Yıllardır devam eden Hrant DİNK cinayetinde geçen hafta karar haftasıydı..Herkes cinayetin ardında örgüt olduğu gerçeğinin açıklanmasını beklerken hiç beklenmedik bir kararla karşılaştı.Bir tek vuranın eline koluna sağlık denmediği kaldı.Haliyle bir sürü komplo teorisi oluştu beyinlerde.Bir yerde bu karar Ergenekon Terör örgütünün resmi olarak tescilinin geciktirilmesi veyahut bu örgütün olmadığının anti tez savı ya da Ergenekon sürecinde açılmış diğer davaların bertaraf edilmesi gibiydi.Uzun zamandır devlet ile Ergenekon terör örgütü arasında devam eden soğuk savaşın ilk raunduydu ve bu raundu kazanan ETÖ olmuştu.Kararı önemli kılan sadece bulunduğu dava konumu değil bundan sonra açılmış olan diğer dava süreçlerinde de bir emsal teşkil etme noktasıydı.Bu gün ki Ergenekonculara bile sorsanız evet işi biz yaptık diyecekler noktasında böyle bir karar çıkması çok ama çok düşündürücü bir durum.Mahkemenin savcısı elde ETÖ ile bağlantılı bir çok delil var derken Hakimin delillerin yetersiz olduğunu söylemesi hukuk çerçevesi içerisinde normal çizgiler içinde görülmüş olsa da bir mahkeme heyetinin bunca yıl bir birinden kopuk olduğunun bir görüntüsünü de vermekte.Bu haseple bakıldığında yukarıda zikrettiğimiz komplo teorileri de kafalarda oluşmakta.Büyük resime baktığımızda bu gün geçmişte yaşanan olayların birbirleri ile olan bağlantılarını da halk olarak görebiliyoruz.Malatya’daki yayınevi cinayetinden Trabzon’da ki rahip cinayetine ve DİNK suikastına kadar tüm yaşanan olayların planlı bir eylem olduğu ve büyük eylem öncesi ortam ayarlanması artık açık seçik ortada durmakta.Duvarı yıkacak ve gerçekleri ortaya çıkaracak tuğla çekilmediği sürece bu soğuk savaş devam edeceğe benziyor.
Diğer bir komplo teorimiz son günlerde gündeme gelen İstanbul Boğaziçi Köprüsü bakım işi. Köprünün bakım için kapatılacak olmasını düşünmek bir ülke nüfusuna sahip İstanbul için tam anlamıyla hayatın felç olması demek. Bir yanda bakım çalışmaları dile getirilirken diğer yandan kamuoyunda bir zaman tartışmaya açılmış sonra üstü kapatılmış olan 3.Köprü olayı.Ölümü gösterip sıtmaya razı etme tabiri gibi bu bakım çalışması ile 3.köprünün oldu bittiye getirilerek bir an evvel yapılması gibi bir durumla karşı karşıya gibiyiz.Şimdiye kadar gündemde olmayan Boğaziçi Köprüsü bakımının bir anda gündeme gelmesi 3.köprü ile birlikte Marmaray Projesinin tamamlanması için bazı prosedürlerin hızlı atlanması ve aşılması noktasında bir manevra olarak düşünebilir miyiz?
Anadolu Ekspresinin raydan çıkarak Kocaeli civarında kaza yapması ve bu sebeple hat üzerindeki tüm demiryolu seferlerinin iptal edilmesi hızlı tren seferlerine çıkmış olan TCDD’nin konvansiyonel tren hatlarındaki alt yapı sorunlarını da bir kez daha gün ışığına çıkarmış oldu. Kaza sonrası 391 yolcunun otobüslerle taşınması Bu gün Eskişehir’e ve Konya’ya hızlı tren seferleri yapan TCDD’ye yakışmamıştır. Geçen 9 yıllık dönemde demiryollarında halen bu tür sorunları yaşamış olmamız halkın trene olan güven duygusunu da zedeleyecektir.2013 yılı ulaşım sektörü için milat yıl olarak gösterilmişti. Şunun şurasında 1 yıllık gibi bir zaman kaldı.1 yılda hedefler ne kadar tutturulmuş onu da kısmetse yaşayıp göreceğiz. Gerçi o konuda da komplo teorileri var. Bu gün yerli otomobil üretiminin de konuşulduğu günlerde otomotiv şirketi temsilcilerinden söz sahibi olan KOÇ, SABANCI, ULUSOY gibi şirketlerin katkı ve bakış açılarına göre demiryolu sektörünün şekillenmesini görmek acı olacaktır.
