Sayın Valim, Kıymetli Milletvekillerim, Değerli Belediye Başkanım, Çok sevgili Gazeteciler Cemiyeti Başkanım, Saygıdeğer hazirun ve basınımızın güzide temsilcileri.
Çevresinde yaşanan olaylara karşı duyarsız kalanların başına gelenleri, vefasızlığın yol açtığı tamir edilmez yaraları ve topluma nüfuz eden nifak tohumlarının nasıl bir sona doğru bizleri sürüklediğini anlatan bir hikâye vardır.
“Sarı Öküzün Hikâyesi”
Burada o hikâyeyi aktarmayacağım. Merak edenler internet ortamına girip okuyabilirler.
Basınımızda yaşanan yaprak dökümü sırasında sergilenen üç maymun oyunu, bu hikâyeyi haklı çıkartır mahiyette, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” tavrı maalesef en büyük sorun olarak karşımızda durmaktadır. Doğanın yeşermeye başladığı baharın ilk günlerinde Gümüşhane Basını olarak sonbaharı yaşamaktayız. Bu konuyu biraz açalım isterseniz.
Bu hazan mevsiminde ilk düşen yapraklarımız, geçtiğimiz yıl mesleğini başka bir mecrada sürdürme kararı alan şehrimizin tek kadrolu ajans muhabiri ve Gazeteciler Cemiyeti Gümüşhane Şubesi Kurucu Başkanı Hayati Yalçın ve yine şehrimize uzun yılar başarılı bir gazeteci olarak hizmet eden Osman Yetim kardeşimiz olmuştur. Her ne kadar yeni görevleri bizler için gurur kaynağı olsa da eksiklikleri basın dünyamız için önemli bir kayıp niteliğindedir.
Hayati Yalçın Başkanımızın ardından yaşanan gelişmelerde Doğan Haber Ajansı Gümüşhane’de ki kadrosunu iptal etmiş ve Şükrü Bulut kardeşimizi kaşe muhabiri olarak işe almıştır. Mevcut kadronun iptal edilmesi bir yana altı aylık çalışma sonrasında ajans tarafından gönderilen komik ücret sonrası ise kardeşimiz görevi bırakmak mecburiyetinde kalmıştır. Haliyle Doğan Haber Ajansı’nın şehrimizde herhangi bir muhabiri kalmamıştır. Hali hazırda, her fırsatta Gümüşhaneli olmaktan gurur duyduğunu ifade eden değerli büyüğümüz Aydın Doğan Beyefendi’nin sahibi bulunduğu ajans, onun kendi şehrinde temsilci bulundurmamaktadır. Durumdan haberdar olmadığını düşündüğüm büyüğümüze de maalesef ne bir sınıf arkadaşı, ne de eski bir dostu durumu aktarmak inceliğini de göstermemektedir.
Cemiyetiniz mi dediniz?
O dönemde sümüklü böceklerin çiftleşmesi ile ilgili bir basın açıklaması hazırlamaktan muhtemelen yorgun düşmüşlerdi.
Bir başka yaprak dökümü de TRT’de yaşanmıştır. Benimde muhabir olarak çalıştığım çok sevdiğim kurumum, haklı olarak almış olduğunu ancak kuru ile yaşı birbirinden ayırmadığını düşündüğüm bir karar ile Türkiye genelinde kaşeli çalışan birçok Yurt Muhabiri ile yollarını ayırmıştır. Böylece Gümüşhane merkez ve ilçelerinde muhabir olarak görünen isimler ile birlikte Gümüşhane’de TRT’nin de temsilcisi kalmamıştır.
Cemiyetiniz mi dediniz?
Tarlalara dadanan süne zararlıları üzerine bir çalıştay düzenleyerek duyarlılık oluşturma gayreti içerisinde maalesef kaybolmuşlardı.
Bir diğer ulusal ajans olan Anadolu Ajansı’nda da hazan mevsiminin gereği olarak yaprak dökümü gerçekleşmiştir. Kelkit İlçe muhabiri kardeşimiz Ertuğrul Demir’in ilişiği kesilmesinin ardından, ömrünü bu mesleğe adamış, dinamizmi ve iş disiplini ile hepimize örnek olmuş usta bir gazetecinin de hayatının merkezine oturttuğu ajansından ayrılmasına şahit olduk. Evet, Gümüşhane’nin ihtiyar delikanlısı İbrahim Özdemir’den söz ediyoruz. Önceki gün itibari ile ajans kartını bölge müdürlüğüne kargo eden abimizin yanı sıra, Şiran İlçesinin geleceği parlak yeteneği Fatih Yeniçeri’de ayrılma kararı alarak, serinin son halkası olmuştur.
Cemiyetiniz mi dediniz?
Siyasetin horoz dövüşü misali süregeldiği bu günlerde, çilli horozu gaza getireyim derken sesleri kısılmış, gördükleri rüyanın peşinde yazık ki helak olmuşlardı. Terziydiler ancak, söküklerini dikmekten acizdiler. Keldiler ancak, başlarına sürecek merhemden yoksundular.
Peki, iğneyi kendimize misali Gazeteciler Cemiyetini hedefe aldığımız bu yazımızın başlangıcında yer verdiğimiz büyüklerimize ne demeli? Her durumda bizlerin yanında yer aldıklarını ifade eden siyasileri, bürokratları veya Sivil Toplum Kuruluşu yöneticilerini nereye koymalı?
Gözlerimizi kapatıp aklımızı kiraya mı verelim? Yoksa her konuşmanızda yer verdiğiniz “Güzide basın mensupları” yalanına mı inanalım?
Değerli dostlar!
