Gümüşhane Haberleri
2025-01-28 08:37:20

TUTUKLAMA TEDBİRDİR, CEZA DEĞİLDİR !

Av. Ali Haydar DERELİ

28 Ocak 2025, 08:37

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m.9 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi özgürlük ve güvenlik haklarını güvence altına almaktadır. 

Sözleşme “Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş kesinleşmiş mahkumiyet kararı” ile hürriyetine son verilmesini esas kabul etmiştir. 

Sözleşme “…yakalanan veya tutulan herkesin makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahiptir. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminat şartına bağlanabilir.” hükmü ile de, yargılama aşamasında esas olanın hürriyet olduğunu kabul etmiştir. 

Gerek beyanname ve gerekse Sözleşmeyi ülkemiz kabul ettiğinden, bunlar Anayasamızın 90. maddesi gereğince kanun hükmündedir. 

Anayasamız m. 19 da “Herkesin kişi özgürlüğü ve güvenlik hakkı vardır. Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz veya tutuklanamaz. Hiç kimse kanunun tayin ettiği sebeplere ve usule uygun olmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.” hükmü ile kişi hürriyetini güvence altına almıştır.

Türk Ceza Hukukunda yukarıdaki bağlayıcı hükümler doğrultusunda, hürriyet esas, tutuklama ise tedbir olarak kabul edilmiştir. CMK m.100’de sayılan istisnalar dışında, asıl olanın tutuklama değil, kesinleşmiş cezanın infazı olduğu belirtilmiştir. Bu istisnalar genelde cezası 7 yıldan fazla olan ağır cezalık suçlardır. Bunlarda bile tutuklama yerine, imza, ev hapsi, elektronik kelepçe, yurtdışı çıkış yasağı, yüklü miktarda kefalet verilebilmektedir. 

UYGULAMA TERS İŞLEMEKTEDİR !!!

Ülkemizdeki uygulamada tutuklama kararları, ne yazık ki, çok büyük farklılıklar göstermektedir. Aynı suçtan büyük illerde hiç tutuklama olmazken, küçük illerde ve genelde genç hakimlerde tutuklamalar görülmektedir. Yine aynı mahkeme de bazen 12 yıl ceza verilen kişi tutuklanmazken, bazen 5 yıl ceza alan tutuklanmaktadır. Bazen de sırf kamuoyunu tatmin için, tabiri caizse adeta mahalle baskısı ile tutuklamalar olmaktadır. Bu durum ise adalete güveni sarsmaktadır. 

İlimizde 2023 yılında trajikomik bir soruşma yaşanmış, alt sınırı 2 yıl olan bir suçtan 27 kişi gözaltına alınmış, 20 kişi tutuklamaya sevkedilmiş ve 13 kişi tutuklanmıştır. Bunlarda 1 ay sonra serbest bırakılmıştır. 

Alt sınırı 2 yıl olan, belki de tamamı yada birçoğu beraat edecek olan, ceza alsa bile, belki de cezası ertelenecek olan, yani yatarı olmayan bir suçtan tutuklama hukuka aykırıdır. Nitekim 1 ay sonra serbest bırakılmaları bunu doğrulamaktadır. 

Bayburt’ta 11 kişinin 18 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat etmesi, yakın zamanda ilimizde 7 ay tutuklu kalan kişinin beraat etmesi gibi birçok olayı meslekte bizzat yaşamış birisi olarak, masum bir kişinin cezaevinde kalmasını, hiçbir şeyin telafi etmediğine inanınız. 

Taptuk Emre’nin şu veciz sözünü asla unutmayalım;“Adalet suçu ve suçluyu aramak değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır.”

“Tutuklayalım da aklı başına gelsin, başkalarına örnek olsun” mantığı, asla hukuki değildir. Peki ya bu kişi masum olup beraat ederse, bu kişinin cezaevinde yaşadığı sıkıntılar telafi etmeniz mümkün mü? 

Bu kişinin tutuklandığı için kamuoyunda suçlu damgası yemesi nasıl yok edilecek ?

Bu kişi tanıdığınız ya da yakın akrabanız olsa aynı şekilde mi davranırdınız? 

Diriliş Ertuğrul dizisinde Süleyman Şah’a atfedilen şu replik durumu özetlemektedir. 

“Düşmanımıza bile adalet borçluyuz.” 

Sonuç olarak, adalet için olması gereken keyfi tutuklama değil; önce adil ve hızlı bir yargılama yapmak, sonra da suçlu olduğu kesinleşenin cezasını çekmesidir. Çünkü ülkemizinde kabul ettiği “masumiyet karinesi” gereğince, suçluluğu kesinleşmiş mahkeme kararıyla ispat edilinceye kadar herkes masumdur. 

Adaletli günler dilerim…

Yorumlar (1)

Ali Ateş 3 Hafta Önce

Malesef bu gün adaletin geldiği durum aynen tarif ettiğiniz gibi.Hatta fazlasıda var..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.