Geçen hafta ile bu haftayı kapsayan Semerkand Haftası etkinliklerine şahitlik ediyoruz…29 Mayıs İstanbul’un fethini de içerisine alan bu hafta etkinlikleri içerisinde eski yıllarda yapılanların üzerine her geçen gün bir tuğla koyarak samimi bir şekilde hizmet halkası genişleyerek dalga dalga insanları kucaklamakta…
22 Mayıs ile başlayan Muhabbet Geceleri ülkenin dört bir yanında 29 Mayıs akşamına kadar devam etmekte. Ziyaret edilen hastalar, ihlas ve samimiyetle yapılmış pilavlar Anadolu insanına ikram edilmekte. Eskilerde kalındığı söylenen hasletler gün yüzüne çıkarılmakta, devam ettirilmekte… Bunlar insana bir derin nefes aldıran, yüzde tebessümler bıraktıran güzel hasletler… Bakalım kaynaklar bu durumu nasıl anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz’ in (s.a.v) buyurduğu gibi, “İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır.” Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Bir kimse bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman’ın bir ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahiretteki ayıplarını örter. Mümin kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da o kulun yardımındadır.”
Yine Resulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hastalandığı zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple ateşlenir, rahatsızlanır.”
Birbirlerini sevip, yardımlaşan ve ihlasla başkalarına yardım eden kimse Allah Teâlâ’nın himayesindedir. Çünkü hizmet Allah’ın emanetidir. Canını ve malını seven ve onları koruma altına almak isteyen kimse onları Allah yolunda sarf etmeli ki, Allah’ın himayesi altına alınsın.
Güzel geçim ve hizmet kadar insanın cevherini ortaya çıkaran hiçbir şey yoktur. Mürşid-i kâmiller talebelerinin olgunluk seviyesini insanlarla geçimi ve halka hizmeti ile ölçerler. Abdurrahman-ı Taği Hazretleri bir sohbetinde şöyle buyurmuştur: “Nisbet hizmete göredir. Hizmetteki ilahi rahmet hiçbir şeyde yoktur. Bu yolda rahmete vesile olacak her türlü amel ve hizmet vardır. Nafile ibadet için evine kapanıp halkın hizmetinden kaçan kimse pek çok hayırdan mahrum kalır. Sadece zikirle yetinmek olmaz. Mal ve can ile Allah yolunda gayret etmek gerekir.
Hizmetin temeli ve ruhu ihlastır. İhlasla yapılan hiçbir iş küçük ve önemsiz olamaz. Bir hizmetin başında olmakla, sonunda olmak arasında hiçbir fark yoktur. Hizmeti Allah rızasıyla değil de gösteriş ve nefsani duyguları tatmin amacıyla ya da başka çıkar sağlamak amacıyla yapan insan bundan hiçbir fayda göremez. Allah rızası için insanların geçtiği yoldan bir taş atmak da hayırdır, hizmettir. Bu nedenle bir hizmet ve hayır yaparken ne yaptığına değil, kimin için yaptığına bakmalıdır.
Allah için insanlara hizmet eden kamil mümin; toprak gibi olur. İnsanların yararına her şeyden feragat eder. Ayaklar altında çiğnenir, ama ondan çeşit çeşit çiçekler, meyveler yetişir; güneş gibi olur, kendisi yansa da herkesi aydınlatır, ısıtır.
Gerçek mümin; insanların kendisinden bir zarar görmediği, herkesin ondan emin olduğu ve fayda gördüğü kimsedir. Kendisine güvenilmeyen, insanları sevmeyen ve başkaları tarafından da sevilmeyen kimse imanın tadını tadamaz.
Allah dostları âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) meşrebi üzere hareket etmeyi en büyük gaye edinmişlerdir. Efendimiz hiçbir ayrım yapmadan bütün insanları muhatap alıp, hepsine rahmet olmuştur. Muhataplarına dost veya düşman diye değil, Allah Teala’nın kulu gözüyle bakmıştır. Yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmamış, hiç kimseyi minnet altına sokmamıştır. Onun en büyük sünneti başkalarının yükünü ve zahmetini çekmek, ihtiyaçlarını gidermek ve yüzünü güldürmektir. Ne mutlu onun yolundan gidenlere!
İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır, şiarı ile “Hizmet Nimettir” düsturu” ile yürüyenlere selam olsun…
Sevgi ve Saygılar…
22 Mayıs ile başlayan Muhabbet Geceleri ülkenin dört bir yanında 29 Mayıs akşamına kadar devam etmekte. Ziyaret edilen hastalar, ihlas ve samimiyetle yapılmış pilavlar Anadolu insanına ikram edilmekte. Eskilerde kalındığı söylenen hasletler gün yüzüne çıkarılmakta, devam ettirilmekte… Bunlar insana bir derin nefes aldıran, yüzde tebessümler bıraktıran güzel hasletler… Bakalım kaynaklar bu durumu nasıl anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz’ in (s.a.v) buyurduğu gibi, “İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır.” Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “ Bir kimse bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman’ın bir ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahiretteki ayıplarını örter. Mümin kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da o kulun yardımındadır.”
Yine Resulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hastalandığı zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple ateşlenir, rahatsızlanır.”
Birbirlerini sevip, yardımlaşan ve ihlasla başkalarına yardım eden kimse Allah Teâlâ’nın himayesindedir. Çünkü hizmet Allah’ın emanetidir. Canını ve malını seven ve onları koruma altına almak isteyen kimse onları Allah yolunda sarf etmeli ki, Allah’ın himayesi altına alınsın.
Güzel geçim ve hizmet kadar insanın cevherini ortaya çıkaran hiçbir şey yoktur. Mürşid-i kâmiller talebelerinin olgunluk seviyesini insanlarla geçimi ve halka hizmeti ile ölçerler. Abdurrahman-ı Taği Hazretleri bir sohbetinde şöyle buyurmuştur: “Nisbet hizmete göredir. Hizmetteki ilahi rahmet hiçbir şeyde yoktur. Bu yolda rahmete vesile olacak her türlü amel ve hizmet vardır. Nafile ibadet için evine kapanıp halkın hizmetinden kaçan kimse pek çok hayırdan mahrum kalır. Sadece zikirle yetinmek olmaz. Mal ve can ile Allah yolunda gayret etmek gerekir.
Hizmetin temeli ve ruhu ihlastır. İhlasla yapılan hiçbir iş küçük ve önemsiz olamaz. Bir hizmetin başında olmakla, sonunda olmak arasında hiçbir fark yoktur. Hizmeti Allah rızasıyla değil de gösteriş ve nefsani duyguları tatmin amacıyla ya da başka çıkar sağlamak amacıyla yapan insan bundan hiçbir fayda göremez. Allah rızası için insanların geçtiği yoldan bir taş atmak da hayırdır, hizmettir. Bu nedenle bir hizmet ve hayır yaparken ne yaptığına değil, kimin için yaptığına bakmalıdır.
Allah için insanlara hizmet eden kamil mümin; toprak gibi olur. İnsanların yararına her şeyden feragat eder. Ayaklar altında çiğnenir, ama ondan çeşit çeşit çiçekler, meyveler yetişir; güneş gibi olur, kendisi yansa da herkesi aydınlatır, ısıtır.
Gerçek mümin; insanların kendisinden bir zarar görmediği, herkesin ondan emin olduğu ve fayda gördüğü kimsedir. Kendisine güvenilmeyen, insanları sevmeyen ve başkaları tarafından da sevilmeyen kimse imanın tadını tadamaz.
Allah dostları âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) meşrebi üzere hareket etmeyi en büyük gaye edinmişlerdir. Efendimiz hiçbir ayrım yapmadan bütün insanları muhatap alıp, hepsine rahmet olmuştur. Muhataplarına dost veya düşman diye değil, Allah Teala’nın kulu gözüyle bakmıştır. Yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmamış, hiç kimseyi minnet altına sokmamıştır. Onun en büyük sünneti başkalarının yükünü ve zahmetini çekmek, ihtiyaçlarını gidermek ve yüzünü güldürmektir. Ne mutlu onun yolundan gidenlere!
İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır, şiarı ile “Hizmet Nimettir” düsturu” ile yürüyenlere selam olsun…
Sevgi ve Saygılar…