CAHİLİZ VESSELAM...

Bazımıza göre bir  bayramı, bazımıza göre bir tatili  geride bırakmış bulunuyoruz.Gurbette yaşayanlar için bir yerde sıla özlemini gidermek için bir fırsattı bayramlar.Memlekete gidemeyenler için  ise buruk bir sevinç.Eğer sevdikleriniz yanınızdaysa yine bayram güzeldir ama en güzeli sevdiklerinizle memlekette olmak olsa gerek.Bu bayram sevdiklerimiz yanımızdaydı ama memleketten uzaktaydık, Başkenti bırakıp çıkamamıştık.Bayramın son gününe doğru Vatan-ı süknaya bir uğrayıverdik.

Bayramlar kaynaşma adına birer vesiledir bizler için. Ortak kültür ama da en büyük payda dini bayram olması sebebi ile olarak ortak din’de buluşmadır. Bir din bayramında bir araya geliyoruz, dini vecibelerimizi yerine getirmek için, canımızı Yaradana kurban ediyoruz lakin uygulamada gelin görün ki bu vecibeyi hakkıyla yerine getiremiyoruz. Kurban ibadetini izdihama dönüştürüyoruz. Bir hengâme içinde bir an önce olsun bitsin diyoruz. İdrakten biraz yoksun vaziyette et telaşası içerisine düşüyoruz. Park, bahçe hatta apartman dairelerinde kurban kesmeye çalışıyoruz. Medeni olmayı kendimize bir türlü yakıştıramıyoruz. İbadet yapalım derken birbirimizi kırıyoruz, incitiyoruz, çevremize zarar veriyoruz. Oysaki ibadet yapacaktık. İbadet edelim derken günaha giriyoruz.

Konu Kurban olunca HAC ibadetine de değinmeden geçemeyeceğiz. Yıllar önce Sn. Hasan PİR Hac farizasını yerine getirdikten sonra oradaki izlenimlerini kaleme almış ve okuyucuları ile paylaşmıştık, bizde bunun üzerine Hacca gitmiş olan ağabeylerimizden yaşadıkları ile ilgili olarak eksik ve hatalarımızı paylaşmıştık. Evet, maalesef ki ibadetlerimizde bireysel olmakla birlikte toplum içinde olan ibadetlerde ne hikmetse kul hakkına bir türlü riayet edemiyoruz. Bir türlü nefsimizin bencilliğinden kurtulamıyoruz. Oysaki kendimizi başka kardeşimize feda edecek bir mütevazılığe sahip olmalıydık. Bizim hac ibadetimizde, kurban ibadetimizde de üzülerek belirtiyoruz ki hoş görüden uzaklaşıyor ve kardeş hukukuna riayet edemiyoruz. Son örneğimiz geçen hafta bayramda Cuma Namazından… Ankara’nın Elvankent Semti Atakent Mahallesinde Cuma Namazı kılıyoruz. Hava dışarıda çiseliyor, cemaatin çoğu dışarıda… Dışarıdan içeridekilere dışarıda kaldık ayağa kalkın yer açın tarzında bir ifade… içerden ses yok, sonra ifade biraz sertleşiyor içerden dışarıya sert cevaplar.Sonra bir amaca bizim safa girmeye çalışıyor biz yer açmaya çalışırken yanımızdaki amca ben çekilmem, zamanında gelseydi yer tutsaydı diyor.Amca hepimiz müslümanız az sıkışalım diyoruz şimdi orda nasıl anlatalım ki Sahabe Efendilerimizin elbiselerinin omuzları safları sık tutmalarından dolayı erken eskirmiş diye.Sonra o amca o zaman ben kılmıyorum diyor ve kalkıp gidiyor, elinden tutup yerimizi verelim diyoruz ama yok…İbadet yapalım derken nerdeyse kavga edecek hale geliyoruz.

Neden bu kadar tahammülsüzüz?Hac da, Kurban da, Cuma da eğer biz bunları yapıyorsak bunun tek bir açıklaması olabilir o  da biz bu dinin cahilleriyiz.Allah bizi affetsin…
Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp hesabı en azından hatalarımızı kabul edip düzeltmeye çalışalım.Bu toplumu ayakta tutmaya çalışan Allah Dostlarının işi gerçekten çok zormuş bir kez daha az da olsa anlamış oluyoruz.

Sevgi ve Saygılar.
YORUM EKLE