“Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”
Aliya İzzetbegoviç
BİZ NEYİZ?
Her yılın bitimine sayılı günler kala yüzde bilmem kaçı Müslüman olan ülkemizde ve dolayısıyla şehrimizde dükkânların camekânlarında, evlerimizde, bazı kurum ve kuruluşlarda yılbaşı hazırlıkları yapılmakta, içki satışları ve Hristiyanlık alameti olan yeni yıl (Miladi) kutlamaları adeta ayyuka çıkmaktadır.
Bu manzara-i umumiyeyi her gördüğümde aklıma çok yıllar öncesinde Müslümanlığı seçerek şereflenen İngiliz pop Sanatçısı Cat Stewens’in şu haklı tepkisi gelir;
"Ben İslam’ı seçmeye karar verdiğimde iyi ki Türkiye’yi görmemişim. Zira burayı gördükten sonra belki de Müslümanlığı seçemeyebilirdim…”
Hani hepinizin çok iyi bildiği bir hikâye var ya bir kere daha paylaşalım dilerseniz;
Karganın biri her gün kilisenin çanına pislermiş. Papaz bir türlü yakalayamayınca çanın bulunduğu yere bir bardak şarap koymuş. Karga şarabı içip sızınca yakalamış. Ve demiş ki:
“Ulan mendebur. Müslüman olsan şarap içmezsin, Hristiyan olsan çana pislemezsin. Söyle bana sen nesin…?”
Kimse üstüne alınmasın ama ben kendi nefsime yazıyorum bu yazılarımı. İbret alan alır, almayan da üstüne alınmasın olsun bitsin. Ama yüzde doksan küsuru Müslüman olan bu memlekette bizler Müslümanlığın emir ve yasaklarına değil, Hristiyanlığın ve diğer din ve mezheplerin dayatmalarına tabi oluyoruz. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi;
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret,
Ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
Evet, biz neyiz değerli dostlar. Ne Müslümanlığı tam olarak biliyoruz ne de tam onlara benzeyebiliyoruz. Onların inançlarını, kültürünü, örfünü ancak moda üzerinden yaşıyor ve inanın komik duruma düşüyoruz. Zira onlara benzemek için, dünyalık çıkarlar için üstadın dediği gibi gayret üstüne gayret ediyoruz ancak asıl ebedi yurdumuz olan yer (ahiret) için bir gıdım gayret etmiyoruz.
O halde bu telaşe neden. İnsan ömründen bir sene daha geride kaldığı için oturup muhasebe yapması gerekirken neden o yeni yıla vur patlasın çal oynasın ve kıyak kafayla giriyor anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Hatta diyorlar ya yeni yıla girerken nasıl olmasını dileyerek giriyoruz ya yeni koskoca yıla affedersiniz alkolik ayyaş bir şekilde mi girmeyi reva görüyoruz kendimize.
İşte bu yüzden gerçek manada Müslüman olan insan sırf yeni yıla girerken onlara benzememek adına normal hayatının hemen her günü gibi bir gün geçirmeli, ibadetini yapmalı, o geceyi namazla, duayla geçirmelidir.
Bütün kötülüklerin anası olan içkinin su gibi akıtıldığı, kafaların yarıldığı, içki yüzünden ölümlü kazaların yaşandığı, gençlerin öldüğü, cinayetlerin işlendiği yılın bu son gününü ve uyduruk hiçbir günü ve geceyi inancım gereği kabul etmiyorum.
Büyük devlet adamı ve mütefekkir Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi;
“Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”
O yüzden ben onlara benzemediğim için aynı tarihe rastlayan Mekke’nin Fethi ve Kudüs için Gümüşhane Halk Eğitimi Merkezi’nde Anadolu Gençlik Derneği’nin organize ettiği günü kutlayarak yeni yıla girmeyi düşünüyorum.
Çok haklısınız İsmail Hocam. Bende aynı fikirdeyim Müslüman ülkesi olduğumuz için utanıyorum. Selamlar