Son zamanlarda görebildiğim kadarıyla toplumun muzdarip olduğu bir hastalık daha var.
Düşünmeyen, araştırmayan, merak etmeyen, okumayan, umursamayan bu yüzden herhangi bir canlıdan farkı kalmayan insanların işi. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak!
Fikir yürütülen konunun temelindeki bilgi yanlış ya da eksik olunca bunun üzerine geliştirilen fikirler de mutlaka hatalı olacaktır.
Biz toplum olarak okumayı değil dinlemeyi; araştırmayı değil sağa sola sormayı çok severiz. Çok kapsamlı konularda dahi sağdan soldan görülmüş/duyulmuş iki adet cümleyi müdafaaya başlarız.
İnternet çağında hemen hemen herkesin bir konuda anında fikir edinme fırsatı oluştu.
Özellikle neresinden baksak her tarafından eleştiri oklarını acımasızca yönlendiren sosyal medya paylaşımları, (istisnalar elbette hariç) insanlara öyle içi boş bir öz güven pompalandı ki inanılır gibi değil.
Bu tür paylaşımlar gözüme ilişince şaşkın gözlerle bakıyorum bilgisayarın ekranına. Bulunduğum mekânda oksijenin azaldığı hissine kapılıyorum. Paylaşımların altına birkaç cümle yazmak istiyor canım. Ancak fikrinin, ne yazarsam yazayım değişmeyeceğini adım gibi bildiğim için vazgeçiyorum.
Türkçe bilmeyen birisinin "al bayrak" deyince renkten bahsettiğimizi anlamayıp açıklama yaptığımızda da "bayrağın rengi kırmızıdır, sen yanlış biliyorsun" demesi gibi vakaları ekleyince iş iyice iğrençleşiyor sizin anlayacağınız sevgili okuyucular!
Alimin, bilgi sahibi olduğukonuyu dahi, “kırk kere düşünce süzgecinden” kelimelerini süzerken; cahilin, bilmediği konu hakkında sarf ettiği cümleler beyin devrelerimizi yakıyor.
Öylesine pis bir merettir ki bu hal, kulaktan dolma bilgilerle beraber bir alışkanlık olarak yayılır etrafa. Eleştiri, iftira, ön yargı yaşam felsefesi olmuştur bu tiplerin!
Bilmediği konu hakkında fikir üretmek, o konu hakkında araştırma yapmaktan, okumaktan, gezip görmekten alıkoyar insanı.
Bu kadar girizgahtan sonra…
Son günlerin tartışma konusu, akademisyen Erol Mütercimler hocanın imam hatip mezunları için açık oturumda söylediği sözler.
Erol Mütercimler’i bilmeyen/tanımayan birçok kişi ağır ifadelerle hemen saldırıya geçti.
Erol hoca söylediği sözlerin farklı alanlara çekildiğini, amacından saptırıldığını bunun için özür dilediğini söylese de saldırılar maalesef devam ediyor.
Çok uzağa gitmeden, aynı durum Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'ta da oldu. Aslında maaşların yükünden bahsederken eğitime verilen bütçenin azlığından şikayetleniyordu ama gel gör ki yanlış aksetti durumu.
Bazen bu tür yanlış anlaşılmalar oluyor. Yukarıda izah etmeye çalıştığımız hastalıktan.
Erol Mütercimler’in, televizyon konuşmalarında izlediğimiz kadarıyla kimseyi kırmadan konuşmaya ve yapıcı eleştirilerini getirmeye çalıştığı esnada başına yayın kazası gelmiştir. Aksini düşünmek hocaya haksızlık olur.
Virüslü zihniyetin mal bulmuş mağribi gibi meselenin üzerine abanıp bunu topluma ve muhaliflere mal ederek bireyler arasında derin fay hatları oluşturduğunun farkında bile değil.
Bu satırları, Erol hocanın düşünce iklimini biraz olsun tanıyan ve bilen 1987 yılı bir İmam Hatip Lisesi mezunu olarak yazıyorum.
Erol Mütercimler her şeyden önce bir öğretmendir. Kibar ve kelimeleri kuyumcu hassasiyetinde kullanan örnek bir eğitimcidir. İnancını toplum önünde açıkça dile getirmeyen kendi gönül dünyasında yaşayan vatansever bir Türk evladıdır.
Bu ülkenin kurucu değerlerine sımsıkı bağlı, mukaddes değerleri her şeyin üzerinde tutan bilim insanıdır.
“İmam hatip okulları bir cumhuriyet projesidir. Ben bir cumhuriyet öğretmeni olarak bu okulları hep destekledim.” Cümlelerini kuran gösterişten uzak samimi bir Müslümandır aynı zamanda.
Erol Mütercimler donanımında ve kalibresinde kaç tane insan çıkar? Erol Bey, kendisini her konuda yetiştirmiş ülkemizin aydın bir bilim insanıdır. İnsanları bir kalemde harcamak bu kadar kolay olmamalıdır.
Yanlış olan, eleştiriye kapıları kapatmaktır. Okullar başta olmak üzere kurum ve kuruluşlar eleştiriye açık olmalıdır, ancak şu anda yapılan tabandaki bu yozlaşmışlığı, çürümüşlük görüldüğü halde yanlışın savunulmasıdır, sessiz kalınmasıdır, yokmuş gibi davranılmasıdır.
“Deist İmam Hatipliler” diye arama motorlarına yazın bakalım karşınıza neler çıkıyor.
Demem o ki, her kesimden çürük elma çıkabilir.
Türkiye'nin ideolojisi, inancı ve kafa yapısı fark etmeksizin kaliteli insanlara ihtiyacı var. Dolayısıyla Erol Mütercimler gibi vatansever, kaliteli insanlara sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum.
Her hafta perşembe günü Meltem TV Ekranlarında Selim Kotil beyle birlikte yapmış oldukları “Akıl Oyunu” programını izleyen okuyucular hak vereceklerdir yazdıklarıma.
Netice olarak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, yanı başımızda bulunan bu tip insanların varlığı cehaleti körükledikçe körüklemektedir. Keşke olmasalar!