Gümüşhane Üniversitesi rektörlük seçimleri son bir yıldır şehrin gündeminde olmaya devam etti.
Kasım ayında yayınlanan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversitelerde rektör seçimleri kaldırıldı. Buna göre, devlet üniversitelerinde rektör olarak Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilen ismi Cumhurbaşkanı atayacak.
Rektör atamaları ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname’ye muhalefet partileri ile bazı üniversitelerdeki akademisyenler ve de öğrencilerin tepki göstermesi sonrası YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç kamuoyunun ve endişe duyan kesimlerin endişelerinden kurtulmaları için bir takım açıklamalarda bulundu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç; açıklamasında, rektör adayı belirleme sürecinde YÖK üyelerinin rektör seçilecek üniversiteleri ziyaret edeceğini belirterek, "Öğretim üyeleriyle, araştırma görevlileriyle ve öğrencilerle bu üniversitenin içinde bulunduğu şartları değerlendirecek, geleceğe yönelik ne gibi atılımlar yapması gerektiği hususunda görüşlerini alacaklar." dedi.
Buraya kadar her şey normal görünüyor. Üniversitelerdeki seçimlerin üniversite içinde çatışma ve kutuplaşmalar oluşturduğu bu süreçte akademisyenlerin akademik çalışmalardan uzaklaştığı vs. gibi düşüncelerden dolayı iptal edilen üniversite seçimlerinin doğruluğu veya yanlışlığı tartışmaya açık bir konudur.
Ülke gündeminde olan bu olaya gelin bir de Gümüşhane Üniversitesi penceresinden bakalım.
Geçtiğimiz hafta rektör adayı belirleme çalışmaları kapsamında YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rahmi Er ve YÖK Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Gümüşhane ve Gümüşhane Üniversitesini ziyaret etti.
Çok kıymetli hocalarımız Sayın Er ve Sayın Dedeoğlu Gümüşhane Üniversitesini ziyaret etti etmesine; lakin yapılan bu ziyarette bir tuhaflık vardı.
Öncelikle mevcut rektörden 8 yıllık rektörlüğü süresince üniversitede yapılan hizmetleri ve rektörün şahsi görüşünü alan YÖK üyeleri daha sonra hoca ve öğrenci görüşmelerine geçti.
YÖK yürütme kurulu üyesi hocalarımızın; bu süreçte çuvallayan, 5 adaydan birisine veliahttım diyen, o adayı bulunduğu her ortamda destekleyen, hatta Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinin nerede ise tamamının katıldığı bir salon toplantısında yaptığı konuşmada benim adayım Prof. Dr. Celalettin Vatandaş’tır deyip salondaki yüzlerce akademisyenimizin iradesini hiçe sayan, sonrasında tarafsız davranmadığı için YÖK tarafından uyarı alan ve soruşturulan mevcut rektörden bir sunum dinlemeleri anlamsız mı anlamsız bir durum olduğu kanaatindeyim.
Gelelim en trajikomik olaya. Mevcut rektörün bu sunumu sonrası YÖK üyelerinin hoca ve öğrenci ziyaretleri başlar.
Sınırlı sayıda bölüm ve hoca ile görüşmeler yapılır. Gidilen bölümlerden birisi de Prof. Dr. Celalettin Vatandaşın dekanı olduğu İletişim Fakültesidir. Olayın ilginç tarafı ise iletişim fakültesindeki araştırma görevlileri ve öğrenci görüşmelerinde YÖK Üyelerinin yanında rektör adayı olan Prof. Dr. Celalettin Vatandaşın hazırda bulunmasıdır.
Düşünün! Hocaları Prof. Dr. Celalettin Vatandaş olan öğrencilere, üniversitenin durumu ve rektör adayları hakkındaki görüşleri sorulmaktadır. Alınan cevapları kolaylıkla tahmin edebiliyorum, sizler de tahmin edebilirsiniz.
Şimdi gelelim asıl meseleye:
YÖK üyelerinin bu şekilde davranmasını sağlayan ya da üyeleri bu şekilde yönlendiren güç kim?
Siz YÖK tarafından görevlendirilerek geleceksiniz; fakat geliş amacınız ile sahada yürüttüğünüz çalışmaların birbiri ile alakası olmayacak.
Ümit ederim ki YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç bu durumu sorgular ve gereğini yapar. Aksi durumda Cumhurbaşkanına sunulacak isimler Yürütme Kurulu Üyelerinin raporuna göre belirlenecek ise vay halimize.
Gümüşhane Üniversitesinin en fazla akademisyene ve öğrencisine sahip Gümüşhane Meslek Yüksek Okulunun kapısına uğramayan, üniversite kurulduğu günden bu yana hizmet eden emektar hocalarımızın yanından geçmeyen, sadece mevcut rektörün ve kendilerini her kim yönlendirdi ise ona göre hareket eden Yürütme Kurulu Üyelerinin raporu kuşkusuz hiçbir anlam taşımamaktadır.
Üniversitemizin en az dört yılının emanet edileceği en uygun kişinin seçiminde bu yöntem uygulanacaksa vay oldu halimize.
Bazı YÖK üyelerinin rektörlük için başvuruda bulunan Gümüşhaneli hocalarımız için ‘’Kendi memleketleri olduğu için tanıdıklarına imtiyaz tanırlar!‘’ şeklinde ifadeler kullandıkları söylentileri duyulmaktadır.
Kendilerine sorarım, mevcut rektör Gümüşhaneli değildi, başta eşi olmak üzere kendi memleketinden ve sempati duyduğu cemaatin üyesi olan kişilere her türlü akademik ve idari kadrolardaki atama ve yer değiştirmelerde imtiyaz tanırken YÖK üyelerimiz neredeydiler?
Bu işler vicdan meselesidir. Bu işlerin memleketli ile hemşericilikle alakası olmaz. Bir kişi kul hakkı yemenin ne anlama geldiğini biliyorsa bırakın hemşerisini; ne babasına, ne kardeşine, ne de bir akrabasına asla ama asla imtiyaz tanımaz.
Cumhurbaşkanımız önüne gelen raporlara bakacaktır. Bu uyarılar dikkate alınmaz, siyasilerimiz ve kamuoyu gündem oluşturmaz ve süreci uzaktan izlemeye devam ederse Prof. Dr. Celalettin Vatandaşın rektörlüğü hayırlı olsun.
Yeni rektörümüzü Reisi Cumhur mu atayacak yoksa her şey mevcut rektörün yönlendirmesi ile mi gidecek bunu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Neden bir rektör bağımsız davranması gereken bir süreçte veliaht ilan eder sizleri düşünmeye davet ediyorum.
Gümüşhane Üniversitesinin bu süreçten alnının akı ile çıkmasını ve üniversitemizi akademik çalışmalarla ön plana çıkaracak bir hocamızın rektör olarak atanmasını temenni ediyorum.
Sağlıcakla kalın.
Rektörü Reis'mi Atayacak Yoksa?
Paylaş