AK Parti Gümüşhane kurucu İl Başkanı, 22’inci dönem milletvekili ve 25’inci dönem milletvekili aday adayı Sabri Varan Taka Haber’e gündemle alakalı çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başkanlık Sistemi, Yeni Anayasa ve Çözüm Süreci ile alakalı dikkat çeken ifadeler kullanan Varan “1982 anayasasının darbe kalıntıları devam ediyor. Bunların tamamen bertaraf edilmesi lazımdır."dedi.
Parçalı Siyaset Ülkemize Zarar Veriyor!
Başkanlık sistemi ile alakalı insanların yanılgıya düştükleri belirten Sabri Varan “Konu sanki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Başkan seçilecek ömrünün sonuna kadar Başkan kalacak. Cumhurbaşkanımızın Başkanlık sistemini istemesi kişisel bir talep değildir. Tayyip Beyin görev süresi biter yarın bir başkası gelir. Başkanlık Sistemi Türkiye’nin geçmişte yaşadığı koalisyonlu hükümeti yaşayıp parçalı siyaseti yaşayıp ülkemizin ekonomik gelişmesini kalkınmasını sekteye uğratmaması için bu sistem isteniyor. Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki parçalı siyaset koalisyon hükümetleri başta bu ülkenin insanlarına zarar veriyor. Sonra ekonomisine zarar veriyor sonra dünyadaki yerine konjonktürüne zarar veriyor. Parçacı siyasetin ülkeye vereceği zararlardan ülkeyi korumak adına bir taleptir başkanlık sistemi. Daha hızlı daha etkin daha aktif bir yönetim şeklidir yoksa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ben ölene kadar başkan olacağım demiyor ki süresi bitecek gidecek. Halk seçmezse gidecek. Zorlan orda kalacak bir şey yok. Bu kişisel bir talep değil. Sistem değişikliği yönetim değişikliği talebidir. Ülkenin daha iyi olması için bir taleptir. Yani burada muhalefetin en büyük yanılgısı budur. Sanki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olursa Başkanlık olacak O’nun görevi biterse yine eski sisteme geçilecek. Öyle bir şey yok. Bu kalıcı bir şey ve ülkenin menfaatine olacak bir talep bu. Bunu anlamıyorlar mı? Anlıyorlar da sırf muhalefet yapmak için işlerine mi gelmiyor doğrusu gerçekten buna bir anlam veremiyorum.”şeklinde konuştu.
Doğrudan Demokrasi !
Başkanlık sistemi ile herhangi bir bölünmenin söz konusu olmayacağını vurgulayan Varan Şunları söyledi: “Güçlü bir ekonomisi olan bir ülkede bölünme olmaz. Ekonomiyi ve siyaseti güçlendirdiğin zaman bölünme olmaz. Olacak olan insanların düşüncelerinin yönetime daha çok yansımasıdır. Yani bugün hepimiz şikâyet etmiyor muyuz istediğimiz kişiyi milletvekili seçemiyoruz diye. Yarın Başkanlık Sistemi geldiğinde istediğin kişiyi direk milletvekili seçme imkânına kavuşacaksın. Yani buna niye karşı çıkıyoruz ki? Bu karşı çıksın liderler, halktan buna karşı çıkmak sadece yanlış bilgilendirilmekten kaynaklanabilir. Sen bugün şikâyet ediyoruz; Ben falanı istemiyorum ama genel merkez yazıyor listeye oy vermek zorunda kalıyorum. Ama başkanlık sistemi geldiği zaman senin vekillerin istediğin kişi olacak. En çok tercih alan kişi vekil olacak. Halkın en çok oy attığı kişi otomatik olarak vekil olacak ve parlamentoya gidecek. Senin sesin orda olacak daha bağımsız olacak liderlerin ve parlamentonun dinamikleri altında ezilmeyecek. Halkın taleplerinin daha cesurca dillendirilebileceği bir ortam olacak. Bu açıdan da bakıldığı zaman başkanlık sisteminin Türkiye’ye büyük faydası olacak.”
'Darbelerin Değil Halkın Anayasası Olmalı'
Başkanlık Sisteminin uygulamaya geçmesi için Yeni Anayasa’nın şart olduğunun altını çizen Varan hala 1982 anayasasının kalıntılarının olduğunu belirterek “Hala 1982 anayasasının korumacılıkları var. Hala 1982 Anayasasından bu tarafa gelen iç hizmet kanununun verdiği sıkıntıların kalıntıları var. Geleneksel bazı anti demokratik kalıntılar var. Bunların tamamen bertaraf edilmesi lazımdır. Halkın yazdığı bir anayasa olması lazım bu açıdan başkanlık sistemi ile alakalı tartışmaları ve yeni anayasayı beraber düşünmek lazım. Bu noktada da alt sınır 330 milletvekili. Bunu geçmek lazım ak parti bunu geçmeli ve inşallah hep birlikte 330 milletvekili sayısını geçerek yeni anayasayı nitelikli oy çokluğu ile yürürlüğe koyacağız. Bunu geçmek için halkın nazarında en yüksek oy getirebilecek adaylar ile yola devam etmek durumundayız. Güvenilir liyakati ve sadakati olan ikisi de aranmalıdır yani halkta karşılığı olmak durumunda olmalı adayların. Bu süreç sıradan bir süreç değildir.”ifadelerini kullandı.
Çözüm Süreci Kardeşlik Projesidir!
Çözüm sürecinin ülkemiz için çok önemli bir proje olduğunu söyleyen Varan “Türkiye’nin Türk siyasetinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin çözüm süreci dışında bir yöntem izlemesi mümkün değildir. Yeniden kardeşlik tohumlarını ekmek istiyorsan yeniden bir arada bu milleti tutmak istiyorsan bu süreci işletmek zorundasın. 30 yıllık bir hastalık var 30 yıllık insanlara dayatılan bir terör var sıkıntı var. Ak Partinin en büyük projelerinden birisidir çözüm ve kardeşlik projesi başka bir şansımız olabilir mi? Öldürmeyle insanları bitiremezsin, öldürmeyle insanlara barışı getiremezsin dolayısıyla bunu bütün vatanseverim diyen insanların desteklemesi lazım. Bunla ilgili siyasi mülahaza edenler vatanını çok sevmiyor demektir. Ben öyle düşünüyorum Çünkü bu bütün mülahazaların üzerinde devletin birliği bütünlüğü ve geleceği ile alakalı bir konudur. Siz falan iktidardan gitsin de ülke bölünsün diyemezsiniz. Derseniz halkta karşılığını bulamazsınız. Ortalığı bu kadar ayağa kaldıranların halk nezdinde itibar göremeyişinin nedeni de budur. Halk barış istiyor. Ak parti de halkın temsilcisi halkın istediğini dile getiriyor. Hesap kitap yapmadan dile getiriyor. Siyasi bir kaygı duymadan dile getiriyor. Çünkü barışmak zorundayız. Bu ülkenin milyonlarca lirası bu yola harcanmış o paralarla bu ülke nice projelerini gerçekleştirebilirdi. Bunun devamını isteyenler bizim dışımızda düşmanımız olan devletler Türkiye’nin gelişmesini istemeyen devletlerdir. Barış projesine karşı olmak akıl karı bir iş değildir.” diyerek çözüm süreci ile alakalı düşüncelerini belirtti.
Herkes Çözüm Sürecine Katkı Sağlamalıdır
“Ülkesini seven bir siyesi parti bir düşünce eğer ülkesini seviyorsa ülkesinin hastalıklı olduğu konularda ülkesine yardımcı olur” diyerek bütün siyasi partileri uyaran Varan “MHP’ye düşen CHP’ye düşen güney doğuda oy oranlarını arttırmaktır. O bölgede Kendilerini seven insan sayılarını arttırmaktır. Kendilerini ülkenin teminatı olarak görenler o bölgedeki seçmen sayısını arttırsın. İnsanları iterek vurarak kırarak sıkılı yumruklarla barış görüşülür mü? Sıkılan dişlerle barış anlaşma yapılabilir mi yağılamaz. O zaman herkes avucunu açacak herkes kucağını açacak buna bütün partiler dahildir.”dedi.
MHP’nin Güneydoğu Politikası Tehlikelidir!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanken Çözüm Süreci ile alakalı “Siyasi hayatımızın sonuna da bedel olsa bu kardeşlik projesine devam edeceğiz” dediğini hatırlatan Varan Erdoğan’ın ülkesini sevdiği için elini taşın altına koyduğunu ifade ederek “Ülkesi için bunu söylüyor yoksa popülist düşünse belki farklı davranırdı ama öyle davranmadı açık kalplilikle davrandı. Siyasi hayatımıza da malolsa biz bu kardeşlik projesini yürüteceğiz dedi. Bu dinamiğin temel kaynağı da ilerde inşallah dini ümmetçilik fikri olacaktır. İnsanların dini duygularını geliştirerek barış projesini daha hızlı neticelendirebiliriz. Birliğimizi sağlayan ana unsurun din olması lazım güneydoğuda. Din birliği diğer kardeşlik ve birlikleri de beraberinde getirir. Bugün Çanakkale’nin 100. Yılını anıyoruz. Çanakkale’de Diyarbakırlılar, Mardinliler, Vanlılar şehit olmamış mı? Gümüşhaneli bizim de ecdadımız şehit olmuş orada. Beraber ölmüşüz beraber gazi olmuşuz beraber savaşmışız şimdi bunlarla kucaklaşmaktan daha doğal ne var ki ben bu konuda MHP’nin güneydoğu politikasını HDP kadar tehlikeli buluyorum.”şeklinde konuştu.
Parçalı Siyaset Ülkemize Zarar Veriyor!
Başkanlık sistemi ile alakalı insanların yanılgıya düştükleri belirten Sabri Varan “Konu sanki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Başkan seçilecek ömrünün sonuna kadar Başkan kalacak. Cumhurbaşkanımızın Başkanlık sistemini istemesi kişisel bir talep değildir. Tayyip Beyin görev süresi biter yarın bir başkası gelir. Başkanlık Sistemi Türkiye’nin geçmişte yaşadığı koalisyonlu hükümeti yaşayıp parçalı siyaseti yaşayıp ülkemizin ekonomik gelişmesini kalkınmasını sekteye uğratmaması için bu sistem isteniyor. Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki parçalı siyaset koalisyon hükümetleri başta bu ülkenin insanlarına zarar veriyor. Sonra ekonomisine zarar veriyor sonra dünyadaki yerine konjonktürüne zarar veriyor. Parçacı siyasetin ülkeye vereceği zararlardan ülkeyi korumak adına bir taleptir başkanlık sistemi. Daha hızlı daha etkin daha aktif bir yönetim şeklidir yoksa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ben ölene kadar başkan olacağım demiyor ki süresi bitecek gidecek. Halk seçmezse gidecek. Zorlan orda kalacak bir şey yok. Bu kişisel bir talep değil. Sistem değişikliği yönetim değişikliği talebidir. Ülkenin daha iyi olması için bir taleptir. Yani burada muhalefetin en büyük yanılgısı budur. Sanki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olursa Başkanlık olacak O’nun görevi biterse yine eski sisteme geçilecek. Öyle bir şey yok. Bu kalıcı bir şey ve ülkenin menfaatine olacak bir talep bu. Bunu anlamıyorlar mı? Anlıyorlar da sırf muhalefet yapmak için işlerine mi gelmiyor doğrusu gerçekten buna bir anlam veremiyorum.”şeklinde konuştu.
Doğrudan Demokrasi !
Başkanlık sistemi ile herhangi bir bölünmenin söz konusu olmayacağını vurgulayan Varan Şunları söyledi: “Güçlü bir ekonomisi olan bir ülkede bölünme olmaz. Ekonomiyi ve siyaseti güçlendirdiğin zaman bölünme olmaz. Olacak olan insanların düşüncelerinin yönetime daha çok yansımasıdır. Yani bugün hepimiz şikâyet etmiyor muyuz istediğimiz kişiyi milletvekili seçemiyoruz diye. Yarın Başkanlık Sistemi geldiğinde istediğin kişiyi direk milletvekili seçme imkânına kavuşacaksın. Yani buna niye karşı çıkıyoruz ki? Bu karşı çıksın liderler, halktan buna karşı çıkmak sadece yanlış bilgilendirilmekten kaynaklanabilir. Sen bugün şikâyet ediyoruz; Ben falanı istemiyorum ama genel merkez yazıyor listeye oy vermek zorunda kalıyorum. Ama başkanlık sistemi geldiği zaman senin vekillerin istediğin kişi olacak. En çok tercih alan kişi vekil olacak. Halkın en çok oy attığı kişi otomatik olarak vekil olacak ve parlamentoya gidecek. Senin sesin orda olacak daha bağımsız olacak liderlerin ve parlamentonun dinamikleri altında ezilmeyecek. Halkın taleplerinin daha cesurca dillendirilebileceği bir ortam olacak. Bu açıdan da bakıldığı zaman başkanlık sisteminin Türkiye’ye büyük faydası olacak.”
'Darbelerin Değil Halkın Anayasası Olmalı'
Başkanlık Sisteminin uygulamaya geçmesi için Yeni Anayasa’nın şart olduğunun altını çizen Varan hala 1982 anayasasının kalıntılarının olduğunu belirterek “Hala 1982 anayasasının korumacılıkları var. Hala 1982 Anayasasından bu tarafa gelen iç hizmet kanununun verdiği sıkıntıların kalıntıları var. Geleneksel bazı anti demokratik kalıntılar var. Bunların tamamen bertaraf edilmesi lazımdır. Halkın yazdığı bir anayasa olması lazım bu açıdan başkanlık sistemi ile alakalı tartışmaları ve yeni anayasayı beraber düşünmek lazım. Bu noktada da alt sınır 330 milletvekili. Bunu geçmek lazım ak parti bunu geçmeli ve inşallah hep birlikte 330 milletvekili sayısını geçerek yeni anayasayı nitelikli oy çokluğu ile yürürlüğe koyacağız. Bunu geçmek için halkın nazarında en yüksek oy getirebilecek adaylar ile yola devam etmek durumundayız. Güvenilir liyakati ve sadakati olan ikisi de aranmalıdır yani halkta karşılığı olmak durumunda olmalı adayların. Bu süreç sıradan bir süreç değildir.”ifadelerini kullandı.
Çözüm Süreci Kardeşlik Projesidir!
Çözüm sürecinin ülkemiz için çok önemli bir proje olduğunu söyleyen Varan “Türkiye’nin Türk siyasetinin Türkiye Cumhuriyeti devletinin çözüm süreci dışında bir yöntem izlemesi mümkün değildir. Yeniden kardeşlik tohumlarını ekmek istiyorsan yeniden bir arada bu milleti tutmak istiyorsan bu süreci işletmek zorundasın. 30 yıllık bir hastalık var 30 yıllık insanlara dayatılan bir terör var sıkıntı var. Ak Partinin en büyük projelerinden birisidir çözüm ve kardeşlik projesi başka bir şansımız olabilir mi? Öldürmeyle insanları bitiremezsin, öldürmeyle insanlara barışı getiremezsin dolayısıyla bunu bütün vatanseverim diyen insanların desteklemesi lazım. Bunla ilgili siyasi mülahaza edenler vatanını çok sevmiyor demektir. Ben öyle düşünüyorum Çünkü bu bütün mülahazaların üzerinde devletin birliği bütünlüğü ve geleceği ile alakalı bir konudur. Siz falan iktidardan gitsin de ülke bölünsün diyemezsiniz. Derseniz halkta karşılığını bulamazsınız. Ortalığı bu kadar ayağa kaldıranların halk nezdinde itibar göremeyişinin nedeni de budur. Halk barış istiyor. Ak parti de halkın temsilcisi halkın istediğini dile getiriyor. Hesap kitap yapmadan dile getiriyor. Siyasi bir kaygı duymadan dile getiriyor. Çünkü barışmak zorundayız. Bu ülkenin milyonlarca lirası bu yola harcanmış o paralarla bu ülke nice projelerini gerçekleştirebilirdi. Bunun devamını isteyenler bizim dışımızda düşmanımız olan devletler Türkiye’nin gelişmesini istemeyen devletlerdir. Barış projesine karşı olmak akıl karı bir iş değildir.” diyerek çözüm süreci ile alakalı düşüncelerini belirtti.
Herkes Çözüm Sürecine Katkı Sağlamalıdır
“Ülkesini seven bir siyesi parti bir düşünce eğer ülkesini seviyorsa ülkesinin hastalıklı olduğu konularda ülkesine yardımcı olur” diyerek bütün siyasi partileri uyaran Varan “MHP’ye düşen CHP’ye düşen güney doğuda oy oranlarını arttırmaktır. O bölgede Kendilerini seven insan sayılarını arttırmaktır. Kendilerini ülkenin teminatı olarak görenler o bölgedeki seçmen sayısını arttırsın. İnsanları iterek vurarak kırarak sıkılı yumruklarla barış görüşülür mü? Sıkılan dişlerle barış anlaşma yapılabilir mi yağılamaz. O zaman herkes avucunu açacak herkes kucağını açacak buna bütün partiler dahildir.”dedi.
MHP’nin Güneydoğu Politikası Tehlikelidir!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanken Çözüm Süreci ile alakalı “Siyasi hayatımızın sonuna da bedel olsa bu kardeşlik projesine devam edeceğiz” dediğini hatırlatan Varan Erdoğan’ın ülkesini sevdiği için elini taşın altına koyduğunu ifade ederek “Ülkesi için bunu söylüyor yoksa popülist düşünse belki farklı davranırdı ama öyle davranmadı açık kalplilikle davrandı. Siyasi hayatımıza da malolsa biz bu kardeşlik projesini yürüteceğiz dedi. Bu dinamiğin temel kaynağı da ilerde inşallah dini ümmetçilik fikri olacaktır. İnsanların dini duygularını geliştirerek barış projesini daha hızlı neticelendirebiliriz. Birliğimizi sağlayan ana unsurun din olması lazım güneydoğuda. Din birliği diğer kardeşlik ve birlikleri de beraberinde getirir. Bugün Çanakkale’nin 100. Yılını anıyoruz. Çanakkale’de Diyarbakırlılar, Mardinliler, Vanlılar şehit olmamış mı? Gümüşhaneli bizim de ecdadımız şehit olmuş orada. Beraber ölmüşüz beraber gazi olmuşuz beraber savaşmışız şimdi bunlarla kucaklaşmaktan daha doğal ne var ki ben bu konuda MHP’nin güneydoğu politikasını HDP kadar tehlikeli buluyorum.”şeklinde konuştu.