BAŞARABİLECEĞİNE İNANMAK

Nüfusu çok genç olan ülkemizin, önündeki en büyük hedefi, sahip olduğu dinamik gücü en iyi şekilde yetiştirmektir. Gençliğini iyi değerlendiremeyen toplumların, geleceğinin karanlık olduğunu biliyoruz. Ulu önder Atatürk de bu konuda “ Gelecek için hazırlanan vatan evlâtlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak, tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim” demiştir.

Zaman hızla akıyor. Eğitim öğretim yılının ikinci yarıyılı da erimeye başladı. Gençlerimiz yoğun tempoda eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürüyor, sınavlara hazırlanıyorlar. Bilindiği gibi, Mart ayının sonunda 12.sınıf öğrencilerinin gireceği YGS, Nisan ayının sonunda da 8.sınıfların gireceği ikinci TEOG sınavı uygulanacak. Öğrencilerimizin yapmaları gereken son bir hamleleri kaldı. Oyun, tv., internet, gezme ,tozma gibi etkinliklerini bir süreliğine daha erteleyip , tüm enerjilerini sınava hazırlanmak üzere harcıyorlar. Biliyorlar ki başarıda ilk adımlar kadar son adımlarda çok önemli. Birçok kişi son bir adım daha atamadıkları için başarıya ulaşamıyor. Yüzlerce yarış atı vardır, fakat şöhrete ulaşanlar diğerlerinden birkaç saniye daha hızlı koşanlar oluyor.

Yani, başarı, inanç ve sabırla geliyor. Başaracağına inanmayan kişilerin ipi göğüslemesi mümkün olmuyor. Dolayısıyla gençlerimiz, kalan bu kısa sürede de yaptıkları çalışmalara kendini vererek ve o işin üstesinden gelecekleri konusunda kendilerine güvenerek çalışmalılar. Bilmeliler ki yetersizlik duyguları içindeki bir birey, ne dikkatli bir çalışma ortamı bulabilir nede yaptığı çalışmalar sonunda hedefine ulaşabilir.

Başarısızım, yetersizim, değersizim gibi düşünce tarzları da aslında bir bireyin kendisi hakkında “gerçekçi olmayan” olumsuz düşünce yapısının ürünleridir ve insanın temel varsayımlarına da aykırıdır. Çünkü Her insan istediği her şeyi elde etmek için gerek duyduğu içsel güçlere sahiptir. Başarısızlık kişinin kendi hakkındaki olumsuz imajını anlatan ve özgüven eksikliğine ve yanlış algılamaya dayanan, aslında başarmak için başka bir yol denemenizi söyleyen bir rapordur. Başarının ilk şartı başarabileceğine inanmaktır.

Sirklerde çıkan yangınlarda en çok filler yanarmış. Neden mi? Çünkü onlar küçük bir fil yavrusuyken ağır bir zincirle küçük bir kazığa bağlı olarak eğitilirlermiş. Küçük fil yavruları ne zaman bir adım öteye gitmek isteseler, kazığa bağlı kalın ve ağır zincirler daha uzağa gitmelerine engel olurmuş. Zamanla fil yavruları büyüyüp devasa fil olduklarında ise, onları tutan tek şey ince bir zincirle bağlandıkları küçük kazıklarmış. Ancak doğada hortumlarıyla tonlarca ağırlığı kaldıran bu koca filler sirklerde canları pahasına olduğu halde o küçük kazığa bağlı ince zincirleri koparmayı bile düşünmezlermiş. Çünkü onlar küçük bir fil yavrusuyken bunu denemişler ve başaramamışlardır. Artık koca bir fil olmalarına rağmen onları durduran tek şey ise başaramayacaklarına dair sahip oldukları inançlarıdır.

Demek ki önce inanacaksın, sonra hedeflerini tespit edeceksin, en sonunda da bu hedefe ulaşmak için kendine en uygun metod ve teknikleri belirleyeceksin. Büyük amaçları, küçük adımlara bölmek ve her gün bir adımını gerçekleştirmek gibi. Başardığınız her adım, yaptığınız her ilerleme, size bir sonraki ilerleme için gerekli olan özgüveni de kazandıracaktır.

Çocuğuyla olumlu iletişim kurabilen, çocuğunu  motive edebilen, tutum ve davranışların çocuğun başarısına yarar mı, zarar mı getirdiğini görebilen anne baba modeli de çok önemlidir. Anne-babalar başarı sürecinde veya sınav dönemlerinde çocuklarını kabul edip-onayladıklarını ifade ederek onların kendine güvenini, motivasyonunu artırabilir ve ailenin olası aşırı beklentisiyle çocukta oluşabilecek, kaygı ve korku durumlarını kontrol edebilmelidirler.

Albert Schweitzer ‘in dediği gibi ‘Başarı, mutluluğun anahtarı değildir. Mutluluk, başarının anahtarıdır. Yaptığınız işi severseniz, başarılı olursunuz. ’Emek verip karşılığını almak isteyen öğrencilere ve anne babalarına, Selam ve Sevgilerle.
YORUM EKLE