de bölgeye gelen uzmanların çırağın yaptığı odanın işçiliğinin daha iyi olduğunu ifade ettiklerini kaydeden Gündüz, “Kervan yolu üzerinde yer alan köyümüzde yapılan bu odalarımız tamamen misafire yönelik yapıldı. Altında at ahırları var. Şuanda bu odalar bizim hem taziye evimiz hem misafirhanemiz hem düğün salonumuz hem cenaze her amaçla kullanıyoruz. Bizim köyümüzde kahve kültürü yok, oda kültürü devam ediyor” diye konuştu.
“Bu odalar bizim mirasımız, tarihimiz”
Hacı Ömer Ağa’nın dedesi olduğunu ve odaların 500’den fazla varisi olması nedeniyle bir şey yapamadıklarını ifade eden Gündüz, “Şaban ağanın da varisleriyle beraber günümüzde 500’den fazla varisi var bu odaların. Varisler bir araya gelip anlaşma sağlanmadığından dolayı mülkünü veremedik. Buraya gelen insanlar çevresindeki düzeni beğenmiyorlar. Birde odaların bakımsızlığından yakınıyorlar. Odalarımız biraz hizmetten yoksun. Tamamen bakıma ihtiyacı var. Ne yapabiliyoruz ne yıkabiliyoruz. Hizmet bekliyoruz, yatırım bekliyoruz. Bu odalar bizim mirasımız, tarihimiz” şeklinde konuştu.