Çalışmak, hayattır, üretimdir.
Çalışmak, geçimdir, mutluluktur.
Çalışmak, insanı fakirlikten kurtarır ve öz güven kazandırır.
Bizim kültürümüzde çalışmak ve çalışkan olmak övülür.
Çünkü helal kazanca giden yol çalışmaktan geçer.
Hayatta kalmanın temeli de çalışmaktır.
Bu temel sağlam olursa gerisi kendiliğinden gelir.
Hollanda’da duayen gazeteci arkadaşımız sevgili İlhan Karaçay, Hollanda İstatistik Bürosu’nun 2020 Raporu’nu yazdı.(1)
Bu haberi okuyunca Hollandalı Türkler ile gurur duydum. Raporda şunlar yazılıydı:
“Hollanda’da Türklerin entegrasyonu mükemmel!
Eğitimde, Türklerin başarılı katılımı artıyor.
Türk kızları, entegrasyon yarışında birinci sırada.
İşsiz Türklerin oranı % 15’ten % 5,4’e indi.”
Bu gelişmeler çok güzel, başarılı ve alkışlanacak bir durumdur. İnsanımız, bu düzeylere gelmek için mücadele verdi ve başardı.
Bu başarılı çalışmayı elbette sürdürmeliyiz.
HAYAT ÜNİVERSİTESİ
Bundan 15 yıl kadar önceydi. Güney Hollanda Eyalet Meclisinde İşçi Partisi’nin grup toplantısı var. Konu göçmenler arasındaki yüksek işsizlik oranı. O zaman Türk gençleri arasında işsizlik % 15 civarındaydı.
Eyalet milletvekili bir arkadaşımız bana dönerek şöyle bir soru sordu:
“Bekir, Türk gençleri arasındaki özellikle bu yüksek işsizlik olayına ne diyorsun? Bu sizin kültürünüzde, dininizde veya aile yapınızda nasıl karşılanıyor? Çünkü işsiz gençler, sosyal yardım alarak devletimize ve toplumumuza yük olmaktadırlar.”
Ben de o zaman eyalet milletvekili olarak gruptaki bütün arkadaşlarıma şöyle bir cevap verdim.
“İşsizlik, bizim kültürümüze göre hoş görülmeyen bir olaydır. Bizde çalışmak övülür, tembellik yerilir. Örneğin benim annem bana hep şöyle derdi:
“Dinimizde çalışmak, ibadettir. Çalışanı Allah da sever insanlar da. Ekmeğini taştan çıkartacaksın. Helal kazancın yolu çalışmaktan geçer. Hiç kimseye yük olmayacaksın. Bunun için de çok çalışkan olmalısın. Çalışmayı sevmelisin. Çalışıp kazanıp kendi ayaklarının üstüne durmasını bilmelisin. Biz atalarımızdan böyle nasihat aldık ve biz böyle çalışarak büyüdük.”
Burada bir an durdum ve söze şöyle devam ettim.
“Bizim parti olarak seçimlerdeki sloganımız; iş, iş, iş. İstihdam olanaklarını artırırsak ve herkese iş verirsek işsizlik de azalır.”
Soruyu soran eyalet milletvekili arkadaşım tekrar bana şöyle bir soru daha yöneltti:
“Bekir, senin annen hangi üniversiteyi bitirdi?”
Ben de sakince:
“Hayat üniversitesini!” dedim.
Salonda biran sessizlik oldu. Daha sonra görüşmelere devam edildi.
Evet, çalışmak ve çalışkan olmak çok önemlidir ve hayatımızın temelidir. Ancak çalışmak içinde gerekli istihdam olanaklarını da sosyal devlet ve işverenler sağlamalıdırlar. İşte Hollanda bunu yaptığı için Türkler arasındaki işsizlik oranı yüzde 15’ten yüzde 5’e indi.
Avrupa bu gelişmeleri demokrasi ile başardı. Onun için Avrupa’dan alacağımız elbette çok dersler vardır.
İngiliz iktisat tarihçisi Niali Ferguson gelişmiş toplumları diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerin, çalışma kültürü, iş ahlakı, bilimin ve hukukun üstünlüğü olduğunu belirtir.
Bekir Cebeci
(Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili)
(Eğitimci araştırmacı yazar)
E-mail: info@bekircebeci.com
Trabzon, 2 Aralık 2020
Kaynakça:
(1) İlhan Karaçay Haber Bülteni; 14 Kasım 2020