Bu düşünceler sizlere çok uçuk gelebilir, dedik ya bunlar birer komplo teorisi. Ama ne yaparsınız şöyle bir geçmişte yaşadıklarımızı düşünüp bugün daha iyi tahlil ettiğimizde bu fikirler çeşitli düşüncelere dönüşmekte. Bu gidişle Komplo Teorisi filmindeki Mal GİBSON gibi olacağız. Umarım iş evdeki buzdolabındaki konserveye şifre koyma olayına kadar gitmez…
Saygılarımla…
Diğer bir komplo teorimiz son günlerde gündeme gelen İstanbul Boğaziçi Köprüsü bakım işi. Köprünün bakım için kapatılacak olmasını düşünmek bir ülke nüfusuna sahip İstanbul için tam anlamıyla hayatın felç olması demek. Bir yanda bakım çalışmaları dile getirilirken diğer yandan kamuoyunda bir zaman tartışmaya açılmış sonra üstü kapatılmış olan 3.Köprü olayı.Ölümü gösterip sıtmaya razı etme tabiri gibi bu bakım çalışması ile 3.köprünün oldu bittiye getirilerek bir an evvel yapılması gibi bir durumla karşı karşıya gibiyiz.Şimdiye kadar gündemde olmayan Boğaziçi Köprüsü bakımının bir anda gündeme gelmesi 3.köprü ile birlikte Marmaray Projesinin tamamlanması için bazı prosedürlerin hızlı atlanması ve aşılması noktasında bir manevra olarak düşünebilir miyiz?
Anadolu Ekspresinin raydan çıkarak Kocaeli civarında kaza yapması ve bu sebeple hat üzerindeki tüm demiryolu seferlerinin iptal edilmesi hızlı tren seferlerine çıkmış olan TCDD’nin konvansiyonel tren hatlarındaki alt yapı sorunlarını da bir kez daha gün ışığına çıkarmış oldu. Kaza sonrası 391 yolcunun otobüslerle taşınması Bu gün Eskişehir’e ve Konya’ya hızlı tren seferleri yapan TCDD’ye yakışmamıştır. Geçen 9 yıllık dönemde demiryollarında halen bu tür sorunları yaşamış olmamız halkın trene olan güven duygusunu da zedeleyecektir.2013 yılı ulaşım sektörü için milat yıl olarak gösterilmişti. Şunun şurasında 1 yıllık gibi bir zaman kaldı.1 yılda hedefler ne kadar tutturulmuş onu da kısmetse yaşayıp göreceğiz. Gerçi o konuda da komplo teorileri var. Bu gün yerli otomobil üretiminin de konuşulduğu günlerde otomotiv şirketi temsilcilerinden söz sahibi olan KOÇ, SABANCI, ULUSOY gibi şirketlerin katkı ve bakış açılarına göre demiryolu sektörünün şekillenmesini görmek acı olacaktır.
Bu düşünceler sizlere çok uçuk gelebilir, dedik ya bunlar birer komplo teorisi. Ama ne yaparsınız şöyle bir geçmişte yaşadıklarımızı düşünüp bugün daha iyi tahlil ettiğimizde bu fikirler çeşitli düşüncelere dönüşmekte. Bu gidişle Komplo Teorisi filmindeki Mal GİBSON gibi olacağız. Umarım iş evdeki buzdolabındaki konserveye şifre koyma olayına kadar gitmez…
Saygılarımla…