Birleşen Altın Köyler Derneği (BAK-DER) Başkanı Engin Çelik, yaptığı zehir zemberek açıklama ile şehrin acı gerçeklerini gün yüzüne çıkardı.
Herkesin tüketici olduğu Gümüşhane’de üretenlerin sevilmediğini öne süren Çelik, sürdürdükleri dernek faaliyetleri esnasında algısal bir takım problemlerle karşılaştıklarını söyledi.
Birleşen Altın Köyler Derneği olarak kuruldukları günden beri, sivil toplumun gelişmesine, Gümüşhane’nin kültürel ve sosyal hayatına ellerinden geldiği kadar katkı koymaya çalışan bir anlayışla faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden Çelik, “Tabi bu faaliyetleri sürdürürken algısal bir takım problemlerle de karşı karşıya geliyoruz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kuruluş felsefemiz gereği her partiye aynı mesafe ve yakınlıktayız. Kimseye karşı bir söz vermişliğimiz söz konusu değildir. Biz tüzüğümüze göre hareket eden ve o yönde faaliyetlerini yürütmeye çalışan bir derneğiniz. Bizle ilgili herkes her şey söyleyebilir ama bizleri hiç kimse bir partinin yan kuruluşu olarak gösteremez. Çünkü bizler Gümüşhane’ye hizmet için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşuyuz. Bu bağlamda öncü bir kuruluş olarak üyelerimize, hizmet vermekten, kültürel ve sosyal faaliyetler gerçekleştirmekten başka her hangi bir amacımız bulunmamakta olup, kamuoyuna saygı ile duyururuz.” dedi.
Gümüşhane’nin sosyolojik olarak geldiği noktaya yönelik sert eleştiriler gerçekleştiren Çelik, şunları söyledi: “Bir Gümüşhaneli sabaha kadar bu şehirde yese, içse, eğlense, gününü gün etse kimsenin bir şey demeye cesareti yok. Ama şaşırıp da bir arkadaşımız dernek kursa, gazete veya dergi çıkarsa yahut bu arkadaşımız çok şaşırıp bir kitap kaleme almaya başlasa “veya köylerimiz için projeler yapıp uygulamaya başlarsa. Derneği için köyleri için tüm gücüyle çalışmaya başlarsa Gümüşhane’nin kültürüne bir nebzede yardımcı olsa vay efendim sen misin, yer misin, yemez misin” cihetinden öyle bir şaşkına uğrar ki garibim soluğu taaaaa Bağlarbaşı’nda alır. Elinden hiçbir şey gelmeyenler dedikodu yapar. Çözümde yer almayanlar kesinlikle problemin en büyük tetikçisidir. Üretenler bu şehirde sevilmezler. Çünkü herkes tüketici olmuştur. Koca köyde oturanlar bir inek bakmaktan, bir tavuk beslemekten aciz hale gelmiş şehirden GDO’lu ürünleri köylere taşımakla meşguller. Ve bir de bir hastalığı var ki bu şehrin aman Allah'ım. Her şeyin en iyisini bilen, kişilerde var Allah onların şerrinden bizi korusun. Nefsinin adeta esiri olmuş bu kişilere sadece acıyorum. Gümüşhane için köyleri için Adeta küllerinden doğan ve bir şeyler yapmak için kılı kırk yaran, sebat ve inat eden, tuttuğunu koparan, elini ve omzunu her Gümüşhane derdine seve seve uzatan, karşılık beklemeyen, bu şehrin çocuğuna, gencine, yetişkinine ve de engelli bireylerine ses olmaya çalışmaktayız.”
Herkesin tüketici olduğu Gümüşhane’de üretenlerin sevilmediğini öne süren Çelik, sürdürdükleri dernek faaliyetleri esnasında algısal bir takım problemlerle karşılaştıklarını söyledi.
Birleşen Altın Köyler Derneği olarak kuruldukları günden beri, sivil toplumun gelişmesine, Gümüşhane’nin kültürel ve sosyal hayatına ellerinden geldiği kadar katkı koymaya çalışan bir anlayışla faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden Çelik, “Tabi bu faaliyetleri sürdürürken algısal bir takım problemlerle de karşı karşıya geliyoruz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kuruluş felsefemiz gereği her partiye aynı mesafe ve yakınlıktayız. Kimseye karşı bir söz vermişliğimiz söz konusu değildir. Biz tüzüğümüze göre hareket eden ve o yönde faaliyetlerini yürütmeye çalışan bir derneğiniz. Bizle ilgili herkes her şey söyleyebilir ama bizleri hiç kimse bir partinin yan kuruluşu olarak gösteremez. Çünkü bizler Gümüşhane’ye hizmet için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşuyuz. Bu bağlamda öncü bir kuruluş olarak üyelerimize, hizmet vermekten, kültürel ve sosyal faaliyetler gerçekleştirmekten başka her hangi bir amacımız bulunmamakta olup, kamuoyuna saygı ile duyururuz.” dedi.
Gümüşhane’nin sosyolojik olarak geldiği noktaya yönelik sert eleştiriler gerçekleştiren Çelik, şunları söyledi: “Bir Gümüşhaneli sabaha kadar bu şehirde yese, içse, eğlense, gününü gün etse kimsenin bir şey demeye cesareti yok. Ama şaşırıp da bir arkadaşımız dernek kursa, gazete veya dergi çıkarsa yahut bu arkadaşımız çok şaşırıp bir kitap kaleme almaya başlasa “veya köylerimiz için projeler yapıp uygulamaya başlarsa. Derneği için köyleri için tüm gücüyle çalışmaya başlarsa Gümüşhane’nin kültürüne bir nebzede yardımcı olsa vay efendim sen misin, yer misin, yemez misin” cihetinden öyle bir şaşkına uğrar ki garibim soluğu taaaaa Bağlarbaşı’nda alır. Elinden hiçbir şey gelmeyenler dedikodu yapar. Çözümde yer almayanlar kesinlikle problemin en büyük tetikçisidir. Üretenler bu şehirde sevilmezler. Çünkü herkes tüketici olmuştur. Koca köyde oturanlar bir inek bakmaktan, bir tavuk beslemekten aciz hale gelmiş şehirden GDO’lu ürünleri köylere taşımakla meşguller. Ve bir de bir hastalığı var ki bu şehrin aman Allah'ım. Her şeyin en iyisini bilen, kişilerde var Allah onların şerrinden bizi korusun. Nefsinin adeta esiri olmuş bu kişilere sadece acıyorum. Gümüşhane için köyleri için Adeta küllerinden doğan ve bir şeyler yapmak için kılı kırk yaran, sebat ve inat eden, tuttuğunu koparan, elini ve omzunu her Gümüşhane derdine seve seve uzatan, karşılık beklemeyen, bu şehrin çocuğuna, gencine, yetişkinine ve de engelli bireylerine ses olmaya çalışmaktayız.”