1750 yılında Prusya Kralı II. Frederick, Potsdam’da gezerken bir araziyi görür ve buraya bir saray yaptırmaya karar verir. Ancak seçtiği alan içerisinde bir değirmende bulunmaktadır. Kralın adamları hemen değirmencinin kapısını çalar ve değirmeni gerçek değerinin çok üstünde satın almak istediklerini bildirir. Ancak yaşlı değirmenci, bu teklifleri reddeder ve değirmeni satmayacağını kararlı bir dille ifade eder.
Adamlar, krala geri döner ve durumu anlatır. Kral, bu inatçı değirmenciyle bizzat konuşmak ister. Değirmenci huzura çağrıldığında net bir şekilde şöyle der:
“Değirmen bana atadan kaldı, ben de onu çocuklarıma bırakacağım. Kral için bile olsa satılık değildir.“
Kral öfkeyle cevap verir:
“Unutma ki ben kralım! İstesem değirmenini para vermeden de alabilirim.”
Ancak yaşlı değirmencinin bu sözlere yanıtı, adalet tarihine altın harflerle yazılmıştır:
“Asıl sen unutma! Berlin’de hâkimler var.”
Kral ise hiddetlenmek yerine gülümser ve bu sözden memnuniyet duyar. Adalet sistemini güçlendirmek için yaptığı çalışmaların meyvelerini görmek onu mutlu eder ve şu unutulmaz sözü söyler:
“Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa, adaletten üstün değildir.”
Tarihimizde buna benzer birçok örnek arasında en çarpıcı olanı, Fatih Sultan Mehmet ile Rum mimar davasıdır. İstanbul’un Fethinden hemen sonra, görevini verilen emre aykırı olarak yapıp devleti zarara uğratan mimarın kolu kesilmişti. Fatih’in atadığı İstanbul Kadısı Hızır Bey, adil bir yargılama sonucu Fatih’i suçlu, Hristiyan mimarı mazlum bulur. Kısas âyetini okur ve Fatih’in kolunun aynı şekilde kesilmesine karar verir. Fatih, kararı sükûnet ve tevekkülle karşılayarak:
“–Hüküm şer’-i şerîfindir!..” der.
Hristiyan mimar, bu ulvî adâlet sahnesinden fevkalâde duygulanarak gözyaşları içinde:
“–Hakkımdan vazgeçiyor, diyet kabul ediyorum!..” der. Bu örnek olay Osmanlı da hukukun üstünlüğünü göstermektedir.
ÜSTÜNLERİN HUKUKU MU, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MÜ
Ülkemizde hukuk, her bireyin haklarını güvence altına almak için var olması gerekirken, kimi zaman gücü elinde bulunduranların elinde bir araç haline gelmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında İstiklal Mahkemelerinde, suçluların yanında birçok masum insanın idam edildiği artık kabul edilen bir gerçektir.
1960 ihtilalini yapanlar hukuku alet ederek Başbakan dahi idam etmiştir.
1980 darbesi de “asmayalımda besleyelim mi” sakat mantığı ile, kendi anlayışlarına hukuku alet ederek “bir sağdan bir soldan” gençleri idam etmiş ve güya denge uygulamışlardır.
28 Şubat Post Modern Darbesinde askerler hakimlere ders vermişlerdir.
Hain FETÖ, 2010-13 arası yargıyı ele geçirerek kumpas davaları ile, gözbebeğimiz ordumuzun birçok şerefli mensubuna terörist lekesi vurmuştur. Yine 17-25 Aralık 2013 te “Yargısal Darbe Teşebbüsü” ile hükümeti ve 15 Temmuz 2016’daki hain darbe teşebbüsü ile de devleti ele geçirmeye çalışmıştır.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra açılan Fetö soruşturmalarında, dava ve soruşturmadan kurtulmak isteyenler için milyon dolarlara varan “Fetö borsası” oluştuğunu, AK Parti milletvekili Şamil Tayyar bizzat açıklamıştır. Nitekim hain darbe teşebbüsü sırasında Torul Savcısı olan ve şüphelilere yaptığı hukuksuzluk nedeniyle, Torul’da bir vatandaşın intihar girişimine sebep olan Savcı Muhsin Ülker bu borsadan olduğu ortaya çıkınca, yakalanan birkaç hakim-savcı gibi meslekten atılmıştır.
Ülkemizde adalete güven ne yazık ki azalmış olup, yargı bağımsızlığı konusunda hala eksiklikler bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde en çok dosyası olan ülkeler arasında olmamız, hukuk sistemimize duyulan güvenin azalmasının bir göstergesidir. Umuyoruz ki, yeni yargı reformlarıyla, hukukun üstünlüğü ve adalete duyulan güven tam anlamıyla sağlanabilir.
Hukuk devletinde "Üstünlerin hukuku" değil, "hukukun üstünlüğü" egemen olmalıdır. İşte bu yüzden, “Berlin’de Hakimler Var” hikayesi, sadece bir nostalji değil; hukukun tarafsızlığını ve adaletin evrensel gücünü hatırlatan bir ders olmalıdır. Hukukun üstünlüğü; hakiminden yöneticisine, askerinden vatandaşına toplumsal barışın ve özgürlüğün temel taşı olarak kalmalıdır. Türk Milleti olarak bizlerde bir haksızlığa uğradığımızda, rahatça “Ankara’da, Gümüşhane’de Hakimler Var” diyebilmeliyiz. Unutmayalim ki, “KUVVETSİZ ADALET ACİZ, ADALETSİZ KUVVET İSE ZALİMDİR.”
Hukukun üstün olduğu günler dilerim…
Av. Ali Haydar DERELİ 10.02.2025
Avukat beyi tebrik ediyorum. Tam doğruları yazmış. Adalet herkese lazımdır. Toruldaki savcının millete yaptığından adliye mensubu olarak hepimiz çok üzülmüştük. Layığını buldu.