Ara
Gümüşhane
Kapalı
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
39,2118 %-0.05
44,9809 %-0.05
4.260,63 % -0,05
BEN SİZİ ÖĞRETMEN ZANNETTİM

BEN SİZİ ÖĞRETMEN ZANNETTİM

YAYINLAMA:

"Yeryüzünün öğretmeni olmak için, gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir."
Aliya İzzet BEGOVİÇ

Doksan dört yılının Eylül’ünde Kars’ın şirin ilçesi Kağızman’ın Aydınkavak Köyü’nde merhaba diyerek kara tahta başına geçtiğim günden bugüne tam 27 koca yıl geçmiş. Öğrencilerimin mesleklerini ve resimlerini bugün sosyal medyada gördüğümde vatan ve millet sevdalı adam gibi adam yetiştirdiğime inanın gurur duyuyorum.

Kars Kağızman’da, Gümüşhane Kürtün Kırgeriş Köyü ve Gümüşhane Merkez Kocayokuş Köyünde okuttuğum, kalplerine dokunduğum, heybelerine sevda yüklediğim o güzel çocuklarımın bugün hepsinin birer pırlanta olmalarından daha önemli ne olabilir ki bir öğretmen için.

Mühendis, sanatçı, doktor, savcı, hakim, öğretmen, işçi, memur olmalarından ziyade onlara ilkin verdiğim eğitim ve ona bağlı olan vatan-millet sevgisi, dini-milli hasletler, ahlaki ve insani değerler açısından asıl memnuniyetim.

Kars Kağızman’da henüz çiçeği burnunda bir öğretmen adayı iken 60 yaşında bir amcamızın ellerimi öpmeye kalkması karşısında mesleğimizin ne kadar kutsi bir öneme haiz olduğunu anlamıştım. Neden bunu yaptığını sorduğumda;

"Sen ta nerelerden kalkmış gelmiş benim balamı okutacan. Senin ellerin öpülmez mi muallim beg” demişti. O zaman idrak etmiştim ki biz öğretmenler oralara gitmesek, bir başka bozuk fikirler gidecek ve ışık doğudan asla yükselemeyecekti.

 

O yıllarda Mustafa Kemal’in şu veciz sözünü büyüterek okulumda sınıfın başköşesine asmıştım.

“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”

Öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini anlamak isteyenler aşağıda yazdığım küçük anekdotları lütfen bir kenara not etsinler.

İlki Kocayokuş Köyü İlköğretim okulunda görev yaparken okulun az yukarısında küçücük bir lojmanda kalıyorum. Kızım ilkokul birinci sınıfta okuyor. Sabah okula giderken yanımda oynuyor zıplıyor bir yandan “baba, baba” diyerek şirinlik yapıyor. Biraz yürüdükten sonra okulun çitini bir adım geçer geçmez kızım elimi bırakıp bu sefer “öğretmenim” demesini asla unutamıyorum. Okulun o çizgisi öğretmenlik mesleğini bu kadar güzel tarif edebilirdi ancak.

Bir diğer anekdot. Gümüşhane Öğretmenevi müdürlüğü de yapan Hüsnü Kemal Hazır hocamız yukarı köylerin birinde öğretmen. Öğrenciler ve babaları ile birlikte aşağı köy okuluna ziyarete gidiyorlar. Öğrencinin biri babasının elinden tutmuş giderken yoldan geçen bir araç çocuğun ayağına hafifçe dokunuyor. Çocuk birden babasının elini bırakarak öğretmenine doğru koşarak feryat ediyor ve;

“Kurtar beni öğretmenim…!” diyor.   

Ve bir başka anekdot Kürtün Kırgeriş Köyünden. O gün okul sonrası Mindizli Mahallesinde rahmetli Şahin Meral’ın çay ocağında çay içiyorum. Çay ocağının bitişiği bakkal. Yukarıda bir evin önünden babası öğrencim olan oğluna bakkaldan sigara alması için sesleniyor. Çocuk bir babasına bir de bana bakıyor ve;

“Olmaz baba ben öğretmenimin yanında sana bakkaldan sigara alıp getiremem” diyor.

Bu verdiğim örneklerden hareketle yıllar önce bir ilin sözüm ona idarecisi bir programda ön koltukta eğri oturan birini azarlaması sonucu o kişinin;

“Ben falanca ajanstan gazeteciyim efendim” demesi üzerine bu büyüğümüzün özrü kabahatinden maalesef büyük olmuş ve;

“Lütfen kusuruma bakmayın. Ben sizi öğretmen zannettim” demesini bu kutsal meslek sahibi hiçbir arkadaşımız hak etmiyor.

Ve Hz Ali’nin bir harf öğrenme karşılığında kırk yıl köle olacağını ifade buyurduğu bir mesleğin onurlu isimlerine lütfen hiç kimse şamar oğlanı muamelesi yapmasın. 

Unutulmasın ki sizleri de, bizleri de yetiştiren öğretmendir.

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *