-“FRANSIZ PARLAMENTOSUNA SÖMÜRGECİLERİN KORKULU RÜYASI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN 'YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ' SÖZLERİNİ HATIRLATIYORUM”
Gümüşhane Üniversitesinde (GÜ), “Küreselleşmenin Sosyal Yapısı” konulu konferans düzenlendi.
Sağlık Yüksekokulu Çok Amaçlı Salonda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hilmi Yayla katıldı.
Konuşmasında, Fransa’nın sömürgeci bir ülke olduğunu, sömürebildiği ülkeleri sömürdüğünü, sömüremediği ülkeler üzerinde ise oyunlar oynadığını belirten Yayla, “Fransa, Ermeni soykırımı iddialarını sürekli gündeme getirerek milletler arasındaki uyuşmazlıkları daha fazla açmaya çalışmaktadır. Kendi menfaati uğruna milletler arasındaki anlaşmazlıkları kullanarak, dünyaya hükmetmeye çalışanlara artık yanlış yolda olduklarını ifade etmek gerekir.” dedi.
Toplumların arasını açıp daha sonra onlara hükmetmenin modasının geçtiğini, 19 yüzyıldan kalma iktidar oyunları ile ne Euro Bölgesinin ekonomik sorunlarının çözülebileceğini, ne Afrika'daki açlığın engellenebileceğini ne de milyarlarca insanın yoksulluk mücadelesine çözüm sağlanabileceğini dile getiren Yayla, “Yeni yüzyılda ve yeni dünya düzeninde bölgesel ve küresel aktör olabilmek ve küresel anlamda hükmedebilmek için dünya toplumlarının kalkındırılmasına, dünyadaki sorunun çözümüne ve dünya toplumlarının ekonomik ve sosyal hedeflerinin sağlanmasına katkı koymak gerekmektedir.” diye konuştu.
Son dönemdeki tutumuyla kendi bahçesinde bir kuru dalı bile olmayan Fransa’nın, başkasının bahçesinde ağaç olmaya çalıştığını ifade eden Yayla, şunları söyledi: “Dünya coğrafyasının yarısından fazlasını sömürgeleştirmiş olan Fransa, acaba bu coğrafyalarda refahın artışına katkı sağlamış mıdır. Bu coğrafyalardaki toplumların zenginleşmesine katkı sağlamış mıdır. Yoksa bu coğrafyalarda zorla kendi dilini, zorla kendi kültürünü kabul ettirerek o toplumların yerel kültürlerinin yok olmasına tanık olmuş ve diğer yandan da bu ülkelerin kaynaklarını kendi ülkesine taşımıştır. Sömürgeciliğini kaybetmek istemeyen Fransa, bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir ve Vietnam gibi ülkelerde bin yıllardır dost olarak yaşayan iki kavim Türkler ve Ermeniler'in arasının açılmasına çaba sarf etmektedir. Türkler ve Ermeniler arasına kalıcı uyuşmazlık tohumları ekerek menfaat sağlamaya çalışan Fransız Parlamentosuna sömürgecilerin korkulu rüyası Mustafa Kemal Atatürk'ün 'yurtta barış, dünyada barış' sözlerini hatırlatmak istiyorum.”
Gümüşhane Üniversitesinde (GÜ), “Küreselleşmenin Sosyal Yapısı” konulu konferans düzenlendi.
Sağlık Yüksekokulu Çok Amaçlı Salonda düzenlenen konferansa konuşmacı olarak Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hilmi Yayla katıldı.
Konuşmasında, Fransa’nın sömürgeci bir ülke olduğunu, sömürebildiği ülkeleri sömürdüğünü, sömüremediği ülkeler üzerinde ise oyunlar oynadığını belirten Yayla, “Fransa, Ermeni soykırımı iddialarını sürekli gündeme getirerek milletler arasındaki uyuşmazlıkları daha fazla açmaya çalışmaktadır. Kendi menfaati uğruna milletler arasındaki anlaşmazlıkları kullanarak, dünyaya hükmetmeye çalışanlara artık yanlış yolda olduklarını ifade etmek gerekir.” dedi.
Toplumların arasını açıp daha sonra onlara hükmetmenin modasının geçtiğini, 19 yüzyıldan kalma iktidar oyunları ile ne Euro Bölgesinin ekonomik sorunlarının çözülebileceğini, ne Afrika'daki açlığın engellenebileceğini ne de milyarlarca insanın yoksulluk mücadelesine çözüm sağlanabileceğini dile getiren Yayla, “Yeni yüzyılda ve yeni dünya düzeninde bölgesel ve küresel aktör olabilmek ve küresel anlamda hükmedebilmek için dünya toplumlarının kalkındırılmasına, dünyadaki sorunun çözümüne ve dünya toplumlarının ekonomik ve sosyal hedeflerinin sağlanmasına katkı koymak gerekmektedir.” diye konuştu.
Son dönemdeki tutumuyla kendi bahçesinde bir kuru dalı bile olmayan Fransa’nın, başkasının bahçesinde ağaç olmaya çalıştığını ifade eden Yayla, şunları söyledi: “Dünya coğrafyasının yarısından fazlasını sömürgeleştirmiş olan Fransa, acaba bu coğrafyalarda refahın artışına katkı sağlamış mıdır. Bu coğrafyalardaki toplumların zenginleşmesine katkı sağlamış mıdır. Yoksa bu coğrafyalarda zorla kendi dilini, zorla kendi kültürünü kabul ettirerek o toplumların yerel kültürlerinin yok olmasına tanık olmuş ve diğer yandan da bu ülkelerin kaynaklarını kendi ülkesine taşımıştır. Sömürgeciliğini kaybetmek istemeyen Fransa, bağımsızlık mücadelesi veren Cezayir ve Vietnam gibi ülkelerde bin yıllardır dost olarak yaşayan iki kavim Türkler ve Ermeniler'in arasının açılmasına çaba sarf etmektedir. Türkler ve Ermeniler arasına kalıcı uyuşmazlık tohumları ekerek menfaat sağlamaya çalışan Fransız Parlamentosuna sömürgecilerin korkulu rüyası Mustafa Kemal Atatürk'ün 'yurtta barış, dünyada barış' sözlerini hatırlatmak istiyorum.”