Habersiz vurulan iğneden bizlerin canı yandı, söyleyin bakalım çuvaldızı nerenize batıralım?
Çevresinde yaşanan olaylara karşı duyarsız kalanların başına gelenleri, vefasızlığın yol açtığı tamir edilmez yaraları ve topluma nüfuz eden nifak tohumlarının nasıl bir sona doğru bizleri sürüklediğini anlatan bir hikâye vardır.
“Sarı Öküzün Hikâyesi”
Burada o hikâyeyi aktarmayacağım. Merak edenler internet ortamına girip okuyabilirler.
Basınımızda yaşanan yaprak dökümü sırasında sergilenen üç maymun oyunu, bu hikâyeyi haklı çıkartır mahiyette, “görmedim, duymadım, bilmiyorum” tavrı maalesef en büyük sorun olarak karşımızda durmaktadır. Doğanın yeşermeye başladığı baharın ilk günlerinde Gümüşhane Basını olarak sonbaharı yaşamaktayız. Bu konuyu biraz açalım isterseniz.
Bu hazan mevsiminde ilk düşen yapraklarımız, geçtiğimiz yıl mesleğini başka bir mecrada sürdürme kararı alan şehrimizin tek kadrolu ajans muhabiri ve Gazeteciler Cemiyeti Gümüşhane Şubesi Kurucu Başkanı Hayati Yalçın ve yine şehrimize uzun yılar başarılı bir gazeteci olarak hizmet eden Osman Yetim kardeşimiz olmuştur. Her ne kadar yeni görevleri bizler için gurur kaynağı olsa da eksiklikleri basın dünyamız için önemli bir kayıp niteliğindedir.
Hayati Yalçın Başkanımızın ardından yaşanan gelişmelerde Doğan Haber Ajansı Gümüşhane’de ki kadrosunu iptal etmiş ve Şükrü Bulut kardeşimizi kaşe muhabiri olarak işe almıştır. Mevcut kadronun iptal edilmesi bir yana altı aylık çalışma sonrasında ajans tarafından gönderilen komik ücret sonrası ise kardeşimiz görevi bırakmak mecburiyetinde kalmıştır. Haliyle Doğan Haber Ajansı’nın şehrimizde herhangi bir muhabiri kalmamıştır. Hali hazırda, her fırsatta Gümüşhaneli olmaktan gurur duyduğunu ifade eden değerli büyüğümüz Aydın Doğan Beyefendi’nin sahibi bulunduğu ajans, onun kendi şehrinde temsilci bulundurmamaktadır. Durumdan haberdar olmadığını düşündüğüm büyüğümüze de maalesef ne bir sınıf arkadaşı, ne de eski bir dostu durumu aktarmak inceliğini de göstermemektedir.
Cemiyetiniz mi dediniz?
O dönemde sümüklü böceklerin çiftleşmesi ile ilgili bir basın açıklaması hazırlamaktan muhtemelen yorgun düşmüşlerdi.
Bir başka yaprak dökümü de TRT’de yaşanmıştır. Benimde muhabir olarak çalıştığım çok sevdiğim kurumum, haklı olarak almış olduğunu ancak kuru ile yaşı birbirinden ayırmadığını düşündüğüm bir karar ile Türkiye genelinde kaşeli çalışan birçok Yurt Muhabiri ile yollarını ayırmıştır. Böylece Gümüşhane merkez ve ilçelerinde muhabir olarak görünen isimler ile birlikte Gümüşhane’de TRT’nin de temsilcisi kalmamıştır.
Cemiyetiniz mi dediniz?
Tarlalara dadanan süne zararlıları üzerine bir çalıştay düzenleyerek duyarlılık oluşturma gayreti içerisinde maalesef kaybolmuşlardı.
Bir diğer ulusal ajans olan Anadolu Ajansı’nda da hazan mevsiminin gereği olarak yaprak dökümü gerçekleşmiştir. Kelkit İlçe muhabiri kardeşimiz Ertuğrul Demir’in ilişiği kesilmesinin ardından, ömrünü bu mesleğe adamış, dinamizmi ve iş disiplini ile hepimize örnek olmuş usta bir gazetecinin de hayatının merkezine oturttuğu ajansından ayrılmasına şahit olduk. Evet, Gümüşhane’nin ihtiyar delikanlısı İbrahim Özdemir’den söz ediyoruz. Önceki gün itibari ile ajans kartını bölge müdürlüğüne kargo eden abimizin yanı sıra, Şiran İlçesinin geleceği parlak yeteneği Fatih Yeniçeri’de ayrılma kararı alarak, serinin son halkası olmuştur.
Cemiyetiniz mi dediniz?
Siyasetin horoz dövüşü misali süregeldiği bu günlerde, çilli horozu gaza getireyim derken sesleri kısılmış, gördükleri rüyanın peşinde yazık ki helak olmuşlardı. Terziydiler ancak, söküklerini dikmekten acizdiler. Keldiler ancak, başlarına sürecek merhemden yoksundular.
Peki, iğneyi kendimize misali Gazeteciler Cemiyetini hedefe aldığımız bu yazımızın başlangıcında yer verdiğimiz büyüklerimize ne demeli? Her durumda bizlerin yanında yer aldıklarını ifade eden siyasileri, bürokratları veya Sivil Toplum Kuruluşu yöneticilerini nereye koymalı?
Gözlerimizi kapatıp aklımızı kiraya mı verelim? Yoksa her konuşmanızda yer verdiğiniz “Güzide basın mensupları” yalanına mı inanalım?
Değerli dostlar!
Habersiz vurulan iğneden bizlerin canı yandı, söyleyin bakalım çuvaldızı nerenize batıralım?