BİR KARNE ANALİZİ

Karne, geçmişte çocuğun belirsiz okul not durumunu bildiren bir belge iken, günümüz bilgi ve internet teknolojisi sayesinde verilerin önceden alınmasına,dolayısıylada heyecanın, coşkunun azda olsa yitirilmesine sebep olmuştur. Yinede karne dönemleri hem çocuk hem de ebeveynler için stresli bir dönemdir. Bu dönemde çocuğun aileden ve çevresinden alacağı geribildirimler onun öz değerlendirmesini yapabilmesi ve benlik gelişimi açısından çok büyük önem taşır. Bu anlamda notların nasıl geleceğinin  az çok  bilinmesi de  hazırlıksız yakalanmama, doğru mesajlar verebilme  adına  anne ve babaya avantajlı  bir durum sağlar.

Bu dönemde yapılan en önemli yanlışlık karnedeki notları çocuğun notu olarak düşünmektir. Karnedeki notlar çocuğun ne kadar değerli, başarılı, zeki, çalışkan olduğunun  göstergesi değildir. O notlar,çocuğun geride kalan eğitim dönemi içinde belli konularda kendisinden beklenen performansın ne kadarını gösterdiğinin bir ölçüsüdür. Yani matematikten, Türkçe den, İngilizceden vs. o eğitim döneminde öğrenmesi gereken  bilgilerin ne kadarını öğrenmiştir, hangilerinde beklenen öğrenme düzeyini tutturamamıştır  gibi verilere ulaşılır.

İyi bir karne getiren çocuk  mutlaka ödülünü almalıdır. Ödül mutlaka maddi olmak zorunda değildir. Şartlara göre küçük bir hediye ve harçlık dahi motivasyona büyük katkı sağlayacaktır. Ancak her şeyden önemlisi güzel sözlerdir. Çocuğa onunla nasıl gurur duyulduğu mutlaka  hissettirilmelidir.

Karne notları iyi olmayan çocuklarda ise iş bu kadar kolay olmayacaktır. Her şeyden önce verilecek  mesajlar çocuğun gelecek eğitim dönemindeki tavrı için belirleyici olacaktır. Bu nedenle dikkatli olunmalıdır. Var olan tablodaki  memnuniyetsizlik davranışlarla belli edilebilir. Ancak suçlayıcı, aşağılayan bir yaklaşım soruna çözüm üretmediği gibi farklı sorunların da su yüzüne çıkmasına neden olacaktır.

Her çocuğun başarısı ve başarısızlık durumuda kendi içinde değerlendirilmelidir. Sadece notlara bakarak yapılan değerlendirmeler yanıltıcı olabilir. Bir çocuk için “70” almak büyük bir başarı iken başka bir çocuk için “70” almak başarısızlık olabilir. Yani öncelikle çocuktan nasıl bir akademik başarı beklendiği  iyi  bilinmelidir. Çocuğun kapasitesi, öğrenme yeteneği, öğretmenin katkısı, çocukta öğrenme ve dikkat  ile ilgili bir sorun olup olmadığı hiç  akıldan çıkarılmamalıdır.

Çocuklar üzüntü ve sevinçlerini paylaşmak isterler. Bizlerin bazen yapay bulduğu ya da “duygu sömürüsü” diye adlandırdığımız duygusal tepkileri, çoğu çocuk için aslında hayli masumdur ve aldatma amacı gütmez. Dolayısıyla anne ve baba çocuğun duygularını dinlemeyi, empati kurmayı becermelidir.Yoksa çocuk sevinç ve üzüntüsünü gizleyebilir.Karnesi kötü gelen bir çocuğa “Üzüleceğine çalışsaydın”, “Üzülmeyi biliyor ama çalışmayı bilmiyorsun,” gibi sözler çözüm üretmekten uzak, paylaşımı engelleyen yaklaşımlar olacaktır.

Birde başarısından mutlu olmayan ya da başarısızlığından üzüntü duymayan çocuklarda dikkatlice izlenmelidir. Bazı çocuklar üzülseler dahi duygularını sözel ya da davranışsal olarak dışa vurmazlar. Bu durum çocuğun duygu paylaşım yeteneğinin az olmasından, öz güven sorunundan ya da ebeveyn tavırlarından çekinmekten kaynaklanabilir.

Sonuçta anne-babalar, karnede gördükleri başarı yada başarısızlığın sadece çocuklarına ait olduğunu düşünmemelidirler. Orada gördükleri aslında kendilerinden başkası değildir.Önemli olan teşhisi iyi yapmaktır. Kötü bir karne düzelebilir, ancak çocuğun içinde açılan tahribatın düzeltilmesi uzun zaman alacaktır.Anne ve babalar,yarın karne günü.Gelin bu günde çocukları duygusal çıkmaza sokacak söylem ve yaptırımlardan kaçınarak onlara koşulsuz sevgimizi sunalım.Selam ve Sevgiler…

YORUM EKLE