“Savaş demek taarruz demektir. Savaşın bir bilim ve sanat olarak tanınması yalnız taarruz uygulaması ile olmuştur. Savaş verim ve sonuç da ancak taarruzla elde edilebilir.
Taarruz eden ve hiç olmazsa bu düşünceyi koruyarak fırsat bulduğunda uygulamaya girişen, daima kazanır.
Savunma olumsuzdur. Savunmanın en büyük yararı olsa olsa kaybetmemek olur. Fakat bu da geçicidir. Savaştan amaç ise düşmanı imha etmek ve dağıtmaktır ki, bu da yalnız taarruzla olur.
Taarruz düşmana boyun eğdirir, ....
......
Savunma düşmanın irade ve isteğine boyun eğmeye zorunlu, başarısızlığa mahkûm ve hareket serbestliğinden yoksundur; askere daima korku ve umutsuzluk getirir.
En büyük kârı, ne kâr etmektir ne zarar.
Fakat genellikle de düşmanın kazanmasını sağlamaya yarar.”
///
Yukarıda özetlediğim yazı Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı Nuri Conker’in ‘Subay ve Komutan’ adlı kitabından gündelik hayatımıza da örnek olabileceğini düşündüğüm alıntıdır.
///
Ülkemizin ileri gelen iş adamlarından birisine ağabeyi; “ne zaman duracaksın kardeşim?” diye endişesini dile getirdiğinde “abi durursam düşerim” diye cevap vermişti.
Nitekim o iş adamı şu anda otuzbin kişiyi istihdam etmektedir.
Sporda da öyle değil mi?
Ne kadar iyi defans yapsanız da hücum etmeden başarılı olamıyorsunuz.
///
Burada bizim örnek almamız gereken ise günlük hayatımızda daima hareket halinde olup herşeyde bir tık da olsa bir üstünü hedeflememizdir ki; mevcudumuzu da ancak böyle koruyabiliriz.
///
Sonuç olarak Nuri Conker de kitabının bir bölümünde ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh ü salâh’ özdeyişini hatırlatmakta